Rose'un, onu öpmesiyle her şey tersine dönmüştü. Kollarının arasında, ona dersini veren bir ateş parçası vardı. Yumuşak dudaklar, beceriksizce onu ikna etmeye çalışıyordu. Rose dudaklarını dudaklarına dokunduruyor ama gerçekten öpmüyordu. Ya da gerçek bir öpücüğün ne demek olduğunu henüz bilmiyordu.
Sana, bunu öğretmekten zevk duyarım leydim!
Eider, kara gözlerini açmış ve kollarını iki yana indirmiş bir şekilde hareket etmeden duruyordu. Kendisini ilk öpücüğünü alan bir kız gibi hissediyordu, Rose ise onu günaha davet eden bir âşıktı sanki.
Rose içine dolan cesaretle ona sarılmış, bir parça sevgi ve bağışlanmak için yalvarıyor, onu kana kana içmek istiyordu. Korku ve heyecanın damarlarında yan yana akması ona başka şeyler yaptırıyor, tüm gücüyle Eider'e tutunmaya ve dudaklarından bir öpücük koparmaya çalışıyordu. Eider'in tepki vermeyişi üzerine, Rose deneyimsiz olduğu ve hiçbir şey bilmediği için kendisine kızdı. Erkekleri bir böcek gibi görmüş ve onlardan daima kaçmıştı. Kim bir böceği öpmek ister ki?
"Öp beni Eider."
Kırmızı dudakları bir yalvarış için ondan ayrılmış ama Eider'in ona tutunmasına neden olacak güçle tekrar ona dönmüştü. Dudakları birbirine yapışık hâlde konuşmak, o kadar da kolay olmamıştı. Rose tüm cesaretiyle ona sarılmış, yanaklarını avuçlarının içine almış dudaklarını dudaklarına hapsetmişti. Onu öpmeyi beceremese de, sıcaklığını ve sabırsızlığını Eider'e hissettirmişti.
"Neden, seni öpmemi istiyorsun İngiliz? Bu hiçbir şeyi değiştirmez ki," dedi Eider, her şeyin farkındaydı ve kendi oyunu içinde boğulmak üzereydi. Rose'a haddini bildirmek isterken, haddini bilmesi gereken kişinin kendisi olduğunu anlamıştı. Sıcaklığını hissettiği kadının hiçbir şeyini hak etmiyordu. Rose, sadece yaptığı hatalarının unutulması için ona tutunuyor ve her kadının vereceği tepkileri veriyordu. Kızaran bir yüz, sıklaşan nefesler, tatmin olmayı bekleyen vücudunun sabırsızlığı, bunların hepsi Eider'e tanıdık geliyor ama söz konusu Rose olunca her şey gözüne daha farklı görünüyordu.
Rose, onun konuşurken dudaklarının dudakları üstünde kıpırdayışından büyük zevk alıyordu, ama başka hiçbir dokunuşun olmaması onu üzüyor, Eider'in bilerek kendisinden uzak durduğunu hissediyordu. İngiltere'nin gülü'nün sonu, böyle acınası olmamalıydı ve kesinlikle bir öpücük için ölmemeliydi. Düşündüğünde, bir savaşçı değil de sevilen bir eş olmak istediğini fark etti, bu kollar ve dudaklar, onun olmak istediği yerdi. Çirkin olmasına rağmen, arzulanmayı ve sevilmeyi diliyordu. Artık öldürmek, intikam almak ya da geceleri çığlık atarak uyanmak istemiyordu. O, sıcacık güçlü kolların arasında olmak istiyordu. O, artık sıcak bir yuvaya sahip olmak için yaşamak istiyordu.
Yaptığım onca hatadan sonra, benden nefret eden adamdan bunları isteyemem. Ama onunla bir geleceğin hayalini kurmama kimse engel olamaz. Onlar benim hayallerim...
Gözlerinden akan yaşları hissettiğinde, yüzünü Eider'den geriye çekti ve ona sevgiyle gülümsedi. Yanaklarından süzülen gözyaşlarını dudaklarını birbirine bastırarak yok etmeye çalıştı. Rose için, konuşmak ve o kararsız güzel yüze bakmak çok zordu. Eider, onu öldürmek ister gibi bakıyor ve uzaklaşmak için uygun anı bekliyordu. Rose ise ona engel olmak için ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
"Bir kez olsun, arzulanan güzel bir kadın gibi hissetmek isti..."
Rose konuşmasını bitiremeden, Eider onu ağaca iyice yaslamış ve saçlarını arkaya doğru çekerek, dolgun kırmızı dudaklarını gün ışığına doğru kaldırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)
RomanceSavaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı... Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en gü...