______________________________________
Algılarım kapanmış gibi mesajı arka arkaya defalarca kez okudum ama yok, kafam gayet yerindeydi ve yeterince farkındaydım yazan şeylerin. Sadece.. Anlam veremiyordum.
"Tatilde tanıştığın kim olduğu bile belli olmayan bir kız.."
Mesajın her kelimesinde ayrı bir ağırlık varsı sanki ve ben yazanlara gerçekten bir anlam veremiyordum.
Üstelik.. Numara telefona "huzurum" diye kayıtlıydı..
Yavaşça yutkunup olup bitene anlam vermeye çalışırken rehavete kapılmak yerine mantıklı düşünmeye ve bu olup bitene kendi içimde bir açıklama yapmaya çalışıyordum ama gözlerim benim iradem dışında dolmaya başlamıştı bile..
Ama sakin olmalıydım. Tamam, yazan şeyler pek iç açıcı değildi ama annesiydi belki de..? Olamaz mıydı?
Ya da kardeşi, ablası falandı ve konu çok başkaydı..
Olabilir miydi? Evet olabilirdi.. Ama ben kendimi avutuyorda olabilirdim..
"Elçin.."
Dalıp gittiğim düşüncelerimden Arda'nın sesiyle sıyrıldığımda kafamı kaldırıp nemli gözlerimle Arda'ya baktım ve elimdeki telefonu ağır ağır ona uzatıp "Arda.." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Senin huzurun kim?"
Lütfen annem de Arda.. Lütfen teyzem de, halam de, ne bileyim beni bu yaşıma getiren anneannem falan de Arda.. Lütfen bana bir açıklama yap!
Kahverengi gözleri odanın loş ışığında gözlerimi bulduğunda yüzündeki telaşlı ve çaresiz ifadeyi görüp zar zor yutkunarak "Arda." dedim yine. "Bir şey söylesene!"
Sonlara doğru sesim istemsizce biraz yüksek çıkmış olsa da bunu umursamıyordum ve sadece bir kaç cümle duymak istiyordum Arda'nın ağzından ama o susuyordu.
Sadece susuyordu ve onun sustuğu her saniye bir ağırlık biniyordu benim yüreğime..
Kendimi o kadar çaresiz hissediyordum ki..
"Arda bir şey söyle! Annen mi, hı? Kim senin huzurun??"
Gözleri bir beni bir elimdeki telefonu bulduğunda zar zor yutkunup "Değil.." dedi ama duymak istediğim şey bu değildi işte.
Göğüs kafesim daralmaya başlarken "Kim peki?" dedim öfke dolu bir merakla. "Niye konuşmuyorsun Arda? Lan sen bana evlilik sözü vereli daha 5 dakika olmadı! Açıklasana bana bu mesajı! Yanlış anladın desene Arda!"
Her geçen saniye büyüyen sessizlik tüm vücudumu sinir ve üzüntüyle kaplarken kendime hakim olamayıp bağırmaya başladığımda Arda kolumu tutup "Elçin.." dedi ve ben zaten dakikalardır bir şey söylemesini bekliyor olmama rağmen yine susup dinledim onu.
Çünkü çok ihtiyacım vardı..
Öyle çok ihtiyacım vardı ki neler olduğunu bilmeye..
Ama o ne dedi biliyor musunuz..?
"Özür dilerim." dedi. "Özür dilerim Elçin.."
Gözyaşlarımı daha fazla tutamayıp serbest bıraktığımda yataktan bir hışımla kalkıp titreyen bedenimle Arda'nın önünde durdum ve son bir umut gözlerine baktım ama duruşu, yüz ifadesi, tepkileri.. Her şeyi o kadar netti ki.. Mahcuptu. Çaresizdi. Anlamsızdı.
Ve ben daha dakikalar önce "Seni seviyorum." dediğim adama dönüp titreyen sesimle acı dolu bir cümle fısıldadım.
"Senden nefret ediyorum Arda.."
Hiçbir şey demedi. Diyemezdi de zaten.. Sadece yalvaran gözlerle baktı gözlerime ama ben daha fazla bulunmak istemiyordum bu ortamda.
Ona daha fazla bakmak, görmek, sesini duymak bile istemiyordum.
Arkamı dönüp hızlı adımlarla odadan çıktığımda ne yapacağımı bilemeyerek kapıya yöneldim çünkü onunla aynı evin içinde bile bulunmak istemiyordum şuan.
Kalbim sızlıyordu ve ben bunun için ona değil kendime kızıyordum yine.
"Salaksın Elçin." diyordum içimden. "Daha tanışalı ne kadar oldu da bağlanıyorsun ki? Salaksın sen! Hangi akılla güvendin ki böyle bir adama..!?"
Hıçkırıklarımı tutmaya çalışıp üst kata çıktığımda sessizce içeri girip doğruca salona yöneldim kimse yoktur umuduyla ama Alaz oradaydı ve beni görünce "Elçin.." dedi hafif bir şaşkınlıkla. "İyi misin sen?"
Değildim.. Değildim ve bu her halimden belliydi zaten ama yine de kafa salladım ve "Evet." dedim. "Sorun yok.."
Kalbimin milyon parçaya ayrılması dışında hiçbir sorun yoktu..
Gidecek başka bir yerim olmadığından kendimi salondaki koltuklardan birine attığımda Alaz iyi olmadığımı ve yalan söylediğimi bilmesine rağmen bir süre sessiz kalıp "Arda mı?" dedi sonrasında. "Kavga falan mı ettiniz?"
Salya sümük ve hıçkıra hıçkıra ağladığım için yüzümü ellerimin arasına almıştım ve konuşamıyordum ama "Hıhı.." dedim belli belirsiz, yalnızca cevap olsun diye..
Alaz bu saçma cevabıma karşılık "Ne yaptı seni bu kadar üzecek..?" dedi şefkat dolu bir sesle ama konuşmadığım, daha doğrusu konuşamadığım için devam etti.
"Ne oldu bilemiyorum ama, belli ki bir eşeklik yapmış.. Ama açık konuşmak gerekirse, kötü niyetli olduğunu sanmam be Elçin. Arda biraz piçtir falan ama.. Yani ne bileyim.."
Söylediklerini daha rahat dinleyebilmek için hıçkırıklarımı tuttuğumda Alaz biraz sakinleştiğimi düşündüğü için sürdürdü konuşmasını.
"Belki biraz ukala, biraz şımarıktır ama, hep tek çocuk olduğu için böyle. Yalnız büyüdüğü için şımartılmış biraz ve belki sana karşı da bu yönünü gösterdiği için tartıştınız, bilemiyorum. Ama özünde iyidir yani.."
Evet, özünde iyidir. Sadece beni aldattı o kadar, pek önemli bir şey değil.
Hatta, işin aslı şu ki, beni değil, o kız her kimse onu aldatıyordu benimle.. Ben bu hikayede yalnızca buydum yani..
Bu düşüncelerle birlikte hıçkırıklarım tekrar artmaya başlarken Alaz beni sakinleştirememiş olmanın sıkıntısıyla yerinde huzursuzca kıpırdandı.
Biliyorum bana yardım etmek istiyordu, ama bana kimse yardım edemezdi şuan..
Öyle boktan bir durumda, öyle iğrenç hislerin ortasındaydım ki.. Bir gülüp iki ağlıyordum resmen ama dersimi almıştım artık.
Ve anladığım bir şey vardı şu olayda.
Evet, ben Yaz Yağmuru'ydum. Ve yaz yağmuru uzun sürmezdi..
______________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Yağmuru (+18)
Chick-LitBu kitap ağır cinsellik içerir, rahatsız olacaklar okumasın lütfen!! Ayrıca kitabı can sıkıntısından yazdığım için yazım kurallarına dikkat etmicem. Edebi bişey beklemeyin. Günlük ağızla yazılacak. Konusu🏖️ Kız kıza tatile çıkan 4 arkadaşın kendile...