______________________________________
Orda öylece kaç saat oturdum bilmiyorum.
Hıçkıra hıçkıra kaç saat ağladım, kaç saat boş duvarla bakıştım çaresizce, inanın bilmiyorum..
Tek bildiğim, benim bu perişanlığımın basit bir kavganın eseri olmadığını Alaz'ın da yavaş yavaş idrak ediyor olmasıydı.
Bitmişti..
Bitmişti ve saatlerdir başımda dikilip beni sakinleştirmek isteyen Alaz da biliyordu artık bunu..
Öyle ki, çocukcağız ne yapacağını bilememiş ve artık dayanamamış olmalı ki, hava aydınlanmaya yakın uyuyakalmıştı koltukta.
Ben ise o zamana kadar yaptığım gibi hafif loş odanın içinde eşyalarla bakışıyor ve her şeyi kabullenmeye çalışıyordum yine.
Arda artık bir hayalkırıklığıydı gözümde..
Oysaki daha saatler önce ne kadar güzeldi her şey.
Yatağa girdiğimizde bana söyledikleri, bedenime doladığı kolları, dudaklarının arasından çıkan "Seni seviyorum"lar..
Her güzel şeyin bir sonu varmış demek ki, bunu şimdi daha iyi kavrıyordum.
Yorgun bakışlarım odanın içinde dolaşıp Alaz'la buluştuğunda sabahtan beri her hücremi işgal eden düşüncelerimi bir kenara bırakıp yavaşça doğruldum yerimden. Odanın içinde klima açık olduğu için bir abla edasıyla yanına yaklaşıp koltuğun kenarında duran pikeyi üstüne örttükten sonra ağır ve bıkkın adımlarımı lavaboya yönlendirdim.
Asıl önemli olan şuan değil de, bundan sonrasıydı aslında.. Ben bundan sonra ne yapacaktım?
Nasıl geçecekti bu tatil böyle..
O benim üst katımda, hatta çoğu zaman bulunduğum ortamda olurken, ben nasıl başa çıkacaktım yüreğimdeki sızıyla?
Ellerim lavabonun kapısını iterken "Yaparsın.." dedim kendimi avutmak istercesine. "Yaparsın Elçin.. Aldatılan ilk kadın değilsin."
Sen aldatılan ilk kadın delğilsin ve o da aldatan ilk şerefsiz değil.. Bir şekilde yaşayacaksın hayatını. Arda olmadan..
İçeri girip lavaboya yaklaştığımda musluğu ağır ve yavaş hareketlerle çevirip titrekçe akan suyu avuçlarıma alarak sertçe çarptım suratıma.
Bedenim de bu su gibi titriyordu ama ben bunu da aşacaktım.
Evet şuan berbattım, yürüyen bir ölüydüm sanki ama gerekirse yeniden doğacaktım.
Yepyeni biri olarak.. Yepyeni bir Elçin..
🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️
~Arda'nın anlatımıyla~
Hava aydınlanmaya başladığında yarım yamalak uykumla ve ağrıyan başımla yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve doğruca kapıya yönelttim adımlarımı..
Kafam öyle doluydu ki..
Tüm gece toplasanız yarım saat bile uyuyamamıştım ve kendi aptallığıma sövmüştüm saatlerce.
Nasıl olmuştu da Alya'ya verdiğim sözü tutamayıp Elçin'e kapılmıştım aklım almıyordu..
Ben bu değildim.
Asıl soru şuydu ki, Alya Elçin'in varlığını nasıl ve nerden öğrenmişti, bunu merak ediyordum.
Sıkıntılı bir nefes verip merdivenleri hızlıca çıktıktan sonra bizim aparta girdim ama karşımda Elçin'i görünce ne yapacağımı bilemeyerek dikildim öylece.
O da aynı şeyi hissetmiş olacak ki, duraksadı ama sonrasında kendini toparlayıp hızla geçip gitti önümden.
Arkasından seslenmek, bir şey söylemek istedim ama..
Ne diyebilirdim ki?
Sadece özür dilemek istiyordum. Ayaklarına kapanmak, yalvarmak.
Bana geri dönmezdi, biliyordum ama ağlamasın istiyordum en azından. O ağladıkça içim bir tuhaf oluyordu ve katlanarak artıyordu vicdan azabım..
Kendi kendime bir küfür mırıldanıp dikilmeyi bıraktığımda bende aynı şekilde salona yöneldim ve girdiğimde Elçin'i koltukta öylece otururken buldum ama, ona bakmaya yüzüm olmadığı için eğdim kafamı.
Allah aşkına, ben şimdi ne bok yiyecektim?
🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️🏖️
~Elçin'in anlatımıyla~
Ben bakışlarımı yerden kaldırıpta Arda'ya bakmıyordum ama, o da aynı şekilde bana bakmıyordu, hissedebiliyordum.
Bakacak yüzü mü vardı sanki?
Ne diye buraya gelmişti şimdi onu da anlamıyordum?!
Ben ondan uzaklaşmaya çalışıyordum ama o aptal gibi dibimde bitiyordu.
Bir hışımla ayağa kalkıp yine ondan ve duygularımdan kaçmaya çalıştığımda "Elçin.." dedi bir cesaretle ama öfkeli bakışlarım onun kahverengi gözlerini bulduğunda yavaşça yutkundu ve devam edemedi cümlesine.
Yüzsüz!
Adi şerefsiz!
Sustuğunu görünce vakit kaybetmeden tekrar önüme döndüm ve doğruca aşağı kata yönelttim adımlarımı. O kadar daralıyordum ki, nefes alamıyordum artık. Tek başıma savaşamıyordum tüm bu olup bitenle ve birilerine anlatmazsam ciddi anlamda kafayı yiyecektim.
Bu yüzden aparta girer girmez doğruca Sinem'in odasına yöneldim.
Buket gittiği için Beren de bu odada, onun yerinde kalıyordu ve benim şuan ikisine de o kadar ihtiyacım vardı ki.. Melis Atakan'la kaldığı için onun yanına gidemiyordum ama Sinem'le Beren'e anlatabilirdim her şeyi.
Ki öyle de yaptım..
Odalarına girdiğimde ikisi de uyanıktı ve benim berbat yüz ifademi görünce anlamışlardı zaten bir şeyler olduğunu.
Bende kendimi yatağa atıp her şeyi baştan sona anlatmaya başlamış ve bunu yaparken yine hıçkırıklara boğulmuştum.
Ama her ayrıntıyı söylemiştim onlara. Yatağa uzandığımız andan son saniyeye kadar ağzımızdan çıkan her kelimeyi, Arda'nın bana evlilikle ilgili söylediklerini, mesajı, Arda bey'in "Huzurunu"..
Sinem de Beren de beni şaşkınlık ve çaresizlik içinde dinleyip defalarca "Ciddi misin?" diye sormuşlardı ama hayır diyememiştim.
Ciddiydim. Keşke olmasaydım, keşke şaka olsaydı ama gerçekti maalesef..
Beren hala uykulu gözlerini ovuştururken umut barındıran bir sesle "Belki yanlış anlamışsındır Elçin. Belki annesi, kardeşi, bir yakını falandır.." dediğinde kafamı iki yana sallayarak cevap verdim.
"Değil.. Ona cevap vermesi için fırsat tanıdım Beren. Dinlemeden yargılamadım ama o bana yalnızca 'özür dilerim' dedi."
Özür dilerim..
Bu cümlenin ağırlığı altında eziliyordum..
Sinem çaresiz bakışlarını üstümde gezdirirken elini koluma koyup "Şaka gibi ya.. " dedi inanamıyormuş gibi. "Nasıl olabilir böyle bir şey? Çok güzeldiniz lan siz.."
Yorgun ve bıkkın bir nefes verip ellerimi birbirine kenetlediğimde bakışlarım hüzünle parmaklarımda gezmeye başladı.
"Çok güzeldik.. Ama bittik."
______________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Yağmuru (+18)
Chick-LitBu kitap ağır cinsellik içerir, rahatsız olacaklar okumasın lütfen!! Ayrıca kitabı can sıkıntısından yazdığım için yazım kurallarına dikkat etmicem. Edebi bişey beklemeyin. Günlük ağızla yazılacak. Konusu🏖️ Kız kıza tatile çıkan 4 arkadaşın kendile...