Şu Altı Yerde Konuşmak,
Otuz Senelik İbâdeti Siler:1. Mescîdde,
2. Kabirlerde,
3. İlim Meclisinde,
4. Ölünün Yanında,
5. Ezân Ânında (Okunurken),
6. Kur’an-ı Kerîm Okunurken.
[Rûhu’l-Beyân, Cilt: 3 Sayfa: 400]Düşündün mü hiç behey Gâfil;
Var mı otuz yıllık sevâbın ?
“Ya kalır isem ben sersefil ?”
Nasıl olur buna cevabın ?
Yeri ve zamanı iyi bil !..Düşündün mü behey Müslümân;
Otuz yıllık sevâbın var mı ?
Gider sevap, azalır gümân;
Bu yanlış iş akla sığar mı ?
Her hayırdan beklerken amân !..Düşündün mü hiç behey İnsan'oğlu;
Otuz yıllık sevâbın mı var ?
Ertelensin konuşma işi !..
Aklın yolu bir ey insan'oğlu;
Çatıyı tutar ev kirişi !..Düşündün mü şaşkın Kayıkçı;
Sevâbın var mı otuz yıllık ?
Ücret-maaşta hep aylıkçı !..
Kurtarmaz kimseyi dalgınlık;
Alma vebâl, olmayasın yükçü !..Egonun üç ana damarı vardır.Sahip olma duygusu,haklı çıkma duygusu ve üstün olma duygusu, bu üç duygu insanın cennetini cehenneme çevirir. İnsan ömrü boyunca sahip olmak, üstün olmak ve haklı çıkma adına çalışır didinir durur. Sonunda sahip olmanın da, üstün olmanın da, haklı olmanın da birer yalan olduğunu görür. Bunlara öyle odaklanır ki, hayatın diğer lezzetlerini,güzelliklerini kaçırır. Örneğin sahip olma duygularından olan mal,mülk, para, çocuk, eş sadece insanın bir zannıdır. İnsan bunlara sahip olduğunu zanneder. Halbuki İnsan sahip olduğunu zannettiği her şeyin esiridir. Bu esaretlerinden kurtulup Allâh(cc)’a yüzünü dönemez. Artık nefsini ve çevresindekilerinin nefsini memnun edeceğim diye çırpınıp durur. Çünkü egosu beğenilmeyi ve takdir edilmeyi arzular. Sahip olma duygusu ‘‘ben’’i besleyen en kuvvetli damardır. İnsanın bebekliğinde başlayan "benim duygusunun düşüncesi" ömrü boyunca devam eder. Hiçbir şeyin kendisinin olmadığını anladığında da iş işten geçmiş olur. Kainatta sadece bir
sahip vardır O da yaratandır. Yani bir tane ev sahibi vardır gerisi misafirdir.Gözünle gördüğün her şeye inanma , o gördüğün her şey sınırlı çünkü . Öyle anlar gelir ki gördüğün her şey gözünün önünde tek tek dökülüverir yiter. Ne zaman gönül gözünle bakmayı başarabilirsen, o zaman tüm gördüğün şeylerin özeline geçmeyi başarabilirsin.Bunu başardığında sen farklısın demektir. Yaşamının elinden kayıp gitmesine izin verme,dökülen kirpikler yerini bulur, acıların savar. Şimdi her acıya merhem her derdin de bir çaresi bulunuyor gülümseyince. Karanlık kuyunun en dibinde olsan bile, baktığın uzaklarda daima bir ışık var. O ışığı avuçlarının içine alacak olan sensin . Tut ve bırakma onu. Seni aydınlatacak olan başkası değil avucundaki o ışık. Ne zaman düşüncelerine vurduğun zinciri kırarsan işte o zaman ellerindeki ışıkla başkalarını da aydınlatacaksın kendin gibi. Hayallerini kaçırma!
Çünkü her şeyi çok bilenin aslında hiç bir bok bilmediğine kaç kere şahit olacaksın? Akıllı olan aklını kullanır, daha akıllı olan başkalarının aklını, senin başkalarının aklına ihtiyacın yok(!..) Aydınlığını kendi içine taşımaya bak artık, çünkü o zaman en dipsiz kuyularını bile kimseye muhtaç olmadan sen aydınlatacaksın.
Devam et hadi yitirme yaşamını, takılıp düştüğünün de bir önemi yok, kaybettiğin aşklarınında, hastalığınında, kazanamadığın okulununda ya da yükselemedigin işinin de! Uçamıyorsan koş, koşamıyorsan yürü, yürüyemiyorsan sürün hayallerine. Yıldırmasın seni yara izlerin . Yaşayacaklarını ertelemene izin vermesin hiç bir şey ve hiç kimse. Kusurlarınızdan kendinize ördüģünüz duvarlarınızdan kuşlar uçurun artık.
Bak benimkiler geçti,sizinki de geçecek. Eğer geçmezse gökyüzünde ki yıldızlara bir toz da biz oluruz fena mı ?