6.9

1.8K 182 97
                                    

Ben söyleyeceğimi söylerken Hamza beni gayet dikkatli bi şekilde dinlemişti. Haline bakılırsa boş konuştuğumu düşünmüyordu. Ama benimle aynı fikirde olduğunu da sanmıyordum.

"Yani sana inanmayacağımı düşündüğün için susacak mısın?" dedi gayet net bi şekilde. Ben de başımı salladım aynı şekilde.

Sandalyesinde geriye yaslanıp kısık gözlerini bana dikti yine.

"Seni niye tanımak istiyorum sanıyorsun?" diye bi soru sordu bana. Ben bir şeyler düşünüyordum ama belli ki Hamza da boş adam değildi.

"Bak Kaan Mert." dedi yine ciddi bi şekilde ve o da konuştu benim gibi.

"Yeğenim hakkındaki düşüncelerini az çok tahmin ediyorum ama ortada net bir şey olmadan da kesin bir şey düşünemem. Seni tanımak istiyorum ki lafına sözüne güveneyim. Elif'i üzecek herhangi bir şeye gözümü yumacak değilim. O yüzden ben önlemimi baştan almaya çalışıyorum, anlıyor musun?"

Ben de aynı şekilde onu dikkatle dinliyordum. Ve söyledikleri de aklıma yatmıyor değildi. Olaya biraz da onun gözünden bakınca da haksız sayılmazdı.

"O yüzden senden net bi cevap veya açıklama bekliyorum. Sen ne düşündüğünü söyle ya da neden böyle davranıyorsan sebebini söyle ben de ona göre bi yargıya varayım. Bırak da inanıp inanmamak bana kalsın. Zamanla, seni tanıdıkça neyin doğru neyin yanlış olduğu ortaya çıkar zaten."

Hamza da söyleyeceğini söyledikten sonra durup ikimizin düşüncesini de düşünmeye başladım. Ben önce bana güvenmelerini sağlayıp sonra hislerimi söylemek istedim ama Hamza da güvenmek için haklı olarak benim ne düşündüğümü öğrenmek istedi. Onun tarafından bakınca gayet haklıydı. Mesela Azize için aynı şeyler olmuş olsa onu seven kişiye ben de güvenmek isterdim ki ondan önce Azize'yle ilgili düşüncelerini bilmek isterdim seviyor mu yoksa gelip geçici bir şey olarak mı görüyor diye. Ben de bilmek isterdim yani. Hatta söylemek istemezse sevdiğini, sevdiğini bile söyleyemeyen herifin teki deyip hepten soğuyabilirdim.

Lan bi dakika! Ya Hamza da böyle düşünürse?

Yok yok. Ben bu riski alamam. Hamza Elif'i sevdiğimi bilmeli. Dediği gibi inanıp inanmamak onun sorunu. Ben seviyorum kardeşim var mı ötesi? Korkak gibi gözükmeye hiç niyetim yok.

Hemen sandalyede dikleşip ne kadar ciddi olduğumu belli eden bakışlarla ona baktım ve net bi şekilde konuşmaya başladım.

"Haklısın."

Ardından ellerimi masanın üzerinde birleştirip gözlerimi ona diktim.

"O zaman ne olduğunu sana söyleyeyim. Ben kendimden de hislerimden de eminim Hamza. Onun mutluluğu için uğraşmaya da, onu kazanmaya çalışmaya da, onu beklemeye de hazırım da razıyım da. İster inan ister inanma, ben Elif'i seviyorum."

**

Elif'ten

Bu aralar duygularımı ifade etmekte zorlanıyorum. Öyle karışmış öyle iç içe geçmişler ki ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi şaşırıyorum bazen. Hele bazı duygular var ki onların adını koyamıyorum. Ne yaşıyorum ben, diye düşünüyorum bazen. Ne bu hissettiğim duygular? Neden böyle hissediyorum? Niye ne olduğunu anlayamıyorum? Nereden çıktı bu duygular ve neden şimdi? Ne oluyor bana? Bu kadar aklımı karıştıran şey ne?

Kafamda dönenlerin sadece birkaçı olan bu sorular beynimi kemirmekten başka bir şey yapmıyorlardı. Çünkü hiçbirinin cevabı yoktu bende. İşin kötü tarafı cevap nerede, onu da bilmiyorum.

"Elif?"

Daldığım derinlerden beni çıkaran Azize'nin sesi olmuştu. Hemen ona döndüm.

"Efendim?"

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin