-20-

10.5K 618 3
                                    


3.BÖLÜM

"Ateşli bir öpücük, kılıçtan daha keskindir..."

Leydi Rose Crowfeld'in Günlüğü

Rose daha fazla adamla yola çıkacaklarını düşünürken, yanlarında sadece beş asker kaldığını ve onların da sessizce etrafa dağıldığını gördü. Her şey yolundaymış gibi görünse de, Rose Eider'in yenemediği öfkesini hissedebiliyor, onun suçlamalarını kabul edercesine başını hep eğik tutuyordu. Atların çıkardığı sesler azaldığında etrafına son kez baktı, Eider'le yalnız kalmışlardı. Söylemesi gereken çok şey vardı ve şimdi hepsini söylemek için eline bir fırsat geçmişti. Ama konuşmayı unutmuş gibi onlarca kez ağzını açıp kapamış, Eider'e bakmaya çalışmıştı ve en sonunda bir solukta söyleyebildiği tek şey onu kurtarmaya yetmemişti.

"Lordum, ben gerçekten üzgünüm."

Eider, onun sesini duymaya dayanamıyormuş gibi atını hızla sürmeye başlamıştı. Rose, onun ilerde açıklık bir alanın kenarında atından atlayarak yere inişini izledi ve hastalandığını düşünüp atını hızlandırdı. Eider'in, kendisinden bu kadar nefret etmesine artık dayanamıyordu. Eider elini ağaca yaslayarak başını yere eğdi, sık sık nefes alıp veriyor ve sakin olmaya çalışıyordu. Rose ne yapması gerektiğini düşünürken, onu bu hâle getirenin kendisi olduğunu bilerek utanıyordu.

"Lordum, iyi misiniz? Lordum... Lordum lütfen cevap verin iyi misiniz?"

Eider, onun sesindeki endişeyi hissettiğinde bunun da sahte bir gösteri olduğunu düşündü. Ona yaklaşmakta olan ve içini gül kokusuyla dolduran kadına doğru döndü. Bunu yapmaması ve yoluna bakması gerekirken, Eider her an kendisini Rose'a karşı savaşırken ya da kendisini savunurken buluyordu. Rose'un onun erkekliğinden şüphe etmesi, kardeşini büyük bir tehlikeye atması, Eric'in hayatını altüst etmesi... Hepsi bir araya geldiğinde Eider ellerine hâkim olamadı ve yakasına yapışarak, onu olduğu yerde kaldırıp geniş ağacın gövdesine yasladı. Bu oyuna bir son vermeli ve ona haddini bildirmeliydi. Yaşadığı onca şeyin hıncını Rose'dan çıkarmak, ona yaşattığı her zorluğun hesabını sormak istiyordu.

Rose kocaman açılmış yeşil gözleriyle onu izliyor, Eider bu bakışların altında başını yana çevirip dişlerini sıkmaya, içindeki duyguları bir araya toplamaya çalışıyordu. Yüzünü ona döndürdüğünde, sertçe sıktığı dişleri arasından konuşmaya çalıştı. Aklını karıştıran tutkusunu bir kenara atmaya gayret ediyor, Rose'un baştan çıkarıcı kokusuna aldırış etmemeye çalışıyordu. Ama arzusuna engel olamıyor, sertleşen erkekliği ondan bağımsız bir şekilde hareket ederek, Rose'un sıcaklığına kavuşmak için Eider'in sabrını zorluyordu. İradesinin bu kadar güçsüz olması Eider'i şaşırtmaya başlamıştı. Rose'dan önce bir kadını arzulamak için kendisini zorlaması gereken anlar bile olmuştu, ama Rose hiçbir şey yapmadan tüm duygularını harekete geçirebiliyordu. Hiçbir kadın karşısında kendisini bu kadar güçsüz hissetmemişti. Kadınlara karşı hep sert ve sadece kendi ihtiyaçlarını giderip çekip giden ruhsuz bir savaşçı olmuştu, ama kadınlar onun bu hâlini bile sevmiş Eider'in savaş alanındaki başarılarının yanına bir de yatakta kazandığı muhteşem zaferlerini de eklemişlerdi. Eider ise sevişmenin, bir kadının içinde kendisini kaybetmenin güzelliğini artık unutmuştu, belki de eşlerinin gözüne aşkla bakan adamların yaşadığı duyguların hiçbirini yaşamamıştı. Severek sevişmenin ne demek olduğunu bilmiyordu ve bu duyguyu zorla evlendirildiği kadınla tatmak istemiyordu. Onu saran sıkıntılı düşüncelerinden arınarak bakışlarını Rose'a çevirdi ve gözleriyle onu ağaca çiviledi. Korkutucu sesi, güzel karısının sıkıntıyla kasılan yüzüne çarptı.

LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin