Öğle arası sonunda gelebilmişti. Çünkü ben sabahtan beri dünkü olanları Betül'e rahat rahat anlatmak için öğle vaktini bekliyordum. Özellikle Kaan'ın, abimin attığı golde bana olan tuhaf bakışını çok merak ediyordum. Niye bilmiyorum ama çok kafama takılmıştı. Onun yüzünden kendimi kötü hissetmiştim o kadar.
Hemen Betül'e dönüp konuşacaktım ki onun daha meraklı olduğunu fark ettim.
"Hadi Elif anlat öğlen oldu. Meraktan çatlamak üzereyim."
Tam anlatmaya başlıyordum ki sınıfta olduğumuzu fark ettim.
"Burada olmaz kızım, bahçeye çıkalım."
Betül ayaklanınca ben de peşinden gittim. Ya bunun tam tersi olması gerekmiyor muydu?
Çabucak bahçeye indiğimizde gözlerimiz boş masa aradı. Çok geçmeden ağaçların yanında onu da bulduğumuzda artık önümüzde engel kalmamıştı. Betül hemen otururken ben de karşısında yerimi almıştım.
"Evet anlat dinliyorum."
Derin bir nefes aldım ve en başından anlatmaya başladım.
"Şimdi ben dün son dersten sonra maça gittim ya, orada bil bakalım kim vardı."
"Kesin şu şemsiyecidir."
Güldüm.
"Yav onun adı var kızım."
Omuz silkti.
"Bana ne canım adından. Benim aklımda öyle kalmış."
"Olsun sen yine de öyle deme. Onun yanında falan da dersin yanlışlıkla, rezil kepaze olurum. Sonra sen beni arkadaşına mı anlatıyorsun der iş farklı yerlere gider, benim başım yanar." dedim hızlıca. Aman Allah korusun.
"Tamam ya. İki dakikada yazdın senaryoyu." deyip devam etti. "Neyse boş ver. Anlat sen dinliyorum."
Kaldığım yerden devam ettim.
"Evet doğru bildin, Kaan da oradaydı." dedim Kaan'ı bastırarak. Betül bezgince bakınca devam ettim. "Bizim okul takımının kaptanıymış. Ve abim de onu biliyormuş daha önce söylemişti. Neyse işte ben bunları izliyorum falan derken Kaan gol attı. Yani aslında gol değil, ofsayttı çünkü. Ama türbin ikiye ayrıldı böyle. Bi taraf gol diyor bi taraf ofsayt. Karıştı ortalık."
Betül göz devirip konuştu.
"Ya Elif dün neler oldu dediğin bu muydu gerçekten? Bana futbol mu anlatıyorsun anlamadım ki."
Tabii ki sadece bu değildi ama bana sorarsanız bu tek başına bile bi olaydı. Betül'ün yerinde olsam çatlardım sanırım meraktan, gol sayıldı mı diye.
'Ama kız futbol sevmiyor anla artık.'
Ooo iç ses hoş geldin. Neyse sen dur şimdi ben Betül'le konuşuyorum.
"Yok kızım bu daha bir şey değil bekle anlatıyorum. Şimdi bu ofsayt diye baya konuşuldu abimler itiraz etti falan ama gol geçerli sayıldı. Sonra işte onu gördüm. Ne seviniyordu ne üzülüyordu, sadece sessizce milleti izledi. Sonra maç devam etti. Abim o sinirle bi coştu, gitti gol attı. Ben de o sevinçle ayaklandım. Gülerek abime baktım. Bak yaptığım şey bu kadar sadece. Sonra ne oldu biliyor musun? Kaan bana baktı. Ama nasıl biliyor musun? Böyle sinirli mi desem öfkeli mi desem, tuhaf tuhaf baktı bana. Niye anlamadım. Ben kötü bi şey yapmamıştım. Sence niye öyle baktı?"
Merakla Betül'e baktım. Onun düşünceleri benim için önemliydi açıkçası. Betül'de tuhaf bi yetenek var. İnsanları çokça gözlemler ve neyi neden yaptıklarını çoğu zaman anlar. Bu sayede insanları daha iyi anlayabiliyor. Tabii sadece bu kadar değil. O benim en yakın arkadaşım. Ve benim için çok değerli. Beni anlayan nadir insanlardan diyebilirim.
Bir süre düşündü Betül. Sonra ciddiyetle konuştu.
"Sen bir sürü şey oldu demiştin. Onları da anlatsana bi. Aklımda var bi şey ama emin değilim."
"Peki." deyip her ne kadar merak etsem de ısrar etmedim ve anlatmaya devam ettim.
Betül'e Kaan'ın abimin yanına gelmesini, öksürük meselesini Kaan'ın abime diklenmesini, kardeş olduğumuzu öğrenmesini, öğrendiğinde verdiği tepkiyi, bıyık altı gülmelerini, ofsayt meselesini, maç sonucunu, kütüphanede olanları, şemsiye meselesini, Kaan'ın söylediklerini ve en son eve geldiğime kadar her şeyi ayrıntılı olarak anlatıp merakla ne diyeceğini bekledim. Cidden çok merak ediyordum. Kaan'ın davranışlarına anlam veremiyordum ve açıkçası anlamak istiyordum. Neden böyle şeyler yapıyordu?
Betül bir süre düşünüp durdu. Bense merakla ne diyeceğini bekledim. Stresle ne diyeceğini beklerken en sonunda konuştu.
"Abine güldüğünde sinirli sinirli baktı, abin sırtına vurunca ona diklendi karşı çıktı, kardeş olduğunuzu öğrenince aniden hali değişti hatta bıyık altı güldü, seni kütüphanede daha önce de birçok kez gördü fark etti, sonrasında olanlar ve en başını kast ederek söylüyorum bundan önce olanlar..."
O biraz daha düşünürken ben onun söylediklerinin ne anlama geldiğini düşünüyordum ve bu düşünce beni germişti.
"Korumacı tavır, yardım etme isteği, kıskanma, dikkat etme, iyiliğini düşünme..."
Betül konuştukça gerilen vücudumla oturduğum yerde dikleştim ve Betül'ün beni şok edecek olan o cümlesini dinledim.
"Bence Kaan senden hoşlanıyor Elif."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...