Selamünaleyküm herkese...
Bu bölüm çok tuhaf oldu gibi ama aslında sürpriz sonlu. Yazarken azıcık duygulandığım bi bölüm oldu.
Sizi beklettim biliyorum ama umarım değer.
Fındık tarlalarında ne kadar yorulduğumuzu bi bilseniz keşke. Zor gerçekten. Ama bunu bahane olarak kullanmak istemiyorum. Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım Allah'ın izniyle.
O zaman keyifli okumalarrr!
**
Neyse ki çabuk sinirlenebilen bi insanım, yoksa ona güldüğü için sinirlenmek yerine tebessümünü düşünebilirdim.
Sen zaten ancak gül Kaan tamam mı?
Annesi yanında olduğu için bi şey diyemedim ama olmasaydı da çok bi şey diyemezdim sanırım. Gidip hesap soracak halim yoktu ya.
'Emin misin?'
Ya belki kısacık bi soru sorardım neye gülüyorsun diye ama o kadar sonra giderdim hemen. O da meraktan zaten.
Ama ne yapayım sinirlendiriyor beni. Niye gülüyor ki şimdi? Sabır...
Neyse, diye düşünmeye çalışıp gözlerimi maksimum bir saniye üzerinde tuttuğum Kaan'dan çekip tekrar annesine gülümsedim ve onların yanından ayrılmak üzere bir adım attım.
Ben bu cümleyi niye bu kadar uzun yaptım?
Ve tekrar onun sesini duydum.
"Hayırlı günler."
Attığım adım yerinde kalmışken başımı ona doğru çevirip bir kere salladım ama ona bakmadım. Sonra da hemen oradan ayrıldım.
Benim sınavım zaman geçtikçe zorlaşıyordu galiba. Büyük şeyler yaşamasam da hislerimin şiddeti artıyordu sanki.
Ama hangi hislerimin?..
**
"Siz olmuşsunuz Elif." diyen Betül'e telefondan bağırdım.
"Ya Betül ben ne anlatıyorum sen ne anlatıyorsun!"
Bu kız beni anlamıyor.
"Ne bağırıyorsun ya? Yalan mı? Kafamdan bi şey uydurmuyorum ne anlattıysan ona göre çıkarım yaptım. Önce o seni abinden kıskandı sonra sen onu ikizinden. Komşu da olmuşsunuz. Annesi de seni beğenmiş belli ki. Ya Elif sen onun annesiyle güzel güzel konuşurken Kaan niye gülmüş olabilir?"
Sabır çekerek çamaşırları katlarken aslında katlamadığımı, çamaşırları dövdüğümü fark ettim.
"Niyeymiş Betül?"
Betül hoparlöre aldığım telefondan rahat bi tavırla konuştu.
"Çünkü annesiyle hoşlandığı kızı yan yana görmek hoşuna gitti de ondan."
"Ya Betül!" diye bağırdım yine. Neyse ki evde kimse yoktu. Annem bi komşuya kadar gitmişti. "Sen de taktın he! Ne hoşlanması kızım ne anlatıyorsun? Yok o benden hoşlanıyormuş yok ben ondan hoşlanıyormuşum. Oldu olacak evlendir bizi tam olsun. Sabır ya."
Telefondan bi gülme sesi gelince iyice kafam attı ama bir şey demedim.
"E zaten, nikah şahidin ben olacağım unuttun mu?"
Sanki Kaan yeterince sabır çektirmiyormuş gibi bi de Betül başladı. Ya sabır Allah'ım, ya sabır.
"Betül ben sana şurada ciddi bi şey soruyorum senin yaptığına bak." diye sitem ettim Betül'e. Bir yandan da dövdüğüm kıyafetleri katlamaya çalışıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/286830026-288-k272966.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...