"Sen bana dokunduğunda, alev almaya başlıyorum Eider," dedi ona kendi heyecanını göstererek. Eider onun sözlerinin etkisiyle, Rose'a tutundu ve dudaklarını buldu. Rose, dilini onun diline doladı ve onu ağzına alarak emmeye başladığında, Eider'den gelen homurtular karşısında içi mutlulukla doldu. Dudakları ayrıldığında, Rose parmaklarını onun şiş dudaklarında gezdirdi ve elini göğsüne doğru indirdiğinde dikkatini çeken şey Eider'in kıyafetleri oldu.
"Hâlâ giyiniksin Eider..."
"Soyunursam kendime engel olamam, seni mutlu edemem, biraz daha İngiliz... Biraz daha dayan ki, sana unutamayacağın bir gece yaşatayım."
Rose, onun ne demek istediğini anlamıştı. Kendi zevkinden önce, onun zevkini düşünüyor ve tüm marifetini ortaya koyuyordu. Rose, kadınlığına sürtünen sert kalçaların etrafına ayaklarını doladı ve Eider'i altına çekti. Belki onun kadar güçlü değildi ama çevik ve hızlıydı, o an Eider onun hareketlerine izin vererek ona ayak uydurmuştu.
"İngiliz yapma..."
"Bana her yapma deyişinde, daha fazlasını istediğini düşünmeye başlıyorum Eider. Her zaman gözlerin farklı, sen farklı şeyler söylüyorsun."
Eider inledi ve iki elini yatağın üstüne bırakıp, ona teslim oldu. Ona teslim olmak, Eider'e değişik duyguları tattırıyordu. Rose onu, onun sözleriyle vuruyordu. Beyaz gömleğinin pantolonundan çıkarılışına ses çıkarmamış, onu izlemişti. Rose'un heyecanı, onu daha fazla heyecanlandırıyordu. Düğmeleri açmakla uğraşmak istemeyen Rose, onların hepsini tek bir hareketle kopararak etraflarına saçtı.
Eider "Şimdi ne yapacaksın İngiliz?" dedi. Rose onun geniş ve kaslı göğsüne ağzı sulanarak bakıyor, onun güzelliği karşısında her defasında büyüleniyordu.
"Yapacak çok fazla şey var ama nereden başlayacağımı bilmiyorum lordum," dedi ve Eider'in kahkahalara boğulmasına neden oldu. Ama o kahkahalar bir anda kesilmişti, çünkü Rose eğilmiş, onun küçük göğüs uçlarını dudaklarının arasına almıştı. Dilini o küçük sertliklere sürtüyor, etrafındaki pembe gölge üzerinde gezdiriyor ve keskin dişleri arasına alıp çekiştiriyordu.
"Yatakta karına gülmemen gerektiğini anlamış olmalısın!"
Başını kaldırıp Eider'in yüzüne baktığında, onun sıkılı dişleri ve iki yanında yumruk yaptığı ellerini gördü. Gülümsedi ve onu öpmeye devam etmek için başını eğdi, parmaklarının uçlarıyla dokunduğu kasların arasında kalan her boşluğu acele etmeden diliyle takip etti. Dili altında kasılan kasları izlemekten büyük bir zevk almaya başlamıştı, aşağıya doğru kaymaya başladığında Eider'in homurdanarak kıpırdanması üzerine düşüncelerinden arınıp ona doğru baktı.
'Ben, burada ölüyorum!' der gibiydi.
"Ne yaptığını biliyor musun İngiliz?"
Rose ona cevap verme gereği duymadan, dilini ve dudaklarını kasıklarına doğru sürükledi. Eider ulumaya benzer sesler çıkarıyor ama yine de ona engel olmuyordu. Rose, yolunu kesen pantolonun bağcıklarını yavaşça açtı ve Eider'in içinde bir şey olmadığını görünce nefesi boğazında düğümlendi. Düğmelerden sonra, bağcıkların altında böyle bir manzarayla karşılaşacağını düşünmemişti. Eider kalçalarını yatakta havalandırarak, ona yardım etti ve Rose onu pantolonundan kurtardı. Şimdi, onun çıplak bedenini izliyor ve bacakları arasına süzülüyordu, Eider gözlerini kapadı ve kendisini bir sonraki harekete hazırladı.
Ve cennetteydi...
Rose onu ağzının sıcak derinliğine aldı, dilini erkekliğinin başında dolaştırdı ve ağzının içinde atan erkekliğinin sertliğinin keyfini çıkardı. Ne yapacağını bilmese de Eider'in ona yaptıklarını ve kadınlardan duyduklarını birleştirerek, tüm utangaçlığını üstünden attı, onunla ilgilendi. Saçlarına yapışan el, onu aşağı yukarı hareket ettirmeye başladığında, Rose buna uydu ve Eider'i sonsuz mutluluğuyla buluşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)
RomanceSavaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı... Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en gü...