CEHENNEM NASILDIR?

60 14 15
                                    

Bismillâh...
Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem Cebrâil aleyhisselam'a sorar:
"Cehennem bizim bu evlerimiz gibi midir?"

Cebrâil aleyhisselam:
"Hayır. Fakat o, açıktır. Biri diğerinden daha aşağıdadır. Bir kapıdan diğer kapıya yetmiş senelik mesafe vardır. Bu katlardan her biri, kendinden bir önceki kattan yetmiş misli daha sıcaktır. Allah düşmanları oraya sevk edilir. Cehennemin kapısına vardıklarında orada onları bukağılar ve zincirlerle cehennem zebânileri karşılar. Zinciri ağızlarından sokup gerilerinden çıkarırlar. Sol ellerini boyunlarına bağlarlar. Sağ ellerini yüreklerine sokarlar. İki omuzları arasını sökerler. Zincirlerle sıkıca bağlarlar. Her bir insan, bir şeytanla birlikte aynı bir zincire bağlanarak yüz üstü sürüklenir. Bir taraftan da zebâni-melekler topuzlarla vururlar. Her ne zaman ki sıkıntıdan oradan çıkıp kaçmak isterlerse tekrar yine oraya iade edilirler."

Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem sordu:
"Cehennemin bu tabakalarının sâkinleri kimlerdir?"

Cebrâil aleyhisselam:
"Birinci tabakada münâfıklarla firavunun soyundan ve Ashab-ı Mâide'den kafirler vardır. Cehennemin bu tabakasının adı Hâviye'dir.
İkinci tabakada müşrikler (Allah'a ortak tanıyanlar ve putperestler) vardır. Bu tabakanın adı Cahîm'dir.
Üçüncü tabakada hak dini terk edenler bulunur. Buranın adı Sekar'dır.
Dördüncü tabakada İblis, İblis'e uyanlar ve mecusiler bulunur. Buranın adı Lezzâ'dır.
Beşinci tabakada yahudiler vardır. Buranın adı Hutame'dir.
Altıncı tabakada hıristiyanlar vardır. Buranın adı Seîr'dır."

Cebrâil aleyhisselam bunları söyledikten sonra Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem'den utancından sustu. Onun sustuğunu gören Rasûl aleyhisselam buyurdular ki:
"Cehennemin yedinci tabakasında bulunanları söylemeyecek misin?"
Allah Rasûlü'nun bu suali üzerine Cebrâil aleyhisselam dedi:
"Orada senin ümmetinin büyük günahlar işleyip de tevbe etmeden ölmüş olanları vardır."

Onun bu cevabını duyan Peygamberimiz hemen bayılarak düştü. Cebrâil aleyhisselam da onun muhâfazasına kendisini memur ederek başında bekledi. Allah Rasûlü kendine gelince şöyle dedi:
"Ey Cebrâil! Felaketim büyük, kederim şiddetli. Cehenneme benim ümmetimden de girecek mi?"
Cebrâil aleyhisselam cevap verdi:
"Evet, ümmetinin günâh-ı kebâir işlemiş olanları girecek."

Sonra Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ağladı. Cebrâil aleyhisselam da ağladı. Ve Allah Rasûlü kendi hücrelerine çekildi. Halktan ayrı durmaya başladı. Sadece namaz için camiye çıkıyor, namaz kılarak evine dönüyor, kimseyle konuşmuyordu. Namazda da ağlıyor, Allah'a yakarışlarda bulunuyordu.

Bu hadisenin üçüncü günü olunca Hazret-i Ebû Bekir radiyallâhü anh geldi. Kapısının önünde durarak:
"Esselâmü aleyküm ey rahmet evinin sahibi! Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem'i görmek mümkün mü?" dedi.
Fakat kendisine cevap veren olmadığından ağlayarak geri döndü.

Sonra Hazret-i Ömer radiyallâhü anh geldi. Kapısının önünde durarak:
"Esselâmü aleyküm ey rahmet evinin sahibi! Allah'ın Rasûlü'nü görmek mümkün mü?" dedi. Yine bir cevap çıkmadı. O da geri döndü. Ağlıyordu.

Daha sonra Selmân-ı Fârisî radiyallâhü anh geldi. Rasûlullah'ın kapısının önünde durdu ve:
"Esselâmü aleyküm ey rahmet evinin sahibi! Benim efendim Rasûl aleyhisselam'ı görmek mümkün mü?" dedi. Ona da bir cevap veren olmadı. Bunun üzerine Selmân-ı Fârisî ağlayarak kah düşe kah kalka Hazret-i Fatıma radiyallâhü anhâ'nın evine gitti. Kapının önünde durdu, sonra:

"Esselâmü aleyküm ey Allah'ın Rasûlü'nün kızı!" dedi. Hazret-i Ali radiyallâhü anh evde yoktu. Selmân-ı Fârisî selamdan sonra devam etti:
"Ey Allah'ın Rasûlü'nün kızı! Rasûlüllah halktan gizleniyor, sadece namaz kılmak için dışarı çıkıyor. Ne kimse ile konuşuyor, ne de evine birisinin girmesine izin veriyor."

Bunun üzerine Hazret-i Fatıma hemen giyinerek Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem'in hânesine koştu. Kapısının önünde durarak selam verdi ve:
"Ey Allah'ın Rasûlü, ben kızın Fatıma!" dedi.
Rasulullâh sallallâhu aleyhi ve sellem o anda secdeye kapanmış ağlıyordu. Başını kaldırarak:
"Benim gözümün bebeği Fâtıma bana niye bırakılmaz? Açın kapıları!" dedi.
Kapı açıldı. Hazret-i Fâtıma içeri girdi. Rasûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem’i görünce hemen şiddetle ağlamaya başladı. Zira O’nu sararmış, solmuş, hüzünden ve ağlamaktan avurtları çökmüş bir halde gördü. Sordu:
"Yâ Rasulullâh, sana ne indi?"
Rasûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ey Fâtıma! Bana Cebrâil geldi. Cehennemin tabakalarını anlattı. En üst tabakada benim ümmetimden büyük günahlar işleyenlerin bulunacağını haber verdi. İşte beni ağlatan ve kederlendiren budur."

Ismen Duâ ile Selâmetle...

BİR OKU BİN DÜŞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin