Challenge Accepted

13.6K 538 145
                                    

Hellööö

Sizlerden fikir almak için yayınladığım bölümü yayından kaldırdım ve açık konuşmak gerekirse baya güzel fikirler vardı. Tabi hepsini kullanamayacağım için bu bölümde "Challenge Accepted" yani Türkçesiyle "Meydan okuma kabul edildi" isimli bir oyun oluşturdum. Diğer oyun önerilerinizi de sonraki bölümlerden birinde kullanırım büyük ihtimalle çünkü biliyorsunuz, bizim grup oyun oynamayı seviyor..

Bu sevgi nerden geliyor diye sorarsanız, diğer kurgumdan da anlaşılacağı üzere benden geliyor tabiki çünkü kutu oyunu oynamaya bayılıyorum.

Bu arada, bu bölümdeki oyunun adını How I met your mother dizisindeki Barney karakterinden esinlendim, izleyenler bilirler..

Neyse uzatmadan geçelim bölüme..
_____________________________________

Beren Alaz'a gülümserken Arda bana dönüp "Alaz'ın içindeki semt çocuğu da ortaya çıktığına göre, geçmiş olsun." dedi imalı imalı. "Kuzenin elden gidiyor.."

Arda'nın söylediği şeyi yalnızca ben duymuştum ve kendi kendime kahkaha atmaya başladığım sırada bugün milyonuncu kez herkesin sorgulayıcı bakışlarını üzerime çekip sustum geri.

Beren'i çok ama çok seviyordum ve onun mutluluğu benim için çok önemliydi ama Alaz'layken oldukça mutlu görünüyordu zaten. Üstelik Alaz gayet iyi bir çocuktu bence..

Arda'yla ayrıldığımız gece onunla biraz sohbet etme fırsatı bulmuştum ve kalbindeki saflığı görmüştüm o gün. İyi niyetli, düşünceli biriydi. Ve Beren'le aşırı yakışıyorlardı..

Ben bunları düşünürken Melis'in "Oo hanımefendi, hoşgeldiniz.." diyişiyle kendime gelip içeri giren Sinem'e çevirdim bakışlarımı. Saçları nemliydi ve üzerinde Tuğra'nın tişörtü vardı. Ardından da Tuğra geldi zaten..

"Oğlum burası niye bu kadar kalabalık lan?"

Diğerleri Tuğra'nın sorusunu cevaplayıp onu Rüya'yla ve Ömer'le tanıştırırken - Ömer'i biliyordu ama neyse- benim gözlerim hala Sinem'in üzerindeydi.

Neden bilmiyorum ama paytak paytak yürüyordu salak..

Yan tarafımdaki boş sandalyeye oturduğunda dikkatini çekmek için "Şşt!" dedim ve bana döndüğünde yüzüne yaklaşıp "İyi misin sen?" diye sordum fısıltıyla. "Niye penguen gibi yürüyorsun?"

Sinem kaşlarını çatıp "Sanane ya!" dediğinde kızaran yanaklarına bakıp aklıma gelen şeyle "Oha!" dedim istemsizce. "Ay yoksa siz-"

Sinem cümlemi bitirmeme izin vermeden koluma sertçe vurduğunda canım acımasına rağmen gülmeye başladım çünkü kendim rahatsız oluyor olsam da arkadaşlarımı utandırmak favori aktivitemdi.

Özellikle Beren ve Sinem'i.. Çünkü ikisi de fazlasıyla utangaçtı.

Sinem benim aptalca gülüşümü durdurmak ve konuyu değiştirmek için diğerlerine dönüp "Bir şeyler mi yapsak ya..?" dediğinde Çağan oturduğu koltuktan bize dönüp "Oyun oynayabiliriz." dedi sırıtarak. "Hani şu k-"

"Aman aman, kalsın!" dedi Sinem bu sefer Çağan'ın sözünü kesip. "O oyundan bir hayır gelmez."

Tuğra Sinem'in tepkisine gülerken "E başka bir şey oynayalım o zaman." dedi. "Sizinde seveceğiniz bir şeyler.."

Rüya merakla "Ne gibi?" dediğinde "Bence hiç merak etme.." dedi Sinem bıkkınlıkla. "Bunların oyunları da kendileri gibi sapık!"

Çağan bunun üzerine "Yoo.." dese de Rüya göz ucuyla ona bakıp "Tabi tabi.." dedi. "Sen yoo diyorsan kesin öyledir!"

Yaz Yağmuru (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin