Mâlikî Mezhebinden Olan Ebü’l-Hasan-ı Fâsi’nin Şöyle Zikrettiği Rivâyet Olunmuştur; Bir Kul Ölüm Hâlinde Olduğu Zaman, Biri Sağ Tarafında, Diğeri de Sol Tarafında Olmak Üzere Muhakkak Yanında İki Şeytân Oturur. Sağ Tarafındaki Şeytân Babası Suretinde Olarak, “Ey Oğulcağızım! Muhakkak ki Ben Sana Karşı Çok Merhâmetli ve Seni Çok Sevmekteyim Lâkin Ben Dinlerin En Hayırlısı Olan Hıristiyan Dini Üzere Öldüm (Binâenaleyh Sen de Hıristiyan Olarak Öl)!” Der. Sol Tarafında Oturan Şeytân da Anasının Suretinde Olarak, “(Ey Oğlum)! Şüphe Yok ki, Benim Karnım Senin İçin Bir Kap –Yani Koruyucu– Memelerim Senin İçin Bir Saka (Olup Seni Sulamıştı). Kucağım da Sana Basıp Oturacağın Yer Olmuştu Fakât Ben Yahudi Dini Üzere Öldüm. Yahudilik ise Dinlerin En Hayırlısıdır (Şu Hâlde Sen de Yahudi Olarak Ölmelisin)!” Diye Telkin Eder.
Ebû Hamid –Yani Îmâm Gazâlî– Hazretleri Bunun Manâsını ed-Dürretü’l-Fâhire Fî-Keşf-i Ulûm-il-Âhıre Kitabında Zikrederek Şöyle Demiştir; Rûh Aşağıdan Yukarıya Çıkarak Boğazda Beklediği Sırada Ona Fitneler Arz Olunur. Şöyle ki; İblis, Bilhassa Bu Hâldeki İnsanın Yanında Yardımcılarını Oturtup Bu Zâtın Aleyhine Memur Ederek Kullanır. Şeytânın Yardımcıları Olan Şeytânlar Kişinin Yanına Gelirler. Hâlbuki Bu Zât, O Çok Şiddetli ve Akıllı İnsanların (Bile) Akıllarının Sarsıldığı Feci Korku Hâlinde Bulunur. Şeytânlar Bu Kimseye Baba, Ana, Erkek Kardeş, Kız Kardeş, Yakın Akraba ve Dostları Gibi Dünyâda Kendisini Sevip Nasihât Edenlerden Ölmüş Bulunan Kimselerin Suretine Girer(ek) Ona Gözükürler ve Kendisine, “Ey Filânca, Sen Ölüyorsun! Biz ise Senin Bu Hâlini Geçirmiş Vâziyetteyiz. Binâenaleyh Sen (Fırsatı Kaçırma) Yahudi Olarak Öl! Çünkü Allah Katında Makbûl Olan Din Odur...” Diye Şaşırtmak İsterler. Eğer O Kimse Bu Şeytânlara Dayatarak Onlardan Yüzünü Çevirirse Bu Sefer Yanına Başka Bir Şeytân Gürûhu Gelir ve Ona, “Sen Hıristiyan Olarak Öl! Çünkü Hıristiyanlık Mesihin (Îsâ) Dinidir. Onunla Allahû Teâlâ Mûsâ Aleyhisselâm’ın Dinini Nesh Etmiştir...” Diyerek Her Milletin (Küfr) İtikadını Ona Zikrederler.
Elhâsıl Allahû Teâlâ’nın Şu, “Ey Rabbimiz! Ölümden Önce (Dünyâda) Uzun Zaman Bize Hidâyet Verdikten Sonra Ölüm Zamanında Kalplerimizi Kaydırma. [Âl-i İmran: 8.]” Diye Buyurduğu Sözü Gereğince Hak ve Doğru Yoldan Ayırmak İstediği Kimseyi Şaşırtarak (Hak Dinden) Ayırır.
Allahû Teâlâ Kulunu Hayr Yolda, Hidâyette Sabit Kılmayı İstediği Zaman O Kulun Yanına Cebrâil Aleyhisselâm ile Birlikte Rahmet Melekleri Gelirler, Yanından Şeytânları Kovuverirler ve Hastanın Yüzünü de Mesh Ederek Üzüntüyü Giderirler. İşte O Sırada Şüphesiz ki Aziz ve Celîl Olan Allah Tarafından Hastaya Gelen Müjdeden Dolayı O Kimse Gülümser.
[Fussilet Sûresindeki 30 ve 31 Numaralı Âyet-i Kerîmeler Gereğince.]
Rivâyet Olundu ki Cebrâil Aleyhisselâm O Sırada, “Ey Falânca Beni Tanıyor musun? Ben Cebrâilim. Bunlar da Şeytânlardan Senin Düşmanlarındır. Sen Dosdoğru Millet ve (İbrahim) Halîl(den İntikâl Eden Muhammed) Şeriatı Üzere Öldün (Ölüyorsun)!” Diye Müjde Eder. İşte (O Sırada) İnsan İçin Hiçbir Şey O Sözden Daha Sevgili, Daha Sevindirici Olamaz. Bu da Yüce Allah Celle Celâlühû’nun, “Onlar Îmân Edip Takvâya Ermiş Olanlardır. Dünyâ Hayatında da Âhirette de Onlar İçin Müjde(ler) Vardır. [Yunus: 63, 64.]” Kavl-i Şerifiyle, “Ey Rabbimiz! Bize Kendi Canibinden Bi Rahmet Ver. Şüphesiz Bağışı En Çok Olan Sensin Sen! [Âl-i İmran: 8.]” Sözüdür. Bu Müjdeden Sonra Gelecekteki Şekil Üzere Rûhunu Alıp Götürürler.
Îmâm Ahmed’in Oğlu Abdullah Şöyle Demiştir; (Babam) Îmâm Ahmed’in Vefâtı Zamanı Geldiğinde O Bayılıyordu. Benim Elimde ise Çenelerini Bağlamak İçin Bir Bez Parçası Vardı. Sonra Babam Ayılınca:
▬ “Hayır! Defol! Defol!”
Diye Bağırdı ve Bunu Tekrar-Tekrar Söyledi. Ben de Ona: