-5-

12.5K 740 10
                                    

*

Rose, bir düzine İskoç askeri karşısında konuşan Eider McDuck'u izlerken, onun hayallerindeki gibi korkutucu ve çirkin olmadığı için ona kızmak istiyordu, çünkü bu adam aklını karıştırıyordu.

"Dubh, şimdi Kral William'a söyleyeceklerini tekrar etmeni istiyorum."

Eider karşısında sinirle titreyen savaşçısını sakinleştirmeye çalışıyor, Dubh'un İngilizlere attığı ölümcül bakışları görebiliyordu. Onun, kendisine hâkim olabilmek için kasılan bedenini gözlerini kısarak izledikçe, içine dolan gururla ellerini Dubh'un omuzlarına koydu. Omuzlarını o kadar çok sıkmıştı ki, Dubh acıyla soluyarak Eider'e bakmak zorunda kaldı.

"Hadi evlat, konuşmanı bekliyorum," dedi Eider sabırla.

"Affedin lordum," diyerek yutkundu, Dubh'un gözlerindeki ateş hâlâ sönmemişti ama dudaklarından dökülen sözler, bunun aksine buz gibi soğuktu.

"Krala, Norveç Prensesi'nin gemisinin İngiltere kraliyet donanması tarafından saldırıya uğradığını, Leydi Margherita'nın öldürülerek gemiden okyanusun derinliklerine atıldığını ve sizin de tehdit edilerek yine İngiltere ordusunun bir bölüğü tarafından alıkonulduğunuzu söyleyeceğim."

Eider, onaylarcasına başını salladı ve onlara tek bir bakışıyla yola koyulmalarını emretti. Dubh'un kararsız bakışlarını görünce atıyla geriye döndü ve ona son kez seslendi.

"Git ve sana verdiğim görevi yerine getir, evlat."

Rose, uzaklaşan askerlerden gelen uluma seslerini şaşkınlıkla dinledi. Bu, onların selamlaşma ve haberleşme yöntemleri olmalıydı. Onlar gerçekten kurttu ve anlatılan her şey doğru olabilirdi. Hepsi örgülü saçlarıyla korku saçıyor ve sadece sevdikleri için geri çekiliyorlardı. Kas yığınına döndüğünde, onun saçlarının kısa ve sarı olmasına anlam veremedi. O diğerlerinden farklıydı.

"Ne o İngiliz, yoksa kurtlardan korkar mısın?" dedi Eider ve öfkeyle atını ileri doğru sürdü. Rose onun sesini yol boyunca bir daha asla duymadı, Eric de onunla birlikte susmuş ve yoluna devam etmişti.

Kurtlardan korkmak mı? Canın cehenneme İskoç!

Ve evet, Rose kurtlardan korkuyordu!

*

İSKOÇYA

Bir Hafta Sonra

"Ne demek Margherita öldü, ne demek gemi saldırıya uğradı?"

Dizleri üstünde kralın önünde duran Dubh, onun acınası varlığına daha fazla dayanamadığını fark etti. Zavallı kral!

"Her şey anlattığım gibi oldu, kralım."

Dubh, William'ın Norveç'le birleşme planlarının da suya gömülmüş olmasının acısını kendisinden çıkaracağını biliyordu ve çenesine inen ani bir tekmeyle kendisini taht odasının tavanına bakarken bulduğunda buna hiç şaşırmamıştı. Ve işte zavallı kral, acısını onu aşağılayarak hafifletiyordu.

Korkak herif!

"Alın şu adamı karşımdan!"

Dubh, onu yerden kaldıran askerlere gülümseyerek baktı. Sonunda bu boğucu kaleden kurtularak topraklarına sahip çıkacak, Eider McDuck'u yani beyini bekleyecek, klanını ayakta tutacaktı. Hainlere fırsat vermeye niyeti yoktu. Ama işler düşündüğünün tersine gitmiş, kralın öfkesi onunla beraber askerlerini de karanlık ve soğuk zindanın içine sürüklemişti.

LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin