Bismillâh...
Nimetlerle hamde, şükürle nimetlere kavuşturan Allâh(cc)'a hamdolsun. Tıpkı belalarına hamd ettiğimiz gibi nimetlerine de hamd ederiz. Kendisine emredilenlerde yavaş davranan, nehyedilenlere koşan nefsin şerrinden Allâh(cc)'a sığınırız. İlminin kuşattığı, kitabının tek tek saydığı şeylerle ondan bağışlanma dileriz. Bir ilim ki kısır değil, bir kitap ki hiç bir şey dışta bırakılmamış. Biz ona gaybı bizzat görmüş, vaadedilenlere vukufiyet kesbetmiş kimselerin iman ettikleri gibi, ıhlasıyla şirki, yakinle şüpheyi ortadan kaldıran bir imanla iman ederiz.Şehadet ederiz ki Allâh(cc)'tan başka hiç bir İlah yoktur. O'nun ortağı da yoktur ve Muhammed(sav) onun kulu ve Rasulüdür. Bu iki şehadet; sözü yüceltir, ameli yükseltir. Bu ikisinin konulduğu mizan hafiflemez, kaldırıldığı mizan da ağırlaşmaz.
Her şey Allâh(cc)'a boyun eğmiştir.Her şey onun sayesindedir:fakirin zenginliği, sefilin şerefi, zayıfın kuvveti, dertlinin feryadı...
O(cc), konuşanı duymakta, her susanın içini bilmektedir. Yaşayanların rızkını karşılamak O(cc)'na aittir. Ölenin dönüşü O(cc)'nadır. Rabbim(cc) ! Gözlerim göremez ki seni anlatsın. Zira sen, yarattığını vasfedenlerden öncesin. Onları yalnızlıktan ötürü yaratmadın. Bir yarar uğruna kullanmadın. İstediğin kişi, senden önde değildir.Tuttuğun kişi, senden kurtulacak değildir. Sana karşı gelen, senin hükümranlığını eksiltmez.
Sana boyun eğen, senin mülkünü artırmaz. Hükmünden memnun kalmayan, senin kararını geri çeviremez. Emrinden dışarı çıkan, sana zarar veremez. Sırlar, sende bellidir.Bilinmezler, sende belirgindir.
Sen ebedsin, senin zaman sınırın olmaz. Sen son noktasın, senden kaçış yok. Vaad edilen yersin. Senden kaçış, yine sanadır. Her canlının kaderi senin elindedir(hükmündedir). Herkesin dönüşü sanadır.Ey münezzeh, şanın ne yüce! Ey Münezzeh, görebildiğimiz yaratıkların ne yüce! Her bela senin kudretinin yanında ne küçük ! Görebildiğimiz mülkün ne kadar muhteşem! Bunlar gözümüzden kaçan hükümranlığının yanında ne cılız !
Dünyadaki nimetlerin ne kadar bol; ahiretteki nimetlerine göre ne kadar da az.Kendi bakışını ve değerlendirmeni Allah'ın yaratıkları hakkındaki bilgisine tercih etme ve üstün tutma !
Allâh(cc) (dilediği kişiyi)
Müslümanların işlerini deruhte etmesi üzere görevlendirir ve yönetici yapar. Bu itibarla yöneticiler ve valiler zalim bile olsalar , Allâh(cc)'ın onlarda bilmediğin bir sırrı vardır. Allâh(cc)'ın onlar vasıtasıyla uzaklaştırdığı kötülükler ve onlar vasıtasıyla meydana gelen hayır ve maslahatlar, zalim olduklarında bile zulümlerinden daha çoktur. Buna rağmen insanlar genellikle kendi bakışlarını, Allâh(cc)'ın yaratıklarındaki fiiline tercih eder ve üstün tutarlar. Şeytan onlara gelir , haksız eleştirilerini idarecilerine yöneltmelerini sağlayarak onları görevlendirenin Allâh(cc) olması nedeniyle doğruyla aralarına perde çeker ve Hz. Peygamberin(sav) şu buyruğunu kendilerine unutturur : " Bir el itaatten ayrılır ve emre ve de ehline karşı koyarsa, şeytan o cemaate girer. " Şeytanın oraya girmesi , bu ve benzeri hadisleri tevil etmek demektir. Aynı zamanda şeytan onlara şu hadisi de unutturur. Hz. Peygamber(sav) şöyle der : " Yöneticiler zulmederse sizin lehinize ve onların aleyhinedir ; adil davranırlarsa sizin ve onların lehinedir. " Allâh(cc) Kur'an ile saptırmadığı kimseyi sultan vasıtasıyla saptırabilir. Bu meseleyi açıklamak sadedinde sadece Hz. Adem(as)'in halifeliği hakkında meleklerin Allâh(cc)'a itirazı bulunsaydı , yeterli olurdu. Dikkat ediniz ! Hz. Peygamber(sav) zekatın tamlığının bir tezahürünü de sadaka toplayıcının - haksızlık etse bile - senden razı olarak geriye dönmüş olması olarak zikretmiştir. Kastedilen zekatı toplayan kişidir. Bu kapı insanların habersiz kaldığı ve nefislerinin yüzüne kapamış oldukları bir kapıdır. Bir hususta düşüncesi olan herkesin bir nasibi vardır , fakat Allâh(cc)'ın katında neyin bulunduğunu bilemez. Bu konuda Allâh(cc)'tan gelen pek çok delil gördük. Birini kınarken , Allâh(cc)'ın kınadığı şekilde niteliği kınaman lazımdır , yoksa kendine karşı ihlaslı davranırsan o nitelikle niteleneni kınama ! Birini överken hem sıfatı ve hem onunla nitelenen kimseyi övmelisin ; zira Allâh(cc) seni bu nedenle över. [ Fütuhat-ı Mekkiyye ]Duâ ile Selâmetle...