"Ve kalbin bâtınına başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve Ona mahsustur."
Burdaki mana nedir?
Biz bunu gayr-ı meşru ilişkiler icin açıklamıyoruz,bilhassa helaline yönelik muhabbetlerde de batın-ı kalbe girme ihtimali var mı?
Birini severken onu batın da mı zahir de mi sevdiğimizi nasıl anlarız?
Rabbbime;zahir de mi batın-ı kalpte mi yer verdiğimizi nasıl anlarız?Bu konu kalbi olanların sorabileceği ve kesinlikle kalbi olanların cevaplayabileceği konu. Ehl-i Kalp zatlar arayınız öncelikle...
Dinlenenleri okunanları naklet derseniz....Ez'cümle;Son cümleye yoğunlaşır insan genellikle,bir söz var:
Allah(cc) katındaki değerini anlamak istersen Allah'ın(cc) senin katındaki değerine bakmalısın.
Bunu anlamanın tam platformu huşu ile namaz ve sonrası teslimiyet ile tefekkür halidir. Teheccüdlerde... seherlerde...
Bu vakitlerde günlük raporların verilmesi durumunda ortaya çıkabilir (!)
Burada seni unuttum burada şuna daldım diye gündem maddelerini sıralarken anlaşılabilir ne kadar dünya varlığı olmuşuz gün boyu ne kadar ruh insanı olmuşuz...
Ne kadar "Ben!" diyerek adım atmışız ne kadar "O!"
diyerek!....
Kopuk kopuk gelen cümleleri siz birleştirin artık...Kalp işleri matematikle dillendirilemez.Şöyle yapanın kalp durumu şöyle şunu sevenin kalp derecesi böyle diye bir mezrolu ölçüm elbet gerçekleştirilemez. Kaldı ki Allah(cc)'a giden yollar mahlukatın solukları adedince olduğu gibi, uzaya doğru sarmaşık gibi yükselen kalp pramidinin binler basamağında sayılamayacak oranda kalp dereceleri de olabilir. Sera'dan süreyya'ya, Nebiler Nebisinden; cennete, cehennem sonrası en son girecek insanın kalp hayatına kadar...
Her Müslüman Allah(cc)'ı sever herkesin Allah(cc)'ı sevmesi elbet farklı olabilir. Dünya'ya sevdiği şeylere varlıklara bakışı da...
Kimi eşini sever farzlarını yapar haramlardan kaçar eşiyle işiyle evinde yaşar.
Bir başkası iki üç ay eşinin yanına gelemez çünkü uzak diyarlarda insanlık için dayanılması zor şartlarda hizmetler yapıyordur...
İkisi de Allah(cc) için eşini sevmektedir ama biri ehemi mühime tercih etmekte farzlar ötesi farzı ön plana çıkarmaktadır. Helal kazansa da işim bozulmasın diye uzaklara gitmeyi göze alamayanla, işyerlerinin anahtarını insanlığa hizmete uzatan insanların zahir batın terazisinde durumları aynı olabilir mi?
Her ferd inandığı oranda alır-verir!...Bir diğer husus teklifi malayutak yoktur. Sahabe(R.anhuma) aklımızdan geçenden de sorumlu mu olacağız diye ağlarken gücünüz yettiği kadar Allah(cc)'tan korkun ayeti gelmişti. Bu sebeple insan sadece zahir veya batın sevgi konularıyla tedirgin etmemeli kendini suçlarcasına sürekli örselememeli duygularını düşüncelerini...
Endişe hep etmeli hayatının sonuna kadar ama daima da ümitle bunu dengelemeli;kulum beni nasıl zannederse öyle muamele ederim kudsi sözünü hatırlamalı.Ve çok önemli bir ölçü...
Mutlaka bir ölçü istiyorsanız...
Hani Onu ne kadar sevdiğinize bakın O'nun tarafından ne kadar sevildiğinizi anlamak istiyorsanız sözünün yanında... Allah(cc)'ın sevdiği insanlarla beraber olmanıza onlarla beraber aynı ruhta buluşmanıza coşmanıza kanatlanmanıza birlikte önden giden atlılar gibi koşturmanıza da bakabilirsiniz doğrusu...Seni ben gibi sevebilsem
Seni benden çok sevebilsem
Seni bensiz bir sevebilsem.
Bensizlikte O'nu bulmak...
Esas mesele bu!..
Ama O'nu bulmakta da
Ben'i kullanmak ikinci mesele bu!