-54-

7K 456 2
                                    



"İşte bu yüzden senden bir söz istiyorum Eider, sakin olmanı ve dediğimi düşünmeni, ona göre hareket etmeni istiyorum, insanlar bazen dışarıdan bakan bir çift göze ihtiyaç duyarlar."

"Bir çift göze, ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum."

"Kendini beğenmiş, ukala herif!"

"Bana hakaret etmeyi bırak da söylemek istediğin şeyi söyle İngiliz."

İkisi de bunalmış, soru sorar gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. Rose konuşmak istiyor, ama dudakları bunu yapmasını engelliyordu. Birine çok güvendikten sonra, onun hakkında şüpheye düşmenin zorluğunu Rose da çok iyi biliyordu ve bunu kabullenmesi oldukça zor olmuştu.

Simon amca, bu yaşadıklarımın hesabını, sana soracağım...

"Eric..."

"Ne olmuş Eric'e?"

Eider'in yükselen sesi, iyiye işaret değildi. Ama Rose, içindekileri ona söylemezse rahat edemeyeceğini biliyordu. Ona karşı dürüst olmak zorundaydı, onun büyük yıkımıyla karşı karşıya geleceğini bilse de her şeyi söylemek zorundaydı.

"Ona, çok fazla güvenme Eider."

"Bu da ne demek oluyor?"

"Onun gözlerinde gördüğüm şeyi sana anlatamam belki ama gördüğüm şeyin iyiye işaret olmadığına yemin edebilirim. Bana güvenmelisin." Her sözüyle, Eider'in gözleri siyahtan kırmızıya dönüyor ve korkutucu bedeni yatağın dibinde şaha kalkarcasına, ona doğru yükseliyordu.

"Ne yapmak istiyorsun İngiliz? Beni içten içe fethetmek mi? Beni karışıklığa sürüklemek mi? Düşmanlarımı dost, dostlarımı düşman mı saymamı bekliyorsun?"

Rose, onun duvarları yumruklayışını kalbi sıkışarak izliyordu. Ona duyduğu siniri duvarlardan çıkarışını izlemek kolay olmamıştı. Eider sakinleşir gibi olduğunda, ona son kez dönüp bakmış ve odadan çıkıp gitmişti.

Tek bir söz söylememiş ya da ona bağırmamıştı.

Rose onunla uzun süre konuşmayacağını biliyordu ama bu defa her şeyi göze almıştı.

Üzülmeyecekti!

*

Bir hafta sonra...

Dubh, telaşla ona doğru koşuyordu. Eider, onun bir haber almış olduğunu umarak beklemeye başladı. Dubh'un yanına gelmesi yıllarca sürmüş gibiydi Eider derin bir nefes aldı ve sakin kalmaya çalıştı.

"William!"

"Bir haber mi var Dubh?"

"Buraya çok yakın bir handa saklandıklarını öğrendim ve bunu hemen gelip size söylemek istedim lordum." Dubh nefes nefese kalmıştı ama aldığı iyi haber yüzünden yüzü ışıldıyor ve gururla Eider'e bakıyordu.

"Handa saklandığından Eric'in haberi var mı?"

"Hayır lordum, ona söyleme fırsatım olmadı. İlk size gelmek istedim."

Eider, bir kez olsun Rose'u dinleyecekti ve belki de ilk defa arkadaşına olan güvenini ölçecekti. Bir kadının ipiyle kuyuya inmek doğru değildi ama denemekte bir sakınca görmüyordu. Bir yanı ona güvenmesi, bir yanı ise Rose'un dedikleri yüzünden güvenmemesi gerektiğini söylüyordu.

"Beni dinle Dubh, ona hiçbir şey söylemeyeceksin. O hana beraber gideceğiz."

"Lordum, sizce de bu bir tuzak olamaz mı? Bu kadar yakınımızda olmaya cesaret edemezler."

LORDUM (İngiliz Çiçekleri 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin