-28-

10.2K 557 26
                                    


5.BÖLÜM

"O, gecenin içinde parlayan bir ışık gibiydi ve bütün böcekleri üstüne çekiyordu..."

Leydi Rose Crowfeld'in Günlüğü

"Lordum, William'ın adamları ormanda her yerde gizlenmiş durumda, gözcüler sayılarının fazla olabileceğini söylediler. Ne yapacağız? Askerler, sizden emir bekliyor ve İngilizler de bize yardım edecek, bunu size iletmemi söylediler," diyerek asker başını önüne eğdi ve Eider'den gelecek emirleri, dikkatle beklemeye başladı.

"Gizlenin ve güneş doğduğunda herkes aynı yerde toplanmış olsun. Kalenin arka avlusunu saran ince duvarların altındaki tünellerden gireceğiz." Eider William'a nasıl ulaşacağını çok iyi biliyordu. Güçlü kalenin içinde güvenebileceği adamlar onun işine yarayacak her şeyi öğrenmişlerdi ve Eider'in yapması gereken tek şey dikkatli olmaktı.

Asker, soğukta suya girme fikrinden hoşlanmamış olsa da lorduna asla karşı gelemezdi. Orada geçit olduğunu kimse bilmiyordu ama Eider'in bakışları bundan emin olduğunu gösteriyordu. Planını, buna göre uygulayacaktı.

"Emredersiniz lordum."

Suyun soğukluğunu, üstünden atmak ister gibi silkelenmişti genç adam ve bu Eider'in gözünden kaçmamıştı. Asker uzaklaştığında, Rose başını kaldırıp Eider'in yüzüne baktı, yüzü sıkıntıyla çevrelenmişti. Korkusu, yenilmekten veya kaybetmekten değildi. Ona doğru bakan kara gözler, onun için korktuğunu söylüyordu âdeta. Rose içinde tutmaya dayanamadığı özlemle, kollarını Eider'in sırtından çekip boynuna doladı ve dudaklarına yapıştı. Eider'in ellerinin saçlarına karıştığını ve sert erkekliğinin vücuduna dayandığını hissedince, ona daha yakın olmak istedi. Tüm endişesini, içine çekmek ister gibiydi.

"Hastasın ve yeterince düşünemiyorsun, bunu yapmak istediğinden emin değilim İngiliz."

Eider, nefes nefese kalmıştı ve kendisini kontrol etmeye çalışırken zorlanıyordu. Rose, onun aklını başından alıyor ve daha fazlası için kolları arasında bir yılan gibi kıvrılıyordu.

Şimdi daha iyiydi. Dinlenmek, onun umut veren sözlerini duymak ve geçmişi biraz olsun geride bırakmak ona iyi gelmişti. Asıl istediği, affedilme duygusunu hissetmekti ve bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Alınları birbirine dayanmış, nefesleri birbirine karışmıştı. Dudakları birbirine değmek için yalvarıyor, düşünceleri ise ayrı kalmaları için çığlıklar atıyordu. Rose, dudaklarını Eider'in çenesinde gezdirmeye başladığında Eider ellerini Rose'un saçları arasında gezdirip ve onun öpücüklerine izin veriyordu ama Rose'un her ıslak dokunuşu onu sona doğru sürüklüyor asıl düşünmesi gereken şeylerden uzaklaştırıyordu.

Bu, Eider için bir işkenceden farksızdı. Rose burnuna öpücükler konduruyor, göz kapaklarının üstünü öpüyor, onu âdeta küçük bir çocukmuş gibi seviyordu. Öpücükler, yanaklarından kulak memesine doğru kaymaya başladığında, Eider titremeye başlamıştı.

"Titriyorsunuz lordum."

"Beni zorluyorsun İngiliz."

Rose, dudaklarını uzatıp yumuşak kulak memesine bir öpücük kondurdu ve onu yavaşça dudakları arasına alıp emdi. Dudakları üstünde dolanan güçlü dudakları hissettiğinde, doğru şeyler yaptığını anlamış oldu. Eider, onu yiyip bitiriyordu. Dilini emiyor, dudaklarını kızarıncaya ve sızlayıncaya kadar öpüyor, arzuyla yanan yüzünü izleyip tekrardudaklarına uzanıyordu. Yapabileceği tek şey, ona olan susuzluğunu dindirmekti. Rose, yüzünü onun boynuna gizlediğinde içinde uçuşan kelebekler artık durmuş ona gülüyorlardı. Utanıyordu, ona böyle büyük bir arzu beslediği için kendisinden utanıyordu.

LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin