Ey Kardeşim! Bilmiş Ol ki, Aklî İlim Mâhiyeti İtibârıyla Müfred (Yalın) Olup, Mürekkep (Kompleks) İlim Bundan Doğar. Mürekkep İlim Tasavvuf İlmidir ki, Bu İlim Diğer İlimleri İhtivâ Eder.
Tasavvuf İlmi, Mutasavvıfların Vakt, Semâ, Vecd, Şevk, Sekr, Sahv, İspat, Mahv, Fakr, Fenâ, Velâyet, İrâde İbâreleriyle İsimlendirdikleri Şeyh ve Müridlerin Vâsıflarından, Makamlarından, Yani Hâllerinden Bahseder.
Biz Bu Risâle ile İlimleri ve Kısımlarını Özet Bir Şekilde Saymayı Murâd Ettiğimiz İçin Yapılan Açıklamaları Yeterli Görüyoruz. Bu İlimlerden Başka Bir Kitabımızda Bahsedeceğiz. Ayrıca Konu Hakkında Ayrıntılı Bilgiye İhtiyaç Duyan Kimseler Diğer Kitaplara Müracaat Edebilirler.
İlimlerin Kısım ve Adetlerine Dâir Söylediklerimizden Sonra Yakînen Bilmiş Ol ki, Bu İlimlerin İyice Anlaşılması İçin Birtakım Şartlar Gerekir. Biz, Şimdi Bu Şartları ve İlim Tahsilinin Yollarını Açıklayacağız.
❀ İlim Tahsilinin Yolları
Ey Kardeşim! Bilmiş Ol ki, İlimler İki Yolla Elde Edilir. Bunlardan Birincisi İnsanî, Diğeri Rabbânî Öğrenimdir.
1. İnsanî Öğrenim:
Bunun Belli Bir Yolu ve Mesleği Vardır. Bu da İki Türlü Olur. Birincisi; Haricî Faktörlerle Yani Öğrenme ile Elde Edilir. Diğeri ise Dâhilî Faktörlerle Yani Tefekkürle Meşgûl Olmakla Tahsil Edilir. Tefekkür ile Taallüm (Öğrenme) Eşdeğer Olup, Taallüm Bir Kişinin Herhângi Bir Âlimden İstifâde Etmesidir. Tefekkür ise İnsan Rûhunun Küllî Rûhtan İstifâdesidir. Küllî Rûh Te’sîr ve Ta’lîm Bakımından Tüm Ulemâ ve Ukalâdan Çok Daha Üstündür.
İlimler, Toprağa Gömülü Tohum, Okyanus Dibindeki Mücevher ve Maddedeki Cevher Gibi Rûhlarda Kuvve Hâlinde Vardır. Taallüm, Bu Cevherin Kuvveden Fiile Çıkması İçin Çabalamak, Yani Duâ Etmektir. Ta’lîm ise Onun Kuvveden Fiile Çıkmasıdır. Bunun İçindir ki Talebenin Rûhu, Muallimin Rûhuna Benzer, Belli Bir Oranda Ona Yaklaşır.
Âlim, Faydalandırma Bakımından Bir Çiftçi Gibidir. Talebe İstifâde Etme Açısından Toprağa, İlim ise Kuvve Hâlindeki Tohuma ve Her Ân Büyüyen Fidana Benzer. Talebe İlimde Kemâle Erdiğinde Meyveli Bir Ağaç ve Okyanustan Çıkartılmış Bir Mücevher Gibi Olur.
Bedenî Kuvvetlerin Rûha Galebe Çalmasıyla Öğrenim Süresi Uzar, Bu İş Çok Meşakkâtli Bir Hâl Alır. Eğer Akıl Nûru Hevâ ve Heveslere Gâlip Gelirse, Talebenin Birazcık Tefekkürü Dahi Onu Birçok Öğrenim Zahmetinden Kurtarır. Akıl Nûruyla Aydınlamış Rûh, Âtıl Rûhların Bir Yılda Kavrayamayacağı Hakîkâtleri Bir Saatlik Tefekkürle Elde Edebilir. Demek ki Bâzı İnsanlar İlimleri Taallümle, Bâzıları da Tefekkürle Öğreniyorlar Fakât Taallüm İçin de Tefekkür Şarttır. Çünkü İnsan Cüzî ve Küllî Şeylerin Hepsini, Bütün İlimleri Taallümleri Elde Etmeye Kadir Değildir. Bilâkis Taallümle Elde Ettiği Bâzı Şeyleri Tefekkürle Çoğaltır. Malûmdur ki Nazarî İlimlerin ve Amelî Sanatların Pek Çoğu Hükemânın Keskin Zekâsı ve de Üstün Dehasıyla, Fazlaca Tâlim Olmaksızın Ortaya Konmuştur.
İnsanlar Kendisine Öğretilen Bilgiler Işığında Haricî Bilgileri Kavrayamamış Olsaydı, İnsanoğlunun İlmini Tamamlanması Hayli Uzar, Kalplerindeki Cehâlet Karanlığı Devam Ederdi. Zirâ İnsan Cüzî ve Küllî Meselelerin Hepsini Taallümle Öğrenemez. Bilâkis Bunların Bâzısını Tahsil Yoluyla, Bir Kısmını da Görgüyle Öğrenip, Akıl Yoluyla Bunlardan Çıkarmalar Yapar. Nitekim Âlimler Bu Şekilde Hareket Etmişler ve İlmî Disiplinler Böylece Temellenmiştir. Meselâ; Bir Mühendis, Ömrü Boyunca İhtiyaç Duyacağı Mesleğiyle Alâkalı Bilgilerin Hepsini Değil, Sadece Genel Kâideleri Öğrenir, Tâli Meseleleri Kıyas ve Tefekkürle Hâlleder.
![](https://img.wattpad.com/cover/91713687-288-k846523.jpg)