-24-

9.9K 571 17
                                    


4.BÖLÜM

"Kıskançlık bir hastalık gibiydi, tüm benliğimi sarmış ve gözlerimi karartmıştı. Anne ve baba sevgisinden mahrum olarak büyümek bende derin yaralar bırakmıştı, bunun farkındaydım. Hiçbir şey beni mutlu etmiyordu, ama artık bunun da çaresini bulmuştum. Sonunda her şey benim olacaktı!

Leydi Lisa McDuck

Leydi Lisa McDuck On Yedinci Yaş Günü

İskoçya Kraliyet Sarayı Balosu

Annesi Lisa'yı doğururken öldüğü için, Lisa her zaman kendisini suçlamış ve bu yüzden dünyaya gelmeyi hak etmediğini düşünmüştü. Eider onun gözlerine ne zaman baksa, orada bir huzursuzluk ve karmaşa görmüştü. Lisa ise içinde hesaplar yapmaktan ve mutlu olduğu anlarını yok saymaktan yorulmamıştı. Eider, karanlık dünyasında iyi olduğunu söylemesine rağmen, aslında daha farklı bir hayat istediğini onun sözlerinde ve davranışlarında görebilmişti. Korumacı ve kıskanç bir yapıya sahip olsa da Eric ve Lisa'nın her zaman yakınlaşmasını istemişti. Eric'in Lisa'yı karanlık dünyasından çıkarabileceğine inanmıştı ve her şey sarayda geçirdikleri o günden sonra hızla değişmeye, güzelleşmeye başlamıştı. Eider ise bunun altında farklı sebepler aramayı aklının ucundan bile geçirmemişti.

Ama Lisa'nın düşündükleri ve yaptıkları, işte o zamandan beri korkutucu bir hâl almaya başlamıştı. Ama bunu hiç kimse fark etmemişti, çünkü Lisa kendisini daima Eric'in varlığıyla kapatmış ve korumuştu.

Güçlü aşığı onun için bir kalkan görevi görmüştü ve Lisa onun için daha fazlasını asla hissetmemişti. Soyu belli olmayan ve bir İngiliz kadar sarışın olan Eric'le bir geleceğin hayalini asla kurmamıştı. O güçlü adamların eşi olmanın hayalini kurarken, Eric sadece bir oyuncak görevini üstlenmişti.

*

Eric, sarayda geçirdikleri bir hafta boyunca Lisa'nın peşinde bir köpek yavrusu gibi dolaşmaktan ve her anını onu izleyerek geçirmekten bir an olsun sıkılmamıştı. Ama Lisa'nın aynı şeyleri hissetmediğini biliyordu. Bir haftanın sonunda Lisa patlamış ve dizginlemeye çalıştığı öfkesini dişleri arasına hapsederek, kararmaya başlayan yüzünü ona çevirmişti.

"Eric, bunu yapmaya daha ne kadar devam edeceksin?"

"Ölünceye kadar sevgilim... Ölünceye kadar hep ardında olacağım, bana ihtiyaç duyduğunda sana elimi uzatacağım, yorulduğunda seni kollarıma alacağım, üzüldüğünde seni güldüreceğim, kahkaha attığında sesini içime hapsedeceğim, korktuğunda seni korkutan ne varsa hepsiyle savaşacağım... Senin kolun kanadın olacağım... Yalnız kalmana ve yüzünün asılmasına asla izin vermeyeceğim Lisa." Lisa onun bu sözleri üzerine ona kızmaktan vazgeçmiş, sinirinin yerini koca bir sıkıntı içine oturmuştu. Evet, hayatta kızdığı ve öcünü almak istediği onlarca şey vardı ama Eric bunların arasına girmiyordu. Onu üzmek, masum aşkını kullanmak onun gibi taş kalpli bir kadını bile düşündürüyor ve zaman zaman üzüyordu.

Lisa, onun sıcak sözleri üzerine kendini toparladı ve yavaşça Eric'in büyük ve kaba ellerini kendi narin avuçları içerisine alarak genç adama doğru yaklaştı. Eric hayatında gördüğü en yakışıklı ve en merhametli adam olabilirdi ama Lisa bunları göremeyecek kadar kör olmuştu.

"Beni sevdiğini biliyorum Eric..." Eric, heyecanla lafını tamamlamasına izin vermeden atılmış ve ona sabırsızca sorusunu yöneltmişti. Masumdu ve âşıktı...

"Peki sen Lisa, sen beni seviyor musun?" derken gözleri yalvarır gibiydi ve Lisa onun gibi güçlü bir adamı diz çöktürebildiği için kendisiyle gurur duydu. Eğer Eric onun için her şeyi yapabilecek kıvama gelebiliyorsa, kralın aklını karıştırmak için sadece birazcık daha uğraşması gerekiyordu.

Eric, birkaç dakika cevap gelmemesi üzerine sıkıntıyla ellerini Lisa'nın elleri üzerinde gezdirdi. Onu zorladığını hissederek bir adım geri çekildi ve dikleşerek güzel kadının önünde durdu. Ve cevap hâlâ gelmemişti, Lisa büyük bir plan yapıyormuş gibi gözlerini kısmış, sarayın taht odasına doğru bakıyordu. Belki de Eric'i hiç duymamıştı.

"Beni dinlemiyordun değil mi Lisa?" Lisa sirkelenerek hemen Eric'e döndü ve genç adamın aklını başından alan gülücüklerinden birini dudaklarına yerleştirerek, başını hafifçe yana eğdi.

"Affet beni Eric, aklım gerçekten çok karışık. Annem ve babam olmadan doğum günümü kutlamak yanlış bir şey yapıyormuşum gibi hissetmeme neden oluyor." Eric üzülerek bakışlarını yere indirdi, onu anlıyordu çünkü o da ailesini kaybetmişti. Eider'le bu kadar iyi anlaşmalarının ve Lisa'ya âşık olmasının nedenini hep bu buna bağlıyordu. Onları kendisine yakın bulmuştu. Lisa'yı eşi olarak görmüş, Eider'i ise kardeşi bellemişti.

"İnan seni anlıyorum Lisa ve seni bu düşüncelerinin arasında sıktığım için özür dilerim, beni affedebilecek misin güzel leydim?" Lisa, onun boyutlarında bir adamın bu kadar duygusal olmasına inanamıyordu. Eric onu gerçekten anlıyor olabilirdi, Lisa en azından annesi ve babası konusunda hissettikleri hakkında yalan söylememişti.

"Seni affediyorum Eric," dedi gülümseyerek. Eric büyük bir rahatlamayla tekrar onun elini tutmaya çalıştığında, Lisa'nın gözleri William'la karşılaştı. Genç kralları ona ölümcül bakışlarını atıyor ve Eric'ten uzak durması gerektiğini söylemeye çalışıyordu.

Lisa hızla bir adım geri çekildiğinde ve kızarmış yanaklarını saklamak için uğraştı. Eric onun kendi davranışları yüzünden rahatsız olduğunu ve utandığını düşünerek tekrar Lisa'dan özür dilemek üzereyken, gözleri Lisa'nın baktığı yere doğru kaydığında kelimeler dudaklarında takılı kalmıştı. Ve o boşluğu dolduran şey, Lisa'nın sözleri olmuştu.

"Bana bu kadar yakın olmanı seviyorum ama daha fazla yakın olmayı şu an için uygun bulmuyorum Eric. Sen rahat bir adamsın, bense kurallara uymayı seven bir leydiyim. Şimdi senin elini tutarsam, herkes bizi ayıplayacak ve beni hor göreceklerdir. Benim üzülmemi ya da huzursuz olmamı istemezsin öyle değil mi Eric?" dedi Lisa gözlerini William'dan ayırmadan, sanki tüm gücünü ve diyeceği kelimeleri ondan alıyormuş gibiydi.

LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin