"Seni üzmek gibi bir amacım yok, leydim. Amacımın ne olduğunu siz zaten biliyorsunuz, istediğiniz an yanınızda olacağım. İsmimin dudaklarınızdan dökülmesi yeterli olacaktır," dedi ve Lisa'nın aşkla parlayan bakışlarına dayanamayarak, arkasına bakmadan sarayın arka bahçesinden çıkmak için adımlarını hızlandırdı.
Önüne bakmadan yürüdüğü o sırada bir ağaca çarpıp yere düştüğünü düşünerek bulanık bakışlarını havaya kaldırdı ve Eider'in gülen yüzüyle karşılaştı.
"Bu hızla İngiltere'ye üç günde varabilirsin dostum." Eric ekose eteğine bulaşan çamurları temizlerken, Eider'e küfür etmeye devam ediyordu.
"Alaycı olanın ben olduğumu düşünürdüm, ama yerimi kapmak için uğraşıyor gibisin. Ve neredeyse beni güldürüyordun Eider." Eider onun sinirli olduğunu anladığında ciddileşti ve kolunu arkadaşının omzuna atarak Eric'i kendisine çekti.
"Senin derdin ne dostum?"
"Kardeşin desem, çok mu ileri gitmiş olurum Eider?" Eider, onun boğazına yapışmamak için uzun örgüsünü tutarak sırtına attı.
"Kardeşim sana ne gibi bir sıkıntı vermiş olabilir, Eric?"
"Öncelikle onun kardeşin olduğunu unutmanı istiyorum, yoksa beni öldüren bakışların üzerimden çekilmeyecektir! Sonra asıl konuya gelirsek, onun tutarsız olan hisleri benim dengemi allak bullak etti Eider. Beni delicesine sevdiğini düşündüğüm anlar da oluyor benden tiksindiğini düşündüğüm anlar da oluyor ve ben hangi Lisa'ya inanmam gerektiğini bilmiyorum."
Eider onun ne hissettiğini anlamıyordu çünkü hiç âşık olmamış bir kadını biraz olsun bile sevmemişti.
"Dostum Lisa her zaman zor bir çocuk, zor bir kardeş oldu ve eminim zor bir eş olacaktır. Onun kalbine ulaşmak için sabırlı olmak zorundasın. Ve yaşadıkları yüzünden Lisa'nın bu dengesizliğine alışmak zorundasın bir kadın olarak yaşadıkları ve hissettikleri kolay değildi ben kendimi ayakta tutmak zorunda olduğumu bilerek her günümü yaşarken o her gününü annemizi ve babamızı özleyerek geçirdi. Yanında ailem diyebileceği kimse yoktu. Ben bile yanında olamamıştım..."
Eric Eider'in sesinde ki pişmanlığı ve acıyı hissedebiliyordu.
"O zaman onun kalbini kazanmak için daha fazla uğraşacağım Eider." Eider tekrar örgüsüne uzandığında Eric kahkaha attı ve bir adım geri çekildi.
"Tanrı aşkına Eric kardeşimi kur yapacağını bana söylemek zorunda değilsin, senin gibi iyi bir dostu öldürmek istemiyorum. Onu üzme ve ilişkinizi benden uzakta yaşayın. Bana bunları anlatmadın ve ben sana bu tavsiyeleri vermedim tamam mı? Şimdi kaybol şapşal âşık!" dedi ve Eric'in sırtına vurarak onu güçlü kalenin içine doğru itti.
*
"Lord Eric'le ne konuşuyordunuz leydim?" dedi William Lisa onun sessinde saklayamadığı kıskançlığının izlerini duyabiliyordu. William'a ulaşmak yani amaçlarına ulaşmak sandığından daha kolay olacaktı. Genç kralları şimdiden onun avuçları arasına düşmüştü. Ya da dolgun göğüsleri arasına, zira William gözlerini Lisa'nın ağız sulandırıcı vücudundan ayıramıyordu. Lisa bunu anladığında kullanması gereken şeyi ve izlemesi gereken yolu anlamış oldu.
Amaçlarına giden yol William'ın yatağından geçiyordu.
"Bu sizin için neden bu kadar önemli kralım?" derken William'ın önünde hafifçe eğildi ve ona muhteşem bir manzara sundu. William ise bu manzarayı beğendiğini belirtmek istercesine gülümseyerek boğazını temizledi ve Lisa'ya etraflarında gezen insanları göstererek böyle davranışlarda bulunmaması gerektiğini hatırlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)
RomanceSavaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı... Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en gü...