Dudakları ayrıldığında, Eider inleyişine engel olamadı ve Rose'a tekrar uzandı, bu sefer ellerine hâkim olmak isteyişine Rose kızmış ve onun ellerini sızlayan göğüslerine doğru sürüklemeye başlamıştı. Eider, şaşkınlığına engel olamamış ve dudaklarını ondan kopararak Rose'un hareketlerini izlemeye başlamıştı. Karısı, onun dokunuşlarına hasret kalmıştı ve yaptıklarını utanmadan, isteyerek yapıyordu.
Eider, bacaklarını Rose'un sıcak kalçasına bastırarak aldığı inleyişin karşılığında, huzurla iç çekti. Elleri göğüslerini sardığında, Rose başını omzuna doğru yatırmış ve yüksek sesle inlemişti. Tanrım, benimle nasıl bir oyun oynuyorsun? Bu kadın, yürüyen bir ateş topu gibi... Rose, onun eteklerine kayan ellerine engel olamıyordu. Daha fazlasını istiyordu ve bunu gizlemiyordu. Eider'in bir eli elbisesinin üstünden göğüslerini okşarken, diğeri yavaşça eteğinin altına doğru yol almıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Sana dokunmaya çalışıyorum ama lanet olası elbisen buna müsade etmiyor!"
Rose gülümsemesini bastıramamış ve onun sakallı yanağına kocaman bir öpücük kondurmuştu. Eider gözlerini ona doğru çevirdiğinde, Rose onun dudaklarına yapıştı ve iki eliyle başını kendisine doğru bastırmaya çalıştı. Dudakları dudaklarını eziyor ama ikisi de bundan şikâyetçi olmak yerine zevkle inliyorlardı. Rose'un vücudu, yarı yarıya Eider'e doğru dönmüştü.
Eider onun tutkusu içinde yanacağını düşünürken, Rose geri çekilmiş ve kızaran dudaklarına dokunmaya başlamıştı. Eider, hareket etmeden onu izliyordu. Rose da öylece durmuş ona bakarken, bir anda eğildi ve yerden sert İskoç içkisini alarak kafasına dikti. Eider bunu yapışını izlerken, boğazının gerisinden gelen inleyişini bastıramadı. Rose'un şişenin ağzına kapanan dudakları, gözünün önüne zevkli görüntülerin gelmesine neden olmuştu. Rose, son bir yudum daha alıp şişeyi yere koydu ve dudaklarını koluna silerek Eider'e döndü.
"Ne yapmamı istiyorsun, İngiliz?"
Eider, bu sesin kendisine ait olup olmadığını bilmiyordu.
"Tıpkı, bir kurt gibi hırlıyorsunuz lordum..."
"Beni, ne hâle soktuğunun farkındasın..."
"Pişman değilim lordum, çünkü ben de parça parçayım," dedi ve Eider'in örgüsünü açmaya başladı. Eider, onun parmakları arasında duran ipi görünce gülümsemeye başladı. Rose, ona dokunmak ve onun her parçasını üzerinde hissetmek istiyordu.
"Neden gülüyorsun?"
"Sen de, benim saçlarıma âşıksın İngiliz."
Keşke, sadece saçlarına âşık olsaydım Eider...
"Bunu inkâr edemem, lordum."
Rose, onun sırtında dalgalanan saçlarını görmek için Eider'in üstünde havaya kalktı ve dizlerini kalçalarının iki yanına koyarak, saçlarını okşamaya başladı. İpek gibiydiler ve Rose onların bedenine dokunmasını istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)
RomanceSavaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı... Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en gü...