“İbn-i Kesîr”den Kıyâmet Sahnesine Dâir Birkaç Kare. Konu –Hâliyle– Bayağı Uzun ve O Derece Bir Metni Okuyan Adam Az Olur Ama Şimdi Sadece Kısa Bir Bölümünü Aktarıyorum:Allahû Teâlâ İnsanları Birbirinden Ayırır. Amel Defterlerini Almaları İçin Ümmetlere Çağrıda Bulunur. “Ümmetleri, Korkudan Dizüstü Çökmüş Olarak Görürsün. Her Ümmet, Kitabına Çağrılır. Onlara Denir ki; Bugün, Size İşlediğinizin Karşılığı Verilecektir. [Câsiye, 45/28]”
Cenâb-ı Allah, Çiftlerle İnsanlar Dışındaki Yaratıkları Arasındaki Davâları Hâlleder. Yırtıcı Hayvanlarla Diğer Hayvanlar Arasındaki Davâları Hükme Bağlar. Öyle ki, Boynuzsuzun Boynuzludaki Hakkını Alır. Bu İşleri Tamamladıktan ve Hiçbirinin Diğerinde Hakkı Kalmadıktan Sonra Bilcümle Hayvânata, “Toprak Olun!” Buyurur. Bu Durumu Gören Kâfir, “Keşke Ben de Toprak Olaydım...” Der. Bundan Sonra Cenâb-ı Allah, Kullar Arasındaki Davâlara Bakar. İlk Olarak Kan Davâlarını Ele Alır. Allah Yolunda Öldürülenlerin Tümü Oraya Gelirler. Öldürülen (Şehid) Kimseye, Gelmesini Allah Emreder. O da Şah Damarlarından Kan Fışkırmakta Olan Kesik Başını Alıp Gelir ve “Yâ Rabb! Bu Beni Niye Öldürdü?” Diye Sorar. Cenâb-ı Allah da, Öldürme Sebebini Çok İyi Bildiği Hâlde Öldürene, Onu Niçin Öldürdüğünü Sorar. O da, “Yâ Rabb! Üstünlük Senin Olsun Diye Onu Öldürdüm.” Der. Allahû Teâlâ da Ona, “Doğru Söyledin.” Diye Cevap Verir ve Yüzünü Göklerin Nûru Gibi Parlak Kılar. Sonra Melekler Onu Hemen Cennete Götürürler. Sonra Bundan Başka Amaçlar ile Öldürülenler Gelirler. Cenâb-ı Allah, Öldürülmüş Olana Emir Verir, O da Şah Damarlarından Kan Fışkırmakta Olan Kesik Başını Alıp Gelir ve “Yâ Rabb! Bu Beni Niye Öldürdü?” Diye Sorar. Cenâb-ı Allah Onun Öldürülme Sebebini Herkesten Çok Daha İyi Bildiği Hâlde, Öldürene, Onu Niçin Öldürdüğünü Sorar. O da, “Yâ Rabb! Üstünlük Benim Olsun Diye Onu Öldürdüm...” Diye Cevap Verir. Cenâb-ı Allah Ona, “Kahrol!” Karşılığını Verir. Bundan Sonra Her Katile Kısas Uygulanır. Haksızlıklar Telâfi Edilir. Zâlimler, Allah’ın Dilediği Şekilde Muâmele Görürler. Dilerse Onlara Azâb Eder, Dilerse Merhâmet Eder. Bundan Sonra Cenâb-ı Allah, Geride Kalan Diğer Kulların Davâlarına Bakar, Kimsenin Kimsede Alacağı Kalmaz Herkesin Hakkını Alıp Sahibine Verir, Mazlûmun Zâlimdeki Hakkını Alır. Öyle ki, Süte Su Katmış Olana da, Sütünü Hâlis Kılmasını, Katıksız Hâle Getirmesini Emreder. Cenâb-ı Allah Bu İşleri Bitirdikten Sonra Bir Münâdi, Bütün Mahlûkâta Duyuracak Bir Sesle, Şöyle Seslenir:
▬ “Herkes Allah’ı Bırakıp da Tapmış Olduğu Kendi Tanrısının Yanına Gitsin!”
Herkim Allah’tan Başkasına Tapmışsa, Tapındığı O Şey Karşısına Dikilir. O Gün Meleklerden Biri Uzeyr Aleyhisselâm’ın, Biri de de Îsâ Aleyhisselâm’ın Kılığına Bürünüp Ortaya Çıkar. Yahudiler Üzeyr’in Kılığındaki Meleğe, Hıristiyanlar da Îsâ’nın Kılığındaki Meleğe Tâbi Olurlar. Sonra Tanrıları Onları Ateşe Çağırır. Bu Hususta Yüce Allah, “Eğer Bunlar Tanrı Olsalardı, Cehenneme Girmezlerdi. Hepsi Orada Temelli Kalacaktır! [Enbiyâ, 21/99]” Buyurmuştur.
Geride –Aralarında Münâfıklar da Olmak Üzere– Sadece Mü’minler Kalır. Cenâb-ı Allah Onları Dilediği Şekilde Hesap Yerine Getirir. Onlara, “Ey İnsanlar! Herkes Tanrısının Yanına Gitti. Siz de Tanrınızın ve Allah’tan Başka Taptıklarınızın Yanına Gidin!” Buyurur. Onlar da, “Yemin Ederiz ki, Bizim Sadece Allahımız Vardır. Dünyâdayken O’ndan Başkasına Tapmazdık...” Diye Cevap Verirler. Bunun Üzerine Allahû Teâlâ Onları Bir Tarafa Bırakır. Dilediği Bir Müddet Böyle Kalır. Sonra Yine Gelip Onlara, “Ey İnsanlar! Herkes Tanrısının Yanına Gitti. Siz de Tanrınızın ve Allah’tan Başka Taptıklarınızın Yanına Gidin!” Buyurur. Onlar da, “Yemin Ederiz ki, Bizim Sadece Allahımız Vardır. Dünyâdayken O’ndan Başkasına Tapmazdık...” Diye Cevap Verirler. Bunun Üzerine Hakk Teâlâ Paçaları Sıvar; O’nun Kendilerinin Rabbleri Olduğunu Anlayacakları Şekilde Tecelli Edip Azâmetini Onlara Gösterir. Bu Tecelli Karşısında Hepsi Yüzüstü Secdeye Kapanırlar. Münâfıklarsa, Enseleri Yere Gelecek Şekilde Düşerler. Cenâb-ı Allah Onların Bellerini Sığır Boynuzu Gibi Yapar. Sonra İzin Verir, Başlarını Secdeden Kaldırırlar. Bundan Sonra Allahû Teâlâ, Cehennemin İki Yakası Arasına Kıldan İnce ve Kılıçtan Keskince Sırât Köprüsünü Kurar. Sırât’ın Üzerinde Çengeller, Sivri Demirler ve Hurma Dikeni Gibi Dikenler Vardır. Sırât’ın Alt Tarafında Kaygan Bir Köprü Vardır. Oradan Bir Göz Açıp Kırpacak veyâ Şimşek Çakacak veyâ Rüzgâr Esecek veyâ Rahvan Atla Koşacak yahût Koşucu Bir Adamın Koşarak Geçebileceği Kadar Kısa Bir Zamanda Geçerler. Kimi Sâlimen Kurtulur, Kimi Tırmalanarak Kurtulur. Kimi de Yüzüstü Cehenneme Atılır.