ARAPÇA OLMAZSA KONUŞAMAYIZ(!)

63 14 16
                                    

Bir eksiğiniz olsa *“tedarik”* edemez, bir yanlış yapsanız *“telafi”* edemezsiniz.

Arapça olmasa *“özür”* dileyemez, bir *“mazeret”* sunamazsınız.

Birisi öfkelenip parlasa *“teskin”* edemezsiniz  🙂 *“Vaaz”* - *“nasihat”* *“fayda”* vermez. *“Takdir”* , *“tekdir”* de her zaman iş görmez.

Bir defa Arapça olmasa “Efenim, *şey..”* diye bile kekeleyemezsiniz  🙂 *Zira* *“şey”* Arapçadır. İsteğiniz olsa *“recâ”* ederim  🙂 diyemezsiniz.

Birbirinizi *“teselli”* edemez, *“kader-i İlahi”*dir, *“mahzun”-“mükedder”* olma, *“sabr”et, “akıbet”i “hayr”* olur, diyemezsiniz.

*“Nüfus”* cüzdanınız *“kayb”* olsa ( *aslı, “gâib”*) “ilan” veremez, efenim şööyle  🙂 *“lezzet”*li bir yemeği *“iştah”la “mide”*ye indiremezsiniz.

Canım sıkıldı, *“haber”*leri dinleyeyim. Yok. Bir & *“kitab”* a sardırayım. Olmaz. Kendimi & *“sokağa”*, *“cadde”*ye atayım. *“Mümkün”* değil. Çıkıp *“etraf”*a bir bakayım, şu *“civar”* da bir turlayıp geleyim; yemez! Köyüme gideyim, bir *“hava”* değiştireyim! Yapamazsınız.

Köy değil ama köyün bağlı olduğu *“kasaba”*, *“nâhiye”*, *“belde”* Arapçadır. Ülke değil ama *“vatan”, “memleket”* Arapçadır.

Beyler, işi *“ciddi”* ye alın. Kişinin *“hadd”*ini bilmesi büyük *“fazilet”*tir. *“Talip”* ne der: Kişi *“noksan”*ını bilmek gibi *“irfan”* olmaz.“ *İnsaf*”, “ *Ya hu* ”!

“ *Din* ”, *“iman”*, *“vatan”*, *“ar”*, *“namus”*, *“haya”, “iffet”, “izzet”, “şeref”, “akıl”, “iz’an”*... Hepsi Arapçadır.

Kötü bir durum var. *Etraf “hain”*den, -afedersiniz- *“fikir fahişe”* sinden geçilmez *“hal”*e gelmiş. *“Haysiyet”* *“cellat”*ları köşeleri tutmuş.

Nerden türedi bu kadar *“asıl”*sız, *“nur”*suz, şu güzelim ülkede.. Bunlarda *“ahlak”, “edep”* yok. Yüzlerine tükürsen *“iltifat”* sayacaklar! *“Rezalet”* diz boyu. Her yol *“mübah”* sayılır olmuş. Kepazelik *"arş"*a çıkmış. *“Haya”* sızlık, *“cesaret”* adı altında *“arz”-ı endama* durmuş.“ *Samimiyet*” yok. *“Münafık”* ağızlar, sahte *“surat”*lar, iğreti *“tebessüm”*ler, *“muzdarib”* görünen *“müstehzi”* çehreler, *"zahmet"*siz *dimağ"*lar…

*“Kader”* mi diyeceğiz? *“Şüphe”*siz öyle de bu “ *adam”* ların/bu *âdemlerin*  🙂 bizim hiç mi *“kabahat*”imiz yok. Ne diyelim. Allah *“ıslah”* etsin.

İnsanların iç *“huzur”*u yok. *“Kanaat”* duygusu kaybolmuş. Kendisine biçilene *“razı”* olan yok. Büyük bir *“hırs”, “tamah”* var insanlarda. Toplum, *"tehlike"lice “kutup”*lara ayrılmış; birbirlerine *“nefret”* gözüyle bakıp *“husumet”* besler olmuşlar. *“Hakaret”, “küfür”* bini bir para!

Hadi *“aşk”ı-“meşk”*i, *“ahbap”*lığı bir *“taraf”*a bırakalım; içtenlikle *“hasbihal” *edemez, birbirimize bir *“merhaba”* da mı diyemeyiz.

Meğer ne çok şey borçluyuz şu Arapçaya..

*“Hayat”*da Arapçadır, *“vücud”* (varlık) da.. *“Ebediyet” de “saadet” de; “bereket” de “huzur” da..“İstikbal”e “dair”* *“emel”*lerimiz de Arapçadır; *“mazi”ye “ait” “tahassür/tahassüs”*lerimiz de.. *“Ân”a “ait” “efkâr” ve "buhran"*ımız da

..Arapça olmasa *“ilim”, “fen, “sanat”* olmaz, Efendiler! Daha da ileri giderek sizi *“temin”* ederim ki, hiçbir *“faaliyet”* yapılamaz. *Nokta*  :)))

Bu arada, *"nokta"* da Arapça 🙂 O olmasa, ne *“mütefekkir”*imiz ne *“ilim”, “edebiyat” ve “tarih”* adamımız olur. Ne *“mefküre” sahibi idealist “siyaset”çi ne “dava”* adamı kalır.

Ne *“esnaf”-“ticaret” “erbabı”, ne “hizmet”li “sınıf”ı, ne “amele”* , ne de düşmanın kalbine korku ve *“dehşet”* salacak *“asker”*imiz kalır. Çocukların *“mürüvvet”*ini göremez, *"nikah"* yapamayız. Böylece, ne *“aile”* olur; ne *“sülale” ne “nesep”*.Bu *"kadar"*ına da pes, *“yani”*! *“İsim”, “fiil”, “harf”, “kelime”* hepsi Arapça dostlar!

Arapça olmasa iki *“kelam”* edemeyiz şurada!Bu kadarı da *“fazla”* mı diyorsunuz. Eh, *“nazar”* değmesin, *“hatta” “Maşallah”* diyelim o zaman. Bir *“kusur”, "hata"* etmişsek *“af”* ola...

-Duâ ile Selâmetle-

BİR OKU BİN DÜŞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin