Ayetler, hadisler, büyüklerin sözleri ve en geniş çerçevede dini içerikli paylaşımlarda, hem paylaşan açısından hem onu okuyanlar açısından ekseni kaymamış sağlam bir bakış açısı ve doğru bir algılamaya ihtiyaç vardır.
Önce şunu iyi anlamak lazım, ayetler hadisler ve mübareklerin sözleri bizlerin ona buna gönderme yapma malzemesi değillerdir.
Bununla birlikte, büyüklerin sözlerini okurken ve kendimiz için onu içselleştirirken, konudan algımıza göre dersler çıkarırken; ilk aklımıza gelen başkaları değil, en başta kendimiz olmalı.
Sözler ve paylaşımlar olumlu bir mesaj içeriyorsa, şöyle düşünmeli: "Bunu ben yapabilmiş miyim, hayata geçirebilmiş miyim? Yapamadıysam bu eksiğim üzerinde çalışmalıyım."
Konu olumsuz bir mesaj içeriyorsa yani bir uyarı niteliğinde ise şöyle düşünmeli: "Bu hata bende var mı? Bu konuda ne gibi eksikliğim ve gafletim var? Bilmiyorsam öğrenmeliyim, hata yapıyorsam düzeltmeliyim."Yok eğer durum bunun aksine ise, her gördüğümüz ve okuduğumuz şeyi, "bu konu tam da bu kişiyi anlatıyor" diye sevmediğimiz insanlara yontarsak, işte o zaman bizde büyük sıkıntı var demektir.
Paylaşanlar da okuyanlar da önce konuları kendisine yontmalı. Önce nasihati kendisine yapmalı. Doğru bakış açısı budur.
Bununla birlikte, herkes kendi anlattığından, ve anlayanlar da kendi anladığından mesuldür.
Anlayamadığımız bir mevzu üzerinden saldırıya geçmek yerine, anlamaya çalışmalı, anlamaya imkan ve ortam yoksa ve muhatap buna uygun değilse, o konunun fehminin ve hakikatinin Allah tarafından bize nasip edilmesi için dua etmeliyiz. İlim kulların değil, Allah'ın malıdır. Dilediğine verir.Ve şundan emin olun ki, en hızlı kabul olan dualar ilim ile ilgili yapılan dualardır. Çünkü değeri hiçbir pahayla ölçülemez bir hazineye yani ilme talip olunmakta. Er ya da geç, o bilgi size muhakkak gelecektir. Tecrübeyle sabit.
Duâ ile Selâmetle...