5.3

3.7K 309 131
                                    

Bir saniye. Sadece bir saniye göz göze gelmiştik. Ama ben o bir saniyede gördüklerimi söylesem bilmem bana inanır mısınız?

Önce bi şaşkınlık vardı yüzünde. Bu halime şaşırmıştı belli ki. Ardından gelen bi endişe gördüm gözlerinde. Nedenini niyesini sormaya vakit yoktu o sırada. Sonrasında ise korku gördüm. Bi şeyden korktuğu belliydi. Ama onun da nedenini düşünemedim. Ve evet bunların hepsini bir saniyede gördüm ben. Hepsini anlamam için bir saniye yetmişti bana.

"Elif..."

Sesi öyle tuhaf çıkmıştı ki içinde neler olduğunu anlayamadım. Ama bir şeyi çok net anlamıştım. Sesindeki merhameti iliklerime kadar hissetmiştim o an. Nedenmiş niyeymiş bu soruları sormuyordum bile. O merhameti hissettim ya, işte o yetmişti. Neye yetti demeyin. Yetmişti işte.

Gözlerimi kaçırmam sadece saliselerimi almıştı. Ardından bi daha ona bakmadan girmiştim lavaboya. Girdiğim gibi göz yaşlarımın bağımsızlığını ilan etmesi bir olmuştu. Tek başımaydım belki ama huyum kurusun yine yüzümü kapatmıştım ellerimle. Sesli sesli değil içime içime ağlıyordum. Birinin duymasını istemiyordum.

Çünkü ağlamak zayıflık değildi ama başkalarının bunu görmesi onların gözünde beni zayıf yapardı. Ve onlar karşılarında ne kadar zayıf birini görürlerse onun üzerine o kadar giderlerdi. Gitsinler. Önemli değil. Ben bi şekilde sabrederim, baş ederim. Ama ben bi kere onlara kendimi güçsüz göstermiş olurum. Bi kere onları güldürmüş olurum. Bu da bana yakışmaz. Ben kendime yakıştıramam.

Zamanında yapmıştım ama. Onların karşısında ağlamıştım. Ama onların tavırlarını hallerini bana gülmelerini gördükten sonra kendi kendime söz vermiştim. Bir daha yabancı kimsenin karşısında ağlamayacaktım.

Ağlamadım da. O gün bugündür bi bana yabancı Allah'ın kulu görmedi benim ağlamamı. Görmesin de. Allah göstermesin.

Birden kapı açılma sesi duyduğumda kendimi toparlamaya çalıştım. Ama aynı zamanda gelen sesle beraber kaldım olduğum yerde.

"Elif."

Betül'ün endişe dolu sesi kulaklarıma dolduğunda yine ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Sınıfta tek kelime etmemişti benim lehime. Tek bi şey söylememişti. Ben onun en yakın arkadaşı değil miyim? Niye bana böyle yapmıştı? Ve şimdi buraya neden gelmişti?

"Elif iyi misin? Ne oldu? Bir dakika ya ağlıyor musun sen?"

Sırtım hala ona dönükken hızla yüzümü sildim elimle. Ardından ona dönüp sinirle konuştum.

"Ya bi de soruyor musun Betül? Sınıfta neler söylediler benim hakkımda duymadın mı? Yalancı iftiracı konumuna düştüm ben. Hepsi o çocuğun tarafını tuttu hep birlikte yalan söylediler. Ama bi Allah'ın kulu da demedi ki hocam Elif yalan söylemez. Ya herkesi geçtim sen nasıl sustun ya? Hiç tanımadın mı kızım beni? Şu kadar da mı hatırım yok?"

Betül şok olmuş gibi bakıp konuştu hemen.

"Ya ne yalancısı ne iftiracısı? Ne yaptılar kızım sana? Ben en arka köşeye geçmiştim uyumak için. Dün gece uyuyamamıştım. Uykum da derin biliyorsun. Kafamı koyduğum gibi uyumuşum ben. Duymadım ki doğru düzgün bi şey. En son senin bi şeyler söyleyip çıktığını gördüm. Seni öyle görünce de hemen peşine geldim. Bak yemin ederim uyuyordum ben. Yoksa hiç susar mıyım kızım olur mu öyle şey?"

Gözlerim yine dolmaya başlayınca Betül gelip bana sarıldı hemen.

"Kahretsin ya uyuyacak günü buldum!" deyip kendine kızdı. "Ya Elif çok özür dilerim sana destek olamadım."

Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırıp ben de ona sarıldım.

"O çocuk bana küfretti. Ama neredeyse sınıfın yarısı o çocuk küfretmez falan dedi. Sen de biliyorsun Berk'in ne kadar küfrettiğini. Hoca da gitti onlara inandı. Bir kişi de Elif yalan söylemez demedi. Ya Betül Allah aşkına sen söyle. Ben bu zamana kadar birinize yalan bi şey söyledim mi? Ya yalanı da geçtim ben iftira atacak kadar aşağılık bi insan mıyım? Ya düşmanlığın bile adabı vardır. Onların hepsi biliyordur benim yalan söylemeyeceğimi. Ama gel gör, yaptıkları şeye bak. Ayıp ya gerçekten."

Betül desteklemek ister gibi daha çok sarılırken ben kendime gelmeye çalışıyordum.

"Anladım... Ya sıkma canını o çocuğun da karakteri böyle. Senlik bi durum yok. Terbiyesizlik yapmış."

Geri çekildiğimizde tekrar konuştu.

"Hem sen hep demiyor musun imtihan diye? Bu da senin imtihanındır belki."

Elimle yüzümdeki sinirden akıttığım yaşlarımı sildim. Doğru ya. Onu hep unutmuşum. Ah Elif ya!

"İmtihandır dimi?" dedim ümitle.

"Yani öyledir bence. Senin demene göre hayat tamamıyla bi imtihan. E bu da senin hak etmediğin bi şey ama sen bunu yaşadın. Demek ki sabretmen lazım. Sabret ki imtihanı geç."

Gülümsedim. Yahu bu kız nasıl biri gerçekten? İnanmıyor ama benim inancıma öyle saygısı var ki beni anlamaya çalışıyor. Kendini benim yerime koyuyor, inandığını düşünüyor, benim bakış açımı süzgeçten geçirip ona göre bana destek oluyor. Kız Allah'ın varlığına bile inanmazken geliyor bana sırf benim düşüncem diye imtihandır diyor. Gerçekten çok farklı biri. Çok saygı duyduğum bi insan.

Ama keşke Müslüman olsa. Önceden öyleydi, sonra ne oldu bilmiyorum ama fikri değişti. Ona her ne kadar bildiğim her şeyi anlatsam da kanıtlasam da örneklesem de fayda vermemişti. İnanmamıştı. Bilmiyorum, anlamıyorum. Elimden geleni yaptım ama olmuyor. Bi türlü inanmıyor. Benim de yapabilecek başka bi şeyim kalmıyor. Çünkü elbette onu zorlayamam. Kendi tercihi. İnanır veya inanmaz. Ben elimden geleni yaptım. Bundan sonrası onunla Allah arasında. Yapabilecek bi şeyim yok.

Ama üzülüyor muyum?

Belki de hiçbir şeye üzülmediğim kadar buna üzülüyorum. Ne kadar üzüldüğümün inanın haddi hesabı yok. Kaç gece ağladığımı hatırlamıyorum ben. Ya o benim en yakın arkadaşım. Onun Allah'a inanmaması beni o kadar üzüyor ki belki de en çok dua ettiğim insan odur. Her namazdan sonra mutlaka duama katıyorum onu. Allah'a yalvarıyorum, namazlar kılıyorum, Kur'an okuyorum. Yani istemeden de olsa beni Allah'a yaklaştırıyor Betül. Bunun için şükretmem mi lazım yoksa dua etmem mi lazım inanın bilmiyorum ama şuna kesin olarak eminim.

Bu kız benim büyük imtihanım.

**

Hepinize selamlaaaaar afyon lokumlarımmm... :)))

Nasılsınız?

Afyon lokumu sever misiniz?

Valla ben çok seviyorum. Denemeyenlere tavsiye ederim. Deneyemeyenlerden de özür dilerim bunun bahsini açtığım için. Kusura bakmayın lütfen. Sadece sevdiğim için öyle yazmıştım. Havada kalmasın diye de söylemek istedim.

Bölüm nasıldı?

Biraz Kaan'lı ama Kaan'sız bi bölüm oldu. Elif üzgün, Betül'ün dünyadan haberi yoktu. Ayrıca yeni bi şey de öğrendik. Betül Müslüman değilmiş.

Buna şaşırdınız mı?

Berk hakkında düşünceleriniz?

Kaan sizce ne halde?

Yeni bölüm yeni şeyler. Cevaplar beklenmede...

Bu arada hemen yeni bölüm isteyenler var. İnanın bu beni çok mutlu ediyor. Yani çünkü ortada bi emek var ve bu beğeniliyor. Dahası yenisi bekleniyor falan. Çok güzel şeyler bunlar. Çok seviniyorum okuyunca. Çok mutlu ediyorsunuz beni. :))))

Ama işte dediğim gibi fındık işleri falan derken bazen zaman olmuyor yazmaya. Ama elimden geldiğince hızlı olmaya çalışıyorum. :)

Seviliyorsunuuuuz. :)))) (ciddiyim)

Hepiniz Allah'a emanet olun. :))

Yeni bölümde görüşmek üzereeee.

Kalın sağlıcakla...

💙💙

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin