"Ya sabır, ya selamet!" dedim derin bir nefes alıp verdikten sonra. Kimdi bu ya? Kafayı bozmuş herhalde. Ciddi ciddi beni mi gözlüyor? Hasbinallah! Bu milletin derdi ne benimle?
"Allah'ım sabır ver. Kafayı yiyeceğim galiba en sonunda." Söylene söylene sınıfa giderken elimdeki kağıdı iyice buruşturdum. "Yok ya! Gerçekten kafayı yemiş bu. Ya ciddi ciddi beni gözetliyor olamaz dimi? Daha sabah çıkmıştı bu sivilce. Hangi ara gördün de yazdın anlamadım ki!"
Sınıf kapısını açtıktan sonra artık susmam gerektiğini anladım. Betül'ün yanına gidip oturduğumda bana kısa bir bakış atıp telefona tekrar döndü. Trip de yediğime göre artık rahat rahat uyuyabilirdim.
"Ya Betül tamam ya. Dün biraz dar zamanda aradın. İyi ki de aradın o ayrı mesele. O sıra acayip sıkışıktım bir anda bağırıverdim. Kusura bakma."
Betül yandan yandan bana bakarken şirince gözlerimi kısarak gülmeye çalıştım. Dudaklarını birbirine bastırmaya başladığında güldürmeyi başardığım için kendimle gurur duydum.
'Aferin kız.'
Ooo iç sesimden de aferini kaptığıma göre baya iyi iş çıkarmışım.
"Ya Elif, gözlerini kapattığında şirin olmuyorsun. Ama şuan kahkaha atmamak için zor tutuyorum kendimi. Aç kız gözlerini Allah'ım ya."
Betül bana gülerken ben de somurtup önüme döndüm. Neymiş efendim şirin olmuyormuşum. Vivivi!
"Bak ya küstü hemen. Elif hanım yaş kaç ya?"
O gülerken dayanamayıp ben de güldüm. Onun gönlünü de aldığıma göre artık asıl konuya gelebilirdim.
"Yav Betül sen onu bunu bırak da ben sana bir şey söyleyeceğim."
Betül hemen bana dönüp "Söyle." dediğinde hızlıca lafa girdim.
"Şu anlımda gördüğün sinir şey var ya."
"Ee?"
"Heh işte, o bu sabah çıkmış."
Betül bana 'napim?' der gibi bakınca devam ettim.
"Kızım ben az önce dolaba gittim ve içinde bu vardı." diyerek marul gibi buruşmuş kağıdı ona verdim.
Betül kağıdı açıp baktığında ilk bir şey demedi ama sonra olayı çözmüş gibi bana döndü.
"Oha! Kız bu seni sabah sabah ne ara gördü de ne ara yazdı da ne ara koydu bu kağıdı dolaba?"
Uzun bir 'ne ara'lı cümleden sonra yüzümü buruşturup konuştum.
"Ne bileyim? Manyak mıdır nedir?"
Ardından lavaboya gitmek için kalktığımda Betül'den kağıdı alıp cebime koydum. Kalkıp lavaboya doğru yürüdüğümde eşarbımın ön kısmını düzeltmek için başımı eğmiştim. Önümü zar zor görürken bunu yapmam çok saçmaydı ve ben bunu omzumdan çarpıldığımda anlamıştım.
Kimle çarpıştığıma bakmak için kafamı kaldırdığımda çenem az kalsın yere düşüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...