6.BÖLÜM
"Hayatta, uğruna ölmeyi göze aldığınız insanlar varsa, o savaşı asla kaybetmezsiniz..."
Leydi Rose Crowfeld'in Günlüğü
Rose içindeki korkuyu belli etmeden soğuk suya baktı, akıntı fazlaydı ama başa çıkılmayacak kadar değildi. Su, onu her zaman korkutmuştu ve boğulma düşüncesi tüyleirini ürpertiyordu. Düşünceli bir şekilde dalgalara bakarken, Eider'in söylediklerini duymamıştı. Eider, bu sefer daha yüksek sesle askerlerine bağırmaya başladı, bir gözü hâlâ Rose'un üstündeydi ve güzel karısı korku dolu gözlerle suyun derinliklerinde kaybolmuştu. Rose'un gürültülü yutkunuşlarını ve akıntının şiddetlendiği anda çıkardığı korku dolu sesleri duyabiliyordu. Eider bulundukları yüksekliği ölçmek için Rose'un gözlerini takip etti ve o an da İngiltere'nin gülüne hak vermeye başladı. Hızla akan su önüne ne çıkarsa alıp gidiyor ve iki yanında duran çamur kütlelerini kopararak daha ürkütücü bir görüntüye sahip oluyordu. Dibini görmediği suya girmek istemesede bu akıntıyla mücade ederse kardeşini ulaşabileceğini biliyordu. Arkasını döndüğünde askerlerinin toplanmış olduğunu gördü ve onların ihtiyacı olan konuşmayı yapmak için kendisini hazırladı.
"İhtiyacınız olan tek şeyin, ne olduğunu biliyorsunuz!"
Askerler, ona korkusuzca bakıyor ve savaşmak için sabırsızlandıklarını gösteriyorlardı. Eider, sözlerinin de onları ateşleyeceğini biliyordu. Bir taraftan da, korkuyla suya bakan Rose'u izliyordu. Herkesle savaşmaya hazır olan karısı sudan korkuyordu. Parlayıp ansızın korkuyla kararan gözleri ve buruşturduğu dudakları, onu ele veriyordu. Eider suya baktı ve akıntıyla, Rose'un yüzünün renginin değiştiğini gördü. Ona ve askerlerine cesaret vermek için, kendisini toparladı ve ellerini yumruk yaparak konuşmasına devam etti.
"İnanç... Doğru duydunuz, ihtiyacınız olan tek şey inanç. Kazanacağımıza ve buradan canlı çıkacağımıza inanırsak, Tanrı da bize inanacak ve bizimle olacaktır. Korkmayın sadece inanın ve savaşın." Eider bağırmaya devam ediyor, her sözünün ardından ellerini havaya kaldırarak, İskoç topraklarını gösteriyordu. Bunu askerlerine nereden geldiklerini ve ne için savaştıklarını hatırlatmak için yapıyordu. Tek nedenleri Lisa'yı kurtarmak değildi, William'ın baskıcı ve çıkarcı yönetimini ortadan kaldırmaları ve askerlerini kurtarmaları gerekiyordu.
Rose, askerlerin ulumasıyla yerinden sıçradı. Hepsi bir kurt gibiydi ve onların sesini ayırt etmek imkânsızdı. Karanlıkta ona yaklaşan büyük gölgeyi gördüğünde, Eider'in onu bulduğunu anladı. Kaleye vardıklarında güneş batmak üzereydi ve şimdi Rose arkasında akan nehrin gücünü unutmuş kendisini Eider'in korkutucu bedeninin yaydığı gücün etkisine bırakmıştı. Rose ona korkusunu ve ihtiyacını belli etmekten çekinerek, başını yere eğme ve kaçıp gitme isteğiyle başa çıkmaya çalıştı. Ama içinde, Eider'le kapışmayı seven tarafını bastırmakta zorluk çekiyordu. O ne kadar geri çekilse de içinde hızla ve öfkeyle akan kanı ona boyun eğmiyor, dudakları ondan izinsiz aralanıyordu.
"Ne istiyorsun benden?" dedi, onun sesini duymak için sabırsızlandığını belli etmemeye çalışarak.
Eider onun karanlığın içinde sallanan öfkeli ellerini tutmak ve onu en yakın ağacın gövdesine bağlama isteğiyle savaşmak zorunda kaldı. Rose'un ona kafa tutmak isteyişine alışmıştı ama gerçek bir savaş anında güzel karısının oyunlarıyla uğraşacak zamanı ve sabrı yoktu. Kaybettikleri her an William'ın işine yarıyordu.
"Suya girmeyecek ve kardeşlerinle kalenin üç farklı noktasında bekleyeceksiniz." Eider korkusunu anlayarak, aslında Rose'un rahatlamasını sağlamıştı ama Rose, Eider'in onu işe yaramaz bir asker gibi köşeye fırlatmasına da içerlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)
RomanceSavaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı... Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en gü...