______________________________________
~1 hafta sonra, Ömer'in anlatımıyla~
Buzluktan çıkardığım dondurma kutusunu tezgahın üzerine koyarken göz ucuyla televizyon izlemeye dalmış olan Fatih'e bakıp iç geçirdim kendi kendime.
Salak herif, bir türlü hislerini söyleyemiyordu bana. Gerçi, bir şey hissediyor muydu onu da bilmiyordum ama, ablam ve Elçin kesinlikle öyle olduğunu söyleyip duruyorlardı.
Bende hissediyordum tabi birazcık. Ama herhangi bir icraat yoktu.
Bazen oldukça yakınlaştığımız zamanlar oluyordu ama, devamı gelmiyordu işte. İkimizde halimizden memnun olsakta ağzımızı açmıyorduk. Aslında, dürüst olmak gerekirse, bende utanıyordum birazz..
Ha bir de, yaklaşık bir hafta kadar önce, mesajlaşmaya da başlamıştık Fatih'le. Özellikle geceleri çok fazla yapıyorduk bunu. Gün içinde zaten genel olarak bir aradaydık. Ama baş başa kalma gibi şansımız çok nadir oluyordu.
Biz de birbirimize telefon numaralarımızı vermiştik o yüzden öylesine bir bahaneyle. Arda'nın ailesinin meselesiyle uğraşmadan bir gün önce falandı sanırım..
Bu arada, o işi de halletmiştim. Daha doğrusu, babam halletmişti, ki halledeceğini de biliyordum zaten. Babamın tanıdıkları ve bir kaç şahit sayesinde, Alya'nın babasını pek çok suçtan yargılanmak üzere tutuklatmıştı. Ve cezası da oldukça fazla olacaktı muhtemelen..
Bu düşüncelerle birlikte çekmeceden bir kaşık alıp "Dondurma yer misin?" dedim Fatih'e ağzımda geveleyerek. Onunla pek konuşasım yoktu çünkü bir şeyler hissettiğini söylemesini istiyordum ve bunu yapmaması canımı sıkıyordu. O yüzden onun haberi olmasa da biraz trip atıyordum açıkçası.
Soruyu sorarken de yüzüne falan bakmamıştım bu nedenle.
Ama o göz ucuyla bana bakıyordu, farkındaydım.
Diğerleri plaja gittiği için şuan Fatih'le yalnız kaldığımız nadir anlardan birini yaşıyorduk, bu yüzden bu anı trip atarak harcamam ne kadar doğruydu bilmiyorum ama, istemsiz yapıyordum işte.
O da sinirimi bozmasaydı, banane..
Fatih bir süre sessizce beni izledikten sonra "Yerim.." cevabını verince kendim yemekten vazgeçip, götürüp önüne koydum dondurma kutusunu. Kaşığı da aynı şekilde yanına bıraktım ve bunu yaparken yüzüne bakmadım yine.
Bundan dolayı olsa gerek, hafifçe sırıtıp "Ne o?" dedi beni izlerken. "Küs müyüz?"
Gülüşünün ne kadar tatlı olduğunu bilmeme rağmen yüzüne bakmamaya devam edip "Yoo.." dedim ve tekrar mutfağa gitmek için arkamı döndüm ama Fatih bir anda kolumu tutup koltuğa doğru çekti beni.
Ne olduğunu anlamadan kendimi aniden koltukta bulunca "Napıyorsun lan?" dedim tribime devam ederek ama, o hala sırıtıyordu.
Kolumu bırakma gereği duymadan "Bir şey yapmıyorum." dedi. "Otursana, film izleyelim."
Eliyle televizyonu işaret ettiği için o tarafa döndüm ama hangi film olduğunu bile anlamadan "İstemez." lafı çıktı ağzımdan. Kolumu da çekip kurtardım ellerinden.
Bu inadımı görünce derin bir iç çekip "Sırf senin için plaja gitmediğimi biliyorsun değil mi?" dedi gözlerime bakıp.
Yüzümü yüzüne yaklaştırıp "Öyle mi??" dedim sorgularcasına. "İyiymiş. Neden peki?"
Bunu sorduğumda omuz silkip sorumu cevapsız bırakarak önüne döndü tekrar.
"Bu filmi izlemen gerek, aşırı iyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Yağmuru (+18)
ChickLitBu kitap ağır cinsellik içerir, rahatsız olacaklar okumasın lütfen!! Ayrıca kitabı can sıkıntısından yazdığım için yazım kurallarına dikkat etmicem. Edebi bişey beklemeyin. Günlük ağızla yazılacak. Konusu🏖️ Kız kıza tatile çıkan 4 arkadaşın kendile...