Yazıdaki veya sözdeki her bir cümle, kelimelerden oluşmaktadır.Kelimeleri meydana getiren harfler özel bir diziliş ile bir araya geldiğinde bir mana yüklenir, mana ifade ederler.Kelimeleri yazarken/konuşurken/okurken yüklendikleri manayı titizlikle inceleyip üzerinde derin tefekkür edilirse,gerek bunun farkında olan ve bu amacın açığa çıkmasını murad eden yazanın ya da söyleyenin muradının hasıl olmasına, gerekse okuyucunun veya dinleyicinin bu okuduğundan ya da işittiğinden zengin manaları anlamış olması, kelimelerin manalarını mertebelerince yerli yerine yerleştirmiş olmasından dolayı,anlayış ve idrakte kemalata ulaşmasına imkan elde etmesine vesile olacaktır !
Bu meyanda ne güzel söylemiş Şeyhül Ekber(k.s): "Hikmetleri kelimelerin kalbine indiren Allah'a hamd olsun"Zihin kirliliği (aklından geçirdiğin düşüncelerin boş, melayani, günah, haram, mekruh cinsinden şeyler olması ) kişinin hayal dünyasını bozduğu gibi zaman içersinde bu düşünceler fiillerine de sirayet eder (fiillerine de etki eder ).
✅Böylece kişi içte ve dışta (enfüsünde ve afak da) bozulmaya maruz kalır !
✅Bu sebeple fiillerinde Allah'ın rızasını gözettiğin gibi, düşüncelerinde de bu rızayı gözet !
✅Seni tehlikeye sürükleyecek düşüncelerden uzak dur !
✔Bunu sağlayabilmek için de her daim Allah'ı zikir ( Kelime-i tevhid, salavat, esmaül hüsna'dan terkibine uygun belirlenmiş isim, fazileti yüksek şifa/duâ âyetleri, ihtiyaca göre belirlenmiş süre, istiğfar vb. ) halinde olmaya gayret et !💥Böylece zihnini başlangıçta maleyani şeylere karşı kısmen de olsa bloke etmiş olursun.
Bir müddet sonra ise bu zikirlerin seni boş düşüncelerden alıkoyduğunu müşahade edersin !
Böyle tedbir almaz isen sendeki vehim kanalları sürekli açık olup, nefsinin ve şeytanın ilhamlarının tesiri ile maleyani, günah, zanni düşünceler hayalini istila ederek (ele geçirerek) iç dünyanı (zihnini) ifsad edecektir(bozacaktır).Gözünüzü kapattığınızda daha mutlu oluyorsanız gözünüzün önündekileri değiştirmek gerekir ki bilmemiz ve de tanımamız gerektiren malzemelerdir ki bunu şöyle de izah edebiliriz. OTOKONTROL için bilinmesi gerekenler -RUH-Nefs-Şehvet-AKIL- ki;Ruh ve nefis aslında birbirinden ayrılmaz hakikatlerdir.Ya ruh, nefsin hüzerinde kendi hükmünü icra eder ve hükümran benim der. Yahut da nefs, ruhun üzerinde hükümranlık kurar ve sınır tanımaz bir yaşam biçimini seçer, kişinin ebedi hayatını helak eder.
✴İnsan vücudunun gerçek padişahı ruh’tur. Allâh(cc) bu şekilde yaratmış ve asli özelliklerinde saf ve temiz, arınmış olarak bulunan ruh, hükmünü icra etmesi hasebiyle “ Ahsen-i takvim “ olarak Yaradanımızın nitelediği mertebenin sahibidir.
🔞Ancak ruh bu özelliklerini açığa çıkaramayıp, hükümdarı olduğu bu vücud ülkesinde otoritesini sağlayamaz ise eşkıya başı olan nefs’in ayaklanıp baş kaldırması ile bu ülkenin vezirini (akıl) ayartıp (kandırıp) ülkenin tüm kuvvetlerini ele geçirmesi neticesi artık kendi hükmünü kendi baş yardımcısı olan veziri (heva, heves, şehvet) ile icra etmeye başlar. Ülkenin gerçek padişahı olan ruh’u susturur ve adeta zindandaki bir hücreye hapsederek bu ülkenin yönetimini dilediği gibi icra eder.
⚠Bu ülkenin gerçek padişahı olan ruh’un böyle kötü bir duruma düşmemek için ülkesindeki yönetimde nelere dikkat etmesi gerektiğini, veziri olan aklı nasıl kontrol altında tutup, sevk ve idareyi en sağlıklı şekilde yapması gerektiğinin bilgisine sahip olmalı, otoritesini sağlam kurmalıdır. Düşmanı olan nefsi iyi tanımalı, onun tuzaklarının ne cihetlerden gelebileceğini iyi bilmeli ve hesap etmeli, bu tehlikeleri en güzel şekilde bertaraf etmenin usul ve yöntemlerini en kamil bir şekilde uygulamalıdır.
Ancak bu şekilde ülkesinin selameti için çalışmış, tebasının huzur ve mutluluğunu sağlamış, kudretinin açığa çıkışını müşahade etmiş ve kendi hükümdarlığını da korumuş olabilir.
"✅Görüldüğü gibi nefs ve ruh aynı ülkenin topraklarında yaşamak zorundalar✔." Birinin diğerini bu ülke topraklarından çıkarması mümkün değildir. Ancak güç ve kudreti kim eline geçirirse diğerini esir eder ve bir hücreye kapatır. Güç ve kudreti ele geçirmek ise büyük vezire sahip olmakla ( akıl ) mümkün olur.▶Ruh’un kuvvet bulmasının işaretleri; zahirde kişinin şeriata uygun bir yaşam tarzının bulunması, yaptığı taat ve ibadetleri huzur ile yapması, nefsi istek ve arzulardan uzak durması, kulluk görevlerini güzel bir şekilde ifa etmesi, zikrullah ile meşgul olması, Allâh(cc) dostlarını sevmesi onlara yakınlık kurması, boş ve malayani şeylerden uzak durması , bırakın haramlara meyletmeyi şüpheli şeylerden dahi uzak durması, takvaya önem vermesi, kalbinde huzur ve tatminliği bulmasıdır.
▶Nefs’in kuvvet bulmasının işaretleri ise; kullukta gevşeklik, heva ve heveslerinin peşine düşmek, şehvet düşkünlüğü, ibadet ve taatlerden sıkılmak ve onları bir yük gibi görmek, haram şeylere doğru meyil, haram ve helal konusunda hassasiyet gözetmemek, mekruh şeyleri günah(!) gibi görmemek ve önemsememek, kendisine Hak ve hakikatlere dair nasihat edenlere karşı büyüklük taslamak ve bu nasihatleri hiçe saymak, bu durumdan sıkılmak, zamanının çoğunluğunu boş ve malayani şeylerle geçirmek vb. dir.
🚩Kişi kendisine insaf ile baktığında bu durumlardan hangisi kendisi üzerinde yoğun bir şekilde bulunuyorsa, nefs ya da ruhun hangisinin hükümranlığının bu vücud ülkesi üzerinde geçerli olduğunu görür.🚻💡🚻
Mesele bu ülkenin gerçek hükümdarı olan ruh’un hükümranlığının devamının ve otoritesinin sağlamlığının korunmasıdır. Ancak bu şekilde huzur, sıhhat, mutluluk, istikrar ve nimet elde edilmiş olur.
Allâh(cc) kullarını sadakatte, samimiyette, azimde, sabırda, salih amel yapıp yapmaması hususunda, emirlerini yerine getirip getirmemesi hususunda, haramlara yönelip yönelmemesi hususunda sınar, imtihan eder !🔞Bunun için de karşısına türlü varlıklarını çıkarır. Bu karşısına çıkardıkları iyi ya da kötü insanlar olabilir, cinler olabilir, melekler olabilir, hayvan ya da bitkiler olabilir, eşya diye tanımladığımız her şey olabilir ve yine Allâh'ın yarattığı , görevi insanı saptırmak olan şeytan da olabilir !
Bütün bu saydıklarımızı yaratan Allâh(cc)'tır.
'Sen' den sana sığınırım ' diye dua ettiğimizde adeta : Sen'in koyduğun şeriata uygun yaşamaktan saptırmaya çalışan, yine Sen'in yarattığın şeytandan, şeytanın askerliğini yapan cin ve insan tayfasından da sana sığınırım(ız). Bilirim(iz) ki senin iznin olmadan bunlardan bana(bize) asla zarar gelmez. Sen kalbimi(zi) senin yoluna sabitle ki bu saptırıcıların saptırması bana(bize) zarar vermesin demektir.
Ayrıca, Sen'in Kahhar isminden, cezalandırmandan, celâlinden yine Sen'in Rahmân ismine, cemâline, affediliciğine sığınırım(ız).
Sen, af dileyen kulunu affedeceğini bildirmektesin, Sen'in rahmetin sonsuzdur, ben(biz) Sen'in kulunum(z), ben(biz) aciz kulunu(zu) da affet. Beni(bizi) taşıyamayacağım(ız) yükle imtihan etme, bana(bize) mağfiret et, demektir.(Âmin)Velhâsıl kelâm;Bir toplumun eğitilmesi, annelerin eğitilmesiyle mümkündür.
Bir toplumun ahlakı, annelerin ahlakıyla şekillenir.Bir toplumun iffeti, annelerin iffeti ile sağlanabilir.Bir toplumun imanlarının kuvvet bulması, annelerin imanlarının kuvvetiyle alâkalıdır. Bir toplumun manevi değerleri, annelerin sahip olduğu manevi değerler ölçüsüncedir.Bunun içindir ki bu değerlere sahip annelerimizin varlığı çok önemlidir.
Bunun içindir ki bu değerlere sahip annelerimizin üzerine düşen görev çok önemlidir.Bunun içindir ki yarının annelerini bu değerlere sahip olarak yetiştirmek çok ama çok önemlidir ..!İsmen Duâ ile Selâmetle...