"Hadi ama lordum, yapamayacağınız şeyleri söylememelisiniz. Burada ne yapıyorsunuz? Ben de size katılmak istiyorum," diyerek başını askerlere doğru eğdi. Yeşil gözleri alanı izliyor ve askerlerin yaptıkları hareketleri aklında tutmaya çalışıyordu. Seri ve hızlı hareketler, savaşta etkili ve can alıcı olabilirdi. Rose, onun kollarının altından çıkarak askerlere doğru yürümeye başladığında, Eider şaşkınlıkla olduğu yerde öylece kalmıştı.
Eider kadar güçlü sayılabilecek genç erkeklere doğru döndüğünde, herkesin kılıcını alarak alandan ayrıldığını gördü, buna neden olan kişi arkasındaki korkutucu adamdan başkası değildi. Onu öldürmüyor, ama ölmesine neden olacak şekilde hayatını kısıtlıyordu. Bu ölümden daha beterdi ve Rose ölümü diler hâle geleceği için kendisine acımaya başlamıştı.
"William, olan bitenden haberdar ve elinde en iyi adamlarım var. Ona haber vermesi için gönderdiğim askerlerimi öfkesine yenik düşerek esir aldığı haberi bana ulaştı. Siz İngilizlerin kaçırmaya çalıştığı kız kardeşim de onların elinde! İşte buna ne diyeceksin İngiliz? Siz İngilizler, hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorsunuz! Adamlarınız İngiltere'ye doğru gitmek yerine, William'ın kucağına doğru koşmuş ve onun askerlerine yakalanmış olmalılar. Sarayın içindeki casusumuz, her şeye ulaşamasa da bana gönderdiği birkaç bilgiden kesinlikle emin."
"Bu olamaz! Lisa, William'ın eline düşmüş olamaz!"
"Peki o zaman, Lisa nerede? Neden Edward, Lisa hakkında tek bir kelime etmedi? Neden seninle evlendiğim hâlde, kardeşimi bu kalenin içinde bulamadım?"
"Hayır, Eider... Hayır, buna neden olmuş olamam!"
Eider onun pişmanlığına inanıyor olsa da Rose'un üzüntüsü kardeşini geri getirmiyordu. Çaresizdi ve Edward tarafından oyuna getirilmişti. Edward, şimdi onu William'ın kucağına atmıştı ve Eider artık onunla boğuşacaktı ama bu olayların ortasında kardeşine bir şey olmasını istemiyordu. William'ın kalesinde ne yapıyordu, iyi miydi bilmiyordu ama onu kurtarmak için hemen yola çıkacaktı. Elindeki bilgiler kesin olsa da, her ihtimali değerlendirip hareket edecekti.
"Artık sızlanman bir şeyi değiştirmez. Olan oldu, şimdi yapmam gereken şey kardeşimi ve askerlerimi kurtarmak."
Bu kadar zeki olmayı ve her şeyi tahmin edip sıraya koymayı nasıl başarıyorsun İskoç? Ucu bucağı olmayan bu hayata, nasıl yetişebiliyorsun?
Lisa...
Lisa İngiliz askerleri tarafından kalesinin yakınlarında yakalandığında bağıracak fırsatı dahi olmamıştı onlara karşı koymak bataklıkta çırpınmak gibiydi. Her asker bir parçasını tutarken nefes bile alamıyordu. Ama onlarla savaşırken bunun neden olduğunu tahmin edebiliyordu yine tüm hayatını zindana çeviren kişi abisinden başkası değildi.
Onun hırsları...
Onun başarıları...
Onun toprakları...
Neden Tanrım neden erkek olarak doğmama izin vermedin?
Lisa planlarını düşünürken yürüdüğü ormanın derinliklerinde İngiliz askerlerine yakalanacağını düşünmemiş ve bu yüzden yanına hiçbir savaş aletini almamıştı. Ne bir kılıcı ne bir hançeri vardı ama zaten onlarca adama karşı pek bir şansı olmamıştı ve kılıcı dahi olsa şansının olmayacağını görebiliyordu.
Ne de olsa o bir Eider McDuck değildi...
Karanlık ağaçların arasından sürünerek gelen daha fazla askeri gördüğünde onların kendi topraklarına zarar vermelerinden endişe duydu. Bunun için William'a kızacak ve hesap soracaktı, ona ve onun topraklarına İngilizlerin bu kadar çok yaklaşabilmelerine nasıl izin vermişti. Ortada neler dönüyordu? Neden İngilizlerin kolları ve sıkı tutuşları arasında kaçırılıyordu?
Ağızından çekilen bir elin fırsat verdiği ölçüde çığlık attı ama onu duyan hiç kimse olmamış yapraklar bile yerinden oynamamıştı. Onun çaresizliğine karşı herkes, tüm orman sessiz kalıyor gibiydi ve Lisa yine umursanmadığını hissederek kendisini onu kaçıranların insafına bırakmaya karar verdi.
Bir atın sırtına bir çuval gibi atıldığında bedeninin acıyla kavrulması üzerine gözlerini kıstı ve ağzını saran bezin ardında boğuk bir ses çıkardı. Askerler onun haline gülüyor ve güzel bedenine dokunmak ve onu küçük düşürmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Lisa bayılmak ve ona dokunan pis elleri hissetmemek için dua etmeye başladığı anda atın hızla hareket etmesi üzerine yüzünü rüzgarın gücüne bıraktı.
Birkaç saat sonra Lisa
Lisa gözlerini araladığında askerlerin yanlış yöne sapmış olduklarını anladı etraflarını saran harabeler denizin uzaktan gelen kokusu ve vadilerin karanlığını ezbere biliyordu Lisa ama bildiği bir şey daha varsa o da William'a doğru yaklaştıklarıydı, sesini çıkarmadı ve başını sıcak atın karnına bıraktı.
Burada bir yerlerde askerlerin olmalı William. Bir kez olsun işe yarar bir şey yapmış ol ve buralara askerlerini yerleştirmiş ol.
Ve askerlerin savaş naralarını duyduğunda William'a büyük bir haksızlık yapmış olduğunu anladı ve onun renklerini gördüğünde ağzını saran beze rağmen bir kahkaha atmak istedi. Tanrı onu duymuş ve planlarını devam ettirebilmesi için yolunu temizlemeye başlamıştı.
Her şey benim olacak Eider McDuck... Bir kadın olsam dabu topraklara hükmeden ben olacağım ve seni parmaklarımın ucunda bir kukla gibioynatacağım!.��2e��;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)
RomanceSavaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı... Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en gü...