FAİZİN TEHLİKESİ

33 8 0
                                    

Ebû Hureyre’nin (Radiyallâhü Anh) rivayet ettiği bir hadiste, Hazret-i Peygamber (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, faiz yemeyen kimse kalmaz. Onu bilerek yemeyene de tozu bulaşır.”
Allah en iyisini bilir; bunun manası şudur: O devirde herkes, faizin içine girer; her ne kadar bazıları faiz için çalışmasa bile, istemeden ve bizzat faiz kazanmadan, ona bulaşmış olur. Havadaki tozun burun deliklerine girmesi gibi. Bu, faizin çok yayılmasından ve onu giriş noktalarının çoğalmasından ileri gelmektedir. Bu yollar öyle yaygındır ki, ondan sakınmak mümkün olmaz.

Bir hadiste şöyle buyrulmuştur
“Faizden kazanılan bir dirhemin günahı, Yüce Allah katında, islama girmiş bir kimsenin yaptığı otuz zinadan daha büyüktür.” ((Ahmed, Müsned, V, 225; Darekutni, Sünen, III,16; Beyhaki, ŞUabu’l-İman, No: 5518-5519; Suyuti, ed-Dürretü’l-Mensur, II, 103.))

Allah Teâlâ faiz yiyen kimseleri korkutup tehdit ettiği gibi hiçbir günah için böyle azap tehdidinde bulunmamıştır. Allah Teâlâ, faizin günahının büyüklüğünü anlatmak ve ondan korkutmak için onda bulunan iki sıfatı zikretmiş; faiz yiyen bir kimsenin daha işin başında Yüce Allah ve Peygamberi (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ile savaşa girdiğini, sonunda ise cehennemde ebediyyen kalacağını bildirmiştir. Şu ayetler bu durumu ifade etmektedir.:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten mümin iseniz, faizden biriken parayı terk ediniz.”

Bu ayette, mümin olmak için, faizin terk edilmesi şart koşulmuştur. Ayet şöyle devam etmektedir:
“Eğer bunu yapmazsanız; Allah ve Rasûlü tarafından faiz yiyenlere karşı açılmış savaştan haberiniz olsun.”

Sonra ondan tövbe etmeyi gerekli kıldı ve onun bir zulüm olduğunu bildirerek şöyle buyurmuştur:
“Eğer tövbe ederseniz, ana paranız sizindir; böylece ne haksızlığa uğramış ne haksızlık etmiş olursunuz.” ((Bakara 2/278-279))

Allah Teâlâ, faizin haram olduğunu şöyle belirtti:
“Allah, alış-verişi helal, faizi haram kıldı.” ((Bakara 2/275))

Yüce Allah bütün bunlardan sonra, ondan vazgeçmeyen kimseyi, ebedi olarak cehennemle şöyle korkuttu:
“Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” ((Bakara 2/275))
Bu, şiddetli bir hitapla büyük bir azap bildiren bir ayettir.

Tarihi Kıssadan

Bir rivayete göre:“Evlatlarınıza
Eshab-ı Kehf’in isimlerini öğretiniz.
Çünkü  onların isimleri:
1. Bir binada bulunursa, o bina yanmaz,
2. Bir eşya üzerine yazılırsa, o eşya çalınmaz,
3. Bir hayvan üzerinde bulundurulursa o hayvan kaçıp gitmez,
4. Yangında bir bez parçası üzerine Eshab-ı Kehf’in isimleri yazılıp ateşin ortasına atılsa yangın söner,
5. Çok ağlayan çocuğun beşiğinde başının altına konulsa, çocuk ağlamaz,
6. Çekirge için, bir kâğıt üzerine yazılıp bir ağaca takılıp tarla ortasına dikilirse çekirgeler gider,
7. Hamile kadının sol oyluğuna bağlanırsa, doğum kolay olur,
8. Uyuyamayan bir kimseye, Haşr Suresinin sonunda “Lev enzelnâ”dan başlayarak 4 âyet, arkasından da Eshab-ı Kehf’in isimleri okunursa, o kimse uyur.”
*Eshab​-ı Kehf’in İsimleri*
1. Yemlîhâ,
2. Mislînâ,
3. Mekselînâ,
4. Mernûş,
5. Debernûş,
6. Şâzenûş,
7. Kefeştatayyûş,
8. Kıtmîr (Köpeklerinin ismidir).

Osmanlı Sigorta Şirketi
İngiliz Büyükelçisi, eski Müslüman-Türk evlerinin dış duvarlarına asılan, “Eshabı Kehf ve Yâ Hâfız Ey Muhâfaza eden, koruyan Rabbimiz” levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizâde Fuad Paşa’ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, İngiliz’in tam anlayacağı dille cevap vermiş: "O gördükleriniz, Osmanlı sigorta şirketinin levhalarıdır."

Kaynaklar:
1) Hazînet-ül Esrar, sahife 84–85
2) Ruh-ul Beyan 5.cilt, sahife 233

BİR OKU BİN DÜŞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin