Bazı huylar bulaşıcı galiba, mesela her yerden çıkma huyu.
"Burak?" diyen Betül'le beraber gözlerimi Burak'tan çevirip ne yapacağımı düşündüm.
Ya duyduysa, ki duydu muhtemelen?
Ya Kaan'a söylerse?
Bi de yakın arkadaşı! Ben bu çocuğu nasıl susturacağım?
"Senin ne işin var bu sınıfta, ders saati?"
Betül onunla konuşurken ben de onları dinledim.
"Bizim ders boştu, sizin hoca da takmıyor zaten. Baksana şu hocaya Allah bilir geldiğimin bile farkında değildir."
Allah'ım lütfen duymamış olsun lütfen lütfen!
"Valla biz de fark etmedik." diyen Betül o kadar haklıydı ki daha haklı olur muydu bilmem. Işınlandın mı be çocuk?
Yok ben soracağım, böyle olmaz. Bilmem lazım duyup duymadığını.
Burak ağzını açıp bi şey söylemek üzereyken pat diye lafa atladım.
"Sen bizi duydun mu?"
Betül de aniden bana dönüp, ne yapıyorsun der gibi bakınca ben de ne yapayım diye ona baktım. Sonra ikimiz de tekrar Burak'a dönüp cevap bekledik. Burak önce ciddi gibiydi ama sorumdan sonra ufaktan sırıtmaya başladı.
"Duydum valla."
Buyurun cenaze namazına.
Ulan Burak, ulan Burak! Nasıl duyarsın ya, ben bunu sır gibi saklayacaktım. Nasıl duyarsın?!
Burak öyle deyince Betül bana döndü hemen. Yüzündeki mahçupluğu fark etmiştim ama iş işten geçmişti bile. Burak duymuştu bizi. Betül bana özür dileyen bakışlarını gönderirken benim başıma ağrılar girmeye başlamıştı. Ya Kaan'a söylerse, ne olacak o zaman?
Birkaç saniye önüme dönüp başımı ovduktan sonra tekrar Burak'a döndüm.
"Tam olarak ne duydun?" dedim bi umut. Belki başka bir şey duymuştur, ne bileyim belki şaka yapıyordur.
Burak rahat bi tavırla cevap verdi.
"Senin Kaan'ı sevdiğini işte."
Ya bu ne rahatlık? Ben gerim gerim geriliyorum, başıma ağrılar giriyor. Adam pat diye söyledi. Bi de o sesini yükseltmekten o kadar çekinmedi ki umarım bütün sınıf duymamıştır.
"Ya sessiz olsana biraz." diyen Betül'e ne yapmışım ki, der gibi baktı Burak. Şeytan diyor geçir bir tane ağzının ortasına...
Ama işte şeytan diyor.
"Bak sakın bunu gidip ona söyleme, tamam mı? Hatta kimseye söyleme." diye çok ciddi bi şekilde konuşurken o hala çok rahattı.
"Sen söylersen neden olmasın?" diye gülerek konuşunca başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor sandım. Ciddi miydi şu an? Böyle bir şey yapar mı gerçekten? Lan niye bu kadar vicdansızsın?
"Burak!" diye uyarıcı bi tonda konuştu Betül. "Saçmalama istersen, söyleme dediysek söyleme işte."
"Ya bana ne sizden?" dedi Burak umursamaz bi tavırla. "İşim gücüm yok bizinkine yetiştireceğim. Hiç yani. Neyse, Betül ben sana gelmiştim zaten. Hani şu geçen sana gösterdiğim fotoğraf var ya..."
Huh! Ödüm koptu bir an!
Burak içimi rahatlattıktan sonrasını dinlemedim ve önüme döndüm.
Allah'ım çok şükür ya. Hiç umurunda değil gibi, söylemez bence.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...