Muaz İbni Cebel Radiyellahu anh şöyle buyurdu; “Bir kişinin benden alacağı vardı. Ondan çekindiğimden 2 gün dışarı çıkmadım. Sonra dışarı çıkıp doğru Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e gittim. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem bana buyurdu. “Ya Muaz! Seni bize gelmekten ne geri bıraktı.” Ben de dedim ki; “Birinin benden alacağı vardı, ondan çekindim. Utandım, yolda benimle karşılaşmasını istemedim. Bu sebepten dolayı gelemedim.” Bunun üzerine Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem buyurdu ki; “Sana bazı kelimeler (dualar) öğreteyim mi ki eğer senin üzerinde dağlar kadar borç olsa ALLAH Teâlâ o borcu öder.” Bende; “Evet öğretin” dedim. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bana Âli İmran suresi 26-27. ayetlerini ve şu (aşağıdaki) duayı okudu:
قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِى الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَ تَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ * وَ تُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَ تُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ * بِيَدِكَ الْخَيْرُ * اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدٖيرٌ * تُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَ تُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَ تُخْرِجُ الْحَىَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَ تُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَىِّ * وَ تَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ * اَللّٰهُمَّ اَغْنِنٖى مِنَ الْفَقْرِ * وَ اقْضِ عَنِّى الدَّيْنَ * وَ تَوَفَّنٖى فِى عِبَادَتِكَ وَ جِهَادٍ فٖى سَبٖيلِكَ *
Manası: (Habibim!) De ki; Ey mülkün sahibi olan ALLAH’ım! (Saltanat ve) mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın! Dilediğini (dünyada yahut ahirette veya her ikisinde de yardım ve tevfikine mazhar kılarak) azîz (ve değerli) edersin. Dilediğini de (iki cihanda rezil rüsva ederek) zelîl (ve alçak) edersin. * Bütün hayırlar (ve şerler) ancak Senin (kudret) elindedir (ki onun mahiyeti kullarına malum değildir.) * Şüphesiz ki Sen (güçlü veya aziz kılma, yüceltme veya alçaltma dâhil) her şeye (hakkıyla gücü yeten) Kadîr’sin. * (Gecenin saatlerinden bir kısmını eksiltip gündüze katarak) geceyi gündüze girdirirsin, (gündüzün saatlerini noksanlaştırıp geceye ilave ederek) gündüzü de geceye girdirirsin. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğini de (darlık ve fakirliğe uğratmadan) hesapsız olarak rızıklandırırsın.
(Ali İmran: 26-27/Mealen) Ey ALLAH’ım! Beni fakirlikten kurtar. Borcumu öde! Beni Senin ibadetinde ve yolunda iken cihatta öldür. (Heysemi, Mecmau’z-Zevaid: 10/185-186)Asıl fakirlik mal yoksulluğu değil, ilim yoksulluğuna maruz kalmaktır. Ilim yoksa mal zenginliği felaketin kendisi olur.