Ey Aziz!
Tefsir ve Hadîs Âlimleri İttifâkla Şöyle Bildirmişlerdir; Allahû Teâlâ Arş-ı A’zam’ın Etrâfında Sekiz Büyük Nehir Yaratmıştır. Bunların Dördü Kardan Beyaz ve Soğuk, Dördü de Baldan Tatlı ve Güzel Kokuludur. Bu Nehirler Devamlı Olarak Akıp Arş-ı A’zam’ın Etrâfını Tavâf Ederler. Hakk Teâlâ Arş’ta Harkâil İsminde, Bütün Eşyânın, Mahlûkların Sırlarını Bilen Bir Melek Yaratmıştır. Bu Melek, Arş’ın Büyüklüğünü Merak Edip Hakk Teâlâ’dan İzin İsteyerek Arş’ı Tavâf Etmeye Çıkmıştır. Sekiz Bin Kanadı ile Üç Bin Sene Uçmuştur. Uçmaktan Âciz Kalınca, Hakk Teâlâ Ona Kuvvet Verip Tekrar Uçmasını Emretmiştir. Üç Bin Sene Daha Arş’ın Etrâfında Uçarak Yorulduğunda Hakk Teâlâ Yine Kuvvet Verip Uçmaya Devam Etmesini Emretmiştir. Tekrar Üç Bin Sene Daha Uçup Yine Âciz Kaldığında Dokuz Bin Senede Arş’ın Ancak Bir Direğinden Diğer Direğine Gittiğini Anlamıştır. Melek Bu Hayret İçerisinde iken Hakk Teâlâ’dan, “Yâ Harkâil! Kıyâmete Kadar Uçsan, Yine Arşımı Tamamen Tavâf Edemezsin...” Diye Bir Nidâ Gelmiştir.Arş-ı A’zam’ın Etrâfında Sekiz Nehrin Ötesinde, Arş’ın Nûrunun Şiddetinden Yanmamaları İçin Oradaki Meleklere Bir Engel Olmak Üzere, Bin Adet Aydınlıktan ve Bin Adet Karanlıktan Perdeler Yaratılmıştır. Bu Perdelerin Ötesinde Yetmiş Bin Saf Melâike Yaratılmıştır. Arş’a Müstevli Olan Rahman’ı Devamlı Olarak Tesbih Ederler ve Arş’ın Etrâfında Tavâf İçin Dönerler. Günde İki Kere Hamele-i Arş’a Selâm Verme Sırası Gelen Bu Meleklere Melâike-i Sâffûn ve Hâffûn Derler. Bunların Ötesinde Yetmiş Bin Saf Melek Daha Yaratılmıştır. Bunlar Devamlı Olarak Ayakta Durup, “Sübhânallahi Ve’l-Hamdü Lillâhi ve Lâ İlâhe İllallâhü Vallâhü Ekber ve Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyil-Azîm.” Derler.
Bütün Bu Saf-Saf Olan Meleklerin Ötesinde Bir Büyük Yılan Vardır. Arş-ı A’zam’ı, Baş Kuyruğunun Üzerine Gelmek Üzere Çevrelemiştir. Başı Beyaz İnciden, Bedeni Sarı Altından ve Gözleri Kırmızı Yakûttan Yaratılmıştır. Her Tüyünün Dibinde Bir Meleğin Tesbih Ettiği Yüz Bin Kanadı Vardır. Bu Sarı Yılanın Tesbihinin Sesi, Diğer Bütün Meleklerin Tesbih Seslerini Bastırarak Onlara Korku Verir. Ağzını Açtığı Zaman Gökleri ve Yeri Bir Lokma Etmesi Mümkündür. Eğer O Büyük Yılana İlhâm Olunmasa idi, Onun Sesinin Heybetinden Bütün Mahlûklar Helâk Olurdu.
Allahû Teâlâ Melekleri Çeşitli Tarzlarda Nûrlardan Yaratmıştır. Arş-ı Enver’e Yakın Olan Meleklerin Nûrları Daha Kuvvetli ve Parlaktır. Arş’taki Meleklerin Nûrlarına Sidre’deki (Sidre İçin Beşinci Neviye Bakınız.) Melekler Tahammül Edemezler. Sidre’deki Meleklerin Nûrlarına da Göklerde ve Yerde Olan Melekler Dayanamazlar ve Yanarlar.
Bütün Melekler, Allahû Teâlâ’nın Emirlerini Yapmakla Meşgûl Olurlar. İnsan Gibi Günâh İşlemezler. Gıdaları Allah’ı Zikr Olup Yemek, İçmek, Uyumak, Cinsî Münâsebette Bulunmak Gibi Özellikleri Yoktur. Çoğunluğu İnsan Şeklindedirler. Uçan Kuşlara Benzeyip Lâtif Cisimler Oldukları İçin de Çeşitli Şekiller Alırlar. Hakk Teâlâ’nın Emri ile Her Biri Bir Hizmete Yıldırım Gibi Giderler. Her Biri Bir Ayrı İşte Olup, Arş Etrâfında Tesbih ve Tavâf Ederler. Kürsî’de, Sidre’de, Cennette, Cehennemde, Gökte, Yerde Bulunan Sayısız Meleklerin Kimi Kıyâmda, Kimi Rükûda, Kimi Secdede, Kimi Oturarak Devamlı Olarak Allah’ı Tesbih Ederler. İnsanların Hizmetinde Olanları Gece Gündüz Onları Korur ve Amellerini Yazarlar. Bunlara Kirâmen Kâtibin ve Hafâza Melekleri Denir. Meleklerin de Kendilerinden Peygamberleri Vardır. Bu Peygamberlerden Biri İsrâfil Aleyhisselâm’dır ki, Sûr’a Üfürecektir. Birisi Cebrâil Aleyhisselâm’dır ki, Altı Yüz Kanadı Vardır. Her Birinin Yüz Teleği Vardır ki, Her Teleğin Uzunluğu Maşrık ile Mağrib Arası Kadardır. Bütün Kanatları Renkli Nûrlardan Olmakla Beraber Büyük Cüssesi Kardan Beyazdır. Ayakları Yerin Altına Kadar Uzanır. Kanadının Bir Tüyüyle Dağları Devirip Ufalayacak Kadar Kuvvetlidir. Hakk Teâlâ’dan Yeryüzünde Olan Peygamberlere Selâm ve Vahy Getirmekle Görevlidir. Şekil ve Büyüklükte ise İsrâfil Aleyhisselâm Gibidir. Biri de Mikâil Aleyhisselâm’dır ki, Kanatlarının Sayısını Ancak Hakk Teâlâ Bilir. Denizlerdeki Melekler Ona Bağlıdır. Gökler ve Yer Meleklerle Doludur. Her Birinin Yağmuru İndirmek Gibi Nice Vâzifeleri Vardır. Her Yağmur Damlasını Bir Melek İndirir ve Kıyâmete Kadar Ona Bir Daha Nöbet Gelmez. Yağmur Yağdırma İşi Mikâil Aleyhisselâm’a Bırakıldığından, Her Yere Yağan Yağmur, Mikâil Aleyhisselâm’ın Rey ve Tedbirindedir. Cebrâil Aleyhisselâm’ın Şekil ve Büyüklüğündedir. Meleklerin Peygamberlerinden Birisi de Azrâil Aleyhisselâm’dır ki, Can Almakla Görevlidir. Bütün Rûhları Kabz Eden Odur. Bütün Yeryüzü Onun Huzurunda Bir Sofra Gibidir. Yüz Binlerce Rahmet ve Gazâb Melekleri Onun Emrindedir. Şekil ve Büyüklükte, Kanatlarının Çokluğunda Mikâil Aleyhisselâm Gibidir. İsrâfil, Cebrâil, Mikâil ve Azrâil Aleyhisselâm’ın Dördü, Bütün Meleklerin Reîsleri ve Peygamberleridir. Göklerde ve Yerde Olan Meleklerin Hepsi Bu Büyük Meleklerin Emrine Boyun Eğerler ve Onlara İtaât Ederler.
[Marifetnâme’den]
Duâ ile Selâmetle...