✴ÜMMETİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER✴

41 7 0
                                    

Elbette ümmeti geride bırakan bir çok sebep vardır. Bunları; iç, dış, siyasi, ekonomik ve son olarakta ilmi sebepler olmak üzere beş kategoride ele alabiliriz.Gelin hep beraber bu beş kategoriyi irdeleyelim.Her başlığı açalım.

1. İÇ SEBEPLER🔊
1- Irkçılık ve Taassup
Ümmetin önündeki en büyük engellerden biri de ırkçılık, mezhep, hizip ve cemaat taassubu olduğu düşüncesindeyiz. Çünkü tarih boyunca İslam düşmanları İslam Ümmeti’ni ırkçılık zehriyle paramparça etmiştir. Mezhepler İslam Ümmeti için rahmet vesilesiyken bazı insanlar bunun taassup olarak görmektedirler. Halbuki Üstad Beddiüzzaman “Kitaplar ve içtihatlar Kur’an’a ayna ve dürbün olmalı, asla vekil ve gölge olmamalıdır.” Demektedir. Seyda Molla Halil Es-Siirdi de Nehc’ul Enam adlı eserinde “برهكرتنا ته خوداني نفي” yani “mezheplerde asabi olman mezhep sahipleri tarafından istenilmemektedir” demektedir. Ayrıca Ümmet bilincine sahip olmayan bir takım cemaat müntesipleri, kendi liderlerini ümmetin imâmı ve halifesi olarak görebilmektedir. Hele biraz da palazlanmış bir cemaate üye iseler diğer hizip müntesiplerini kendi lider ve şeyhlerine biata davet etmektedir. Biata yanaşmayanları ise ötekileştirip hatta tekfir dahi edebilmektedir. Hâl böyle olunca husumet ve düşmanlıklarda devreye girmektedir. Adeta düşmanlar gibi birbirlerine sataşmakta, birbirlerine çamur atmakta, birbirlerini küfürle itham etmektedir.

2- Kur’an, Sünnet Ve Selef-i Salihinden uzaklaşmak
Müsteşrikler ilk önce Müslümanları şüpheye düşürmek için şu yolu benimsemişlerdir: İslam âlimlerini itibarsızlaştırmak, mezhepleri ve sünneti inkar etmek ve de Kur’an’ın belli bir zaman ve mekana ait olduğunu ileri sürmek. Maalesef bugün İslam coğrafyasında bu hareket hızlı bir şekilde yayılmakta ve Deizme doğru sürüklenmektedir.

3- Manevi kalp hastalıklarının tedavisi için çalışmamak
Bugün İslam ümmeti manevi hastalıklarla boğuşmakta ve bunun tedavisi için de ciddi bir çalışma görülmemektedir. Halbuki manevi hastalıklar tedavi edilmeden ümmetin ayakta kalması mümkün değildir.

4- Müslümanları dost, kâfirleri de düşman bilmemek
Çağımızda İslam Coğrafyası kan ağlamaktadır. Her tarafta Müslümanlar öldürülmekte ve kâfirler de uzaktan bunu seyretmektedir. Maalesef kafirler, bu öldürme olaylarını Müslümanlara kendi elleriyle yaptırdıkları gibi silahlarını da onlara satmaktadır. Ne acıdır ki bu taşeronluk görevini ifa edenler kafirlere dost, Müslümanlara düşman kesilmektedir.

5- Farklılıklara tahammül etmemek
6- İhtilafın rahmet oluşu,ayrılığın ise azap oluşu
7- Cehaletin yaygınlaşması
8- Dünyevileşme ve keyfe düşkünlük
9- Enaniyet ve Müslüman kardeşleri hakir görme
10- İslam Şeriatından, Medeniyetinden, örf ve adetlerinden uzaklaşıp Batı kültürüne hayran kalmak
11- Sünnetullah’a göre hareket etmemek ve aksini beklemek
12- Bidatların ve hurafelerin toplumda hâkim olması
13- Düşmanlara benzemek ve asıl kimliğinden uzaklaşmak
14- İlim, İrfan ve Hikmetin birbirinden ayrılması
15- Kötü İdarecilerin Ümmetin Başına Geçmeleri
16- Âlimler irşad ve tebliğ vazifelerini hakkıyla yerine getirmeyip, İslam çocuklarını ve gençlerini Cehalet içinde bırakmaları...

2.DIŞ SEBEPLER🔊
Başta İngiltere ve ABD olmak üzere emperyalist ülkeler Müslümanların yaşadığı coğrafyaları daha rahat sömürebilmek için "böl - parçala - yut" politikaları gütmektedirler. Bu sömürgeci zalimler asla ümmetin tek bir devlet çatısı altında birleşmelerini istemezler. Şunu unutmamalıyız ki birlikten kuvvet doğar. Müslümanlar birleşirse yek olursa tekolursa  kendi ayakları üzerinde dururlar. Dünya üzerinde bir güç dengesi oluştururlar. Uluslararası arenada inisiyatif ve söz sahibi olurlar. Kısacası ümmet güçlü olursa sadece din kardeşlerine değil, müstedaflar kapsamındaki bütün mazlum halk kitlelerine de sahip çıkar. Böyle olursa Allâhü Teâlâ'nın bahşetmiş olduğu yeryüzü nimetleri adil bir şekilde paylaşılır, yoksulluk ve fakirlik ortadan kalkar. Gelir dağılımında adalet sağlanır.
Böylece yeryüzünde fıtrata uygun adil bir düzen tesis edilmiş olur. Böyle bir düzende ise insanlar huzur ve saadete kavuşur. Fakat kâfirler bunun gerçekleşmemesi için bütün güçleriyle çalışmaktadır. Ve bu çalışmayı da tek teknoloji ve güç açısından değil ümmeti birbirine düşürüp kendi mirasından uzaklaştırmak için çaba sarf etmekle mümkün olacağını ileri sürmüşlerdir. Nitekim İngiltere’nin sabık Başbakanlarından Gladstone (1809-1898) Batı âleminin Müslümanlara hükmetmesini şu iki nedene bağlamaktadır:
▶1- Kuran’ın okunmasını yaygınlaştırmak fakat onu anlamayı ve onunla amel etmeyi engellemek:
Bugün İslam Âleminde milyonlarca hafızın bulunmasına ve her devlette Kur’an-ı güzel okuma yarışmaları düzenlemelerine rağmen maalesef kuranı anlamaya ve onunla amel etmeye yönelik gözle görülebilecek hiçbir çalışma ve faaliyet bulunmamaktadır. Bu ise emperyalistlerin hedeflerine ulaştıklarını açıkça göstermektedir. Bu konunun ehemmiyetine dair Ali Şeriati de şöyle demektedir: “Kur’an’ın ilk emri okudur, dinle değil, Kuran anlaşılmayı ve yaşamayı emreder, ezberlemeyi değil. Okuyan ne okuduğunu anlamıyor, dinleyen ne dinlediğini bilmiyor ve geriye ne kaldı hafızın sesi güzel mi?”
▶2- Haccı işlevsiz hale getirmek:
Her yıl milyonlarca Müslüman hacca gidiyor ama ne acıdır ki niçin gittiğinin idrakında olmadan maneviyatından yoksun bir şekilde geri dönüyor.Bununla birlikte Hacc’ın taşımış olduğu “Müslümanların yıllık kongresi” ruhundan bihaber dönüyor.Maalesef günümüzde Hac ve diğer ibadetlerdeki anlam ve maksat yerine gelmeden ibadetler yapılıyor.

BİR OKU BİN DÜŞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin