LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)

-1-

1.BÖLÜM

"Çıkacağım görevin sonunda başıma nelerin geleceğini bilmiyordum, ama kesinlikle başarımın karşılığı olarak kralın böyle bir hediye sunacağını beklememiştim. Kazanmıştım, ama kaybetmiş gibi hissediyordum."

Leydi Rose Crowfeld'in Günlüğü

İSKOÇ KRALLIĞI FETRET DÖNEMİ

"İntikam ateşiyle yanan yürekler, evlilik bağıyla söndürülemezdi."

İskoç toprakları, tarihinin en karanlık ve karmaşık dönemini yaşıyordu. Halk kimin gerçek kral olduğuna karar veremezken, soylu ve zengin olan toprak beyleri özgürlüklerini ilan etmek için doğru zamanı bekliyorlardı. Ama tüm İskoçya'nın bildiği fakat kabullenemediği tek bir gerçek vardı, artık İskoç topraklarının sahibi İngiltere Kralı Uzun Bacaklı Edward'dı. 'Uzun Bacaklı' takma ismini ise İskoçya'ya adım attığında kazanmıştı. İngiltere gittikçe güçleniyor, Edward uzanabildiği her toprak parçasını alırken, İskoçya iç savaşa sürükleniyordu. Toprak beyleri klanlarını ayakta tutabilmek ve Edward'la William'ın arasında kalmamak için uğraşıyorlardı. Bu yüzden de elde ettikleri tüm gelirlerini çıkacak büyük bir savaşın getireceği açlık ve karmaşa dönemine saklamanın önemine inanıyorlarlardı. İngiltere ve İskoçya birbirine ne kadar yakın olursa olsun, İskoçya'nın üstüne dolaşan kara bulutlar İngiltere'ye hiç uğramıyordu.

William ise Norveç'ten gelen kurtarıcı prensesini bekliyordu. Hazine ve asker bakımından güçlü olan ülke, prensesleri ile evlenmesi karşılığında ona yardım elini uzatmıştı. Norveç, yardımlarına karşılık güçlü bir akrabalık ilişkisi kurmanın yolunu bulmuş ve prenses sayesinde İskoç topraklarında söz sahibi olmak istemişti. William, zor durumda olduğu için buna karşı çıkamamıştı, ama her şeyin farkındaydı ve buna boyun eğmesinin tek nedeni gelecek için yaptığı parlak planlarıydı. Gelmekte olan prensesi alarak ona getirmesi konusunda ise ülkesinin en güçlü ve cesur adamlarına güvenmiş, bu görevi onlara vermişti.

Kaderi, Eider McDuck'un ellerindeydi. Kurtlar onu kurtaracaktı. William buna inanmak istiyor, daha doğrusu inanmaktan başka da çaresi olmadığını biliyordu. Ellerini beline koydu ve kendisini daha farklı görebilmek için aynaya birkaç kez daha baktı, ama Tanrı onun acınası görüntüsünü değiştirmek için hiçbir şey yapmadığında William yumruk yaptığı elini hırsla göğsüne vurmaya başladı.

Bir tarafta güzelliği ve hırsıyla ona ilham veren Leydi Lisa, bir tarafta ise tahtında oturmasını sağlayacak olan can sıkıcı Norveç prensesi vardı. Bir kral bile olsa istediği şeyleri yapamıyor, her adımında onlarca nedeni ve sonucunu aklından geçirmesi gerekiyordu.

Düşündü, düşündü... Ve düşünürken göğsüne vurmaya, aynaya düşmanıymış gibi bakmaya devam etti.

*

10 Şubat 1290

"Gemiye çıkacağım ve kimse benimle birlikte gelmeyecek! Size işaret verene kadar yerinizi belli etmeyecek, gizleneceksiniz,"derken örgülü saçlarından çıkan birkaç tutam saçını elleriyle geri itti ve kara gözlerini adamlarına dikti. Atının üstünde tüm heybetiyle durarak askerlerini yüreklendirmeye çalışan Eider, bir an önce görevini tamamlayıp topraklarına geri dönmek ve kralların güç gösterilerinden uzak durmak istiyordu. Yıpranmış fakir halkı ve elinde az sayıda kalan askerlerine baktığında, onları bir iç savaşa daha sürüklemek Eider'e mantıklı gelmiyordu. Tarıma ve ticarete yönelip, halkını huzura kavuşturmak istiyordu. Tabii bunu yapabilmesi için de bol miktarda altın ve gümüşe ihtiyacı vardı.