-69-

6.5K 415 2
                                    


Eider elleri üstüne konan soğuk parmakları hissettiğinde, kendisine engel olamadığını ve Rose'a zarar vermek üzere olduğunu anladı. Rose, hüzünlü gözlerle ona bakıyor ve sakinleşeceği anı sabırla, sesini çıkarmadan bekliyordu. Rose'u ayaklarının üstüne hızla bırakıp ondan uzaklaştı, elleriyle saçlarını düzeltti ve sakallarını ovuşturarak aklını toplamaya çalıştı ama bunların hepsini Rose'un bakışları altında yapmak hiç de kolay değildi. Rose'un ona acıyarak bakması, kendisini hasta ve güçsüz bir adam gibi hissetmesine neden oluyordu.

"İncindiğinizi görebiliyorum, lordum."

"İncinmek mi?" derken gülmeye ve kendisini toparlamaya çalıştı.

"Evet lordum, kalbiniz kırılmış gibi..."

"Kalbim mi?" dedi ve bu sefer gerçekten kibirle gülüyordu.

"Kalbiniz lordum, içinizde bir yerlerde çarpıyor olması gerek."

Eider, onun iğnelemelerini dinlemek istemiyordu. Eskiden ona aşkla bakan gözler, şimdi intikam ateşinin kararsızlığıyla dalgalanıyordu. Eider, Rose'un ne yapması gerektiğine karar veremediğini parlayıp sönen gözlerindeki ışıktan ve sesindeki heyecandan anlayabiliyordu. Canını yakmak istediğinin farkındaydı ama buna izin vermeyecekti.

Savaş mı istiyorsun güzelim, o zaman beni yakalamalısın...

Eider, arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı, eli kapıya ulaşmak üzereyken Rose'un onu omuzlarından tutup kendisine çevirmesiyle şaşkına döndü. Şimdi, sırtı tahta kapıya dayanmıştı ve karısı da üstüne doğru geliyor, sıcak bedenini ona bastırarak, aç dudaklarıyla onu ayartmaya çalışıyordu. Eider, karısının bu kadar cesur olacağını ve duygularına yenik düşüp üstüne bir kedi gibi zıplayacağını asla tahmin edememişti. Tırnaklarını kollarına geçirmiş ve ıslanan yeşil gözleriyle onun bütün duygularını karanlık bir zindana kapatmıştı.

İşte seni yakaladım Eider...

"Sen ne yapıyorsun İngiliz?" diyerek arzusunu bastırmaya ve Rose'u yaptığından caydırmaya çalıştı ama bunu gerçekten istediği de söylenemezdi, ona dokunmayalı uzun zaman olmuştu ve kendisinin Rose'dan kopamayacağını bildiği için, Rose'un ondan utanarak kaçmasını bekliyordu.

"Kırık kalbinizi tamir ediyorum lordum," diyerek, dudaklarını Eider'in dudaklarına bastırdığında savaşlarda içinde biriken cesaretini aradı ama bu sefer onunla savaşmak istemiyordu. Rose, ondan gelecek soğuk tepkiye kendisini hazırlarken, Eider onu şaşırtarak gem vuramadığı arzusuyla ona sarıldı ve ağzına dolan nefesin sıcaklığıyla, onu göklere çıkardı. Kuşların bile çıkmaya cesaret edemeyeceği o sonsuz maviliğin en uçlarına...

Dilleri birbirine dolanıyor, arkalarındaki kapı onların ağırlığıyla gıcırdıyordu. Arzuyla ısınan bedenleri, öpüşmeyle yetinmeyeceklerini gösterircesine daha fazlasını istiyordu. Rose, tüm arzusuyla Eider'in dudaklarını ısırıyordu ve her defasında onun kırmızı dudaklarına bakmaktan zevk alarak tekrar ona geri dönüyordu. Her ayrılışlarının sonunda, özlemle geri dönüyorlar ve bedenlerini açlıkla birbirine bastırıp, aceleci hareketlerle birbirlerini okşuyorlardı.

LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin