Tevhîd Mertebeleri ve Erbâbı

122 4 1
                                    

Tevhîd ve Tevhîd Mertebeleri ve Tevhîd Erbâbı

Avarif Tercümesinin İlk Bâbının İkinci Faslında Şöyle Anlatıldı:
Tevhîdin Dört Mertebesi Vardır. Şöyle ki:
a) Îmâna Bağlı Tevhîd...
b) İlme Dayalı Tevhîd...
c) Hâle Dayalı Tevhîd...
d) İlâhî Tevhîd...

Şimdi Bunları, Ayrıntıları ile Anlatmaya Geçelim.

Îmâna Bağlı Tevhîd:
Bu Türlü Tevhîdde Kul, Allah’ın Vâsıflarının Tekliğini, O Sıfatların Başkasında Olamayacağını, Yüce Sübhan Hakk’ın Tek Olarak İbâdet Edilmeye Hak Sahibi Bulunduğunu, Âyetlerin, Hadîslerin Delâleti ile Kalpten Doğrulamak Sureti ile Dilden Söyleyip Kalpten İkrâr Edecektir.

Bu Türlü Tevhîd, Muhbir-i Sâdık (Doğru Haberci) Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimizi Tasdik Suretinde Olacaktır. Onu Tasdik Etmenin Bir Sonucu ve Ondan Edilen İstifâdedir. Zâhir İlminden Gelen Fayda da Bu Olacaktır.

Bu Tevhîde Girmek, İnsanı Açık Şirkten Kurtarır. İslâm Yoluna Girme Faydasını da Verir.

İlme Dayalı Tevhîd:
Bu Türlü Tevhîd İlmi, Bâtın İlminden Alınmıştır. Bir Başka Manâda Buna Yakîn İlmi Derler. Bu Mertebe Şöyledir:
Tarikat Yoluna Giren Kimse, Daha İşin Başında Yakinen Bilir ki, Hakîki Varlık, Mutlak Müessir, Ancak Âlemleri Yaratan Şânı Büyük Allah’tır. Bunlar, Bütün Zâtları, Sıfatları ve Fiilleri, Yüce Hakk’ın Zâtında, Sıfatında ve Fiillerinde Yok Bilirler.

Her Bir Zâtı, Mutlak Zâtın Nûrundan Gelen Bir Dal Bilir. Her Bir Sıfatı, Mutlak Sıfat Sahibinden Bir Sıfat Olarak Sezer. Şöyle ki, Her Nerede Bir İlim, Bir Kudret, Bir İrâde, Bir Görmek, Bir Duymak Bulsa, Onları Yüce İlâhî Varlıktan Bir İlim, Bir Kudret, Bir İrâde, Bir Görmek ve Bir Duymaktan İz Bilir. Kalan Bütün Sıfatları, Fiilleri ve Buna Kıyas Eder.

Bu Mertebe, Hususiyet Ehli Zâtların, Mutasavvıfenin Tevhîd Mertebelerinin İlklerindendir. Bunun Öncüsü ise Umumî Manâda Anlatılan Tevhîdin Bir Başka Şekli ile Gelir. Ancak Bu Mertebeye Benzeyen Bir Tevhîd Mertebesi Vardır ki, Kötü Görüşlü Olanlar Onun İçin İlmî Tevhîd Derler ki, İlmî (Yani İlme Dayalı) Tevhîd Değildir. Ancak Tevhîdin Resmî Olabilir. Hiçbir Değeri de Yoktur. Bu Resmî Tevhîdi de Şöyle Anlatabiliriz:

Biri Vardır ki Zekidir, Açık Anlayışı Vardır. Felsefe Kitaplarını Okur. Tevhîd Meclislerinde Bulunur. Oralarda, Tevhîde Dâir Bâzı Cümleler Dinler. Bu Yoldan, Onun İçinde Tevhîd Manâsından Yana Özüne Bir Suretin Resmi Çıkar. İşte Resmî Tevhîd Dediğimiz Budur.

Bu Tevhîd Resmini İçinde Bulduktan Sonra Tevhîd ve Münazara Sırasında Bâzı-Bâzı Manâsız Sözler Eder. Hâlbuki Tevhîd Hâlinden Yana Onda Bir İz Dahi Yoktur. İlme Dayalı Tevhîdde Az da Olsa, Bir Miktar Hâle Dayalı Tevhîd Vardır. Şu Âyet-i Kerîme Anlatılan Manâya İşârettir:
Ona Tesnim Katılmıştır. O Bir Kaynak Olup Ondan Mukarrebler (Ona Yakın Olanlar) İçerler.[83/27-28]

Burada Anlatılan Tevhîd Şarabının Vâsfıdır. Bu Cihettendir ki, Bu Türlü Tevhîd Sahibi Olan Kimse, Çoğunlukla Zevk ve Sürûr İçerisindedir. Nasıl Olmasın ki? O Asıl Tevhîd Hâlinin Bu Türlü Tevhîde Karışması Sonucu O Kimsenin, Resmiyeti ve Âdeti Dolayısı ile Hâsıl Olan Zulmetlerin Bir Kısmı Olsun Kalkmıştır. Meselâ:
O Kimse Bâzı Tasarruflarında Kendi İlmi ile Amel Eder. Yüce Allah’ın Fiillerinin Birer Bağlantısı Olan Sebepleri Ortada Görmez. Ne Var ki Çok Kerre, Kendi Varlık Bakiyeleri Sebebi ile Kendi İlminin Bir Gereği Olarak Hâline Perde Gelir.

Anlatılan Manâdan Olarak Gizli Şirk, Bu Tür Tevhîd Sahibinden Tamamen Kalkmaz.

Hâle Dayalı Tevhîd:
Hâl Olan Tevhîd, Tevhîd Eden Kimsenin Özüne, Ayrılmaz Bir Parça Olur. Tümden Âdet Olan Şeylerin, Fâni Varlığın Karanlıkları, Tevhîd Nûrunun Çıkması ile Yok Olur, Silinir. Ancak Bir Parça Bakiye Kalabilir.

BİR OKU BİN DÜŞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin