5.0

4K 336 171
                                    

Gözlerim bazen beni yanıltıyor. O yüzden fotoğrafa bi daha baktım.

Bismillahirrahmanirrahim. Oğlum kamera dururken bana mı bakasın geldi Allah'ını seversen? Rezil kepaze olduk Sevgi hocaya. Ay kadın bi de ikimize attı dimi? Yani aynısı onda da var. Yani benim gördüğümü biliyor.

'Yanında oturuyor çocuk. Kafasını uzatmasına bile gerek yok çünkü deve gibi. Şuan senin fotoğrafı büyülttüğünü bile fark etmiş olabilir.'

Ne?! Büyülttüm mü?

Pat diye telefonu kapattım ve ters çevirip dizime yapıştırdım. Allah'ım lütfen görmemiş olsun.

İçimdeki sıkıntıdan memnun memnun stresimle barışık bi şekilde pozisyonumu bozmadan yolculuğa devam ettim.

Gidene kadar pozisyonumu bozmamıştım.

'Yani kazık yutmuş gibi oturdun.'

Aynen iç ses ondan.

Çünkü aklımda dönen 'bana niye baktı' sorusunu bastırmak için düşündüğüm 'acaba gördü mü' sorusuyla uğraşıyordum. Çok zekiyim dimi? Arada böyle beynime ters köşe yapıyorum. O da böyle kalıyor ortada. Ağlasın.

Sonunda okula vardığımızda sırayla indik arabadan. Beklediğimden çok farklı ve kötü geçen bi törenden sonra mutlu değildim açıkçası. Kaan da değildi sanırım. Ama mutsuz gibi de durmuyordu.

Puff ya olan Kaan'a oldu. Çocuk o kadar yardım etti bi de. Gittim ben aldım ödülü o çıkmadı oraya.

'Yine başlama Allah aşkına. Tamam anladık çok üzüldün ama ne yapalım.'

Bu kadar net olma iç ses. Bence bi şey yapabilirim.

'Ne yapacaksın?'

Görürsün birazdan. En azından bunu yapmalıyım.

Okula giriş yaptıktan sonra hocalar bizle ufak bi şey konuşup sınıflara göndermişlerdi. Biz de üst kata çıkıp sınıflarımıza doğru yöneldik.

"Şey." dediğimde Kaan durup bana döndü. Biraz yaklaşıp konuştum.

"Törende büyük saçmalık olunca sen de şey oldun böyle. Üzülmüşsündür. Ama ben de mutlu değilim. Senin hakkını yemiş gibi hissediyorum."

Elimdeki poşeti ona uzattım.

"Bunu sen al."

Kaan bi bana bi poşete bakarken ben yine gözlerimi kaçırdım.

"Ya saçmalama. Zaten sahneye çıktığından beri yüzün bi kere gülmedi. Hem dedim ya taslak sana ait. Senin hayal gücünün eseri o. Zaman olsa sen zaten bitirirdin onu. Ben sadece yardım ettim o kadar. Yani hiç gerek yok buna. Senin hakkın. Ayrıca sen hakkımı falan yemedin. Senlik bi durum yok ortada." dedi hızla. Ama ben bunu kabul etmek istemiyordum.

"Hayır sen de en az benim kadar uğraştın ve hak ettin. Ama oraya ben çıktım, beni alkışladılar. En azından ödül senin olmalı. Al bunu."

Kaan itiraz eden sesiyle tekrar konuştu.

"Gerek yok, hem ben takmıyorum. Üstelik üzüldüğüm falan da yok oraya çıkamadım diye. Sen de zaten çıktığından bi şey anlamadın."

Bu sefer ben itiraz ettim.

"Nasıl üzülmedin? Gelene kadar canın sıkkın gibiydi." dediğimde birden çıkıştı.

"Ya benim canım ona niye sıkılsın? Sen sevinemedin bile, ona üzüldüm ben."

Birkaç saniye ikimiz de donduktan sonra Kaan ne söylediğini anlamış olacak ki gözlerini kaçırıp ensesini kaşıdı. Bense sadece yutkunmuştum. Tabii gözlerimi kaçırmam da uzun sürmemişti.

Sesimi normal tutmaya çalışarak ve gözlerimi asla yüzüne çevirmeden konuşmaya başladım. Elimdeki poşeti biraz daha ona uzattım.

"Olsun sen al yine de."

"Gerek yok dedim ya Elif."

Kaan yine itiraza başladığında beklemeden konuştum.

"Ya Kaan alır mısın şunu?" dediğim an dondu çocuk. Donuk donuk bakıyor şuan bana. Ben yanlış bi şey mi söyledim diye düşünürken "Kaan mı?" diye sordu şaşkınca.

Bu sefer adını sorgulamaya başlamıştım. Bunun adı Kaan değil mi ya? Ben mi yanlış biliyorum?

"Evet?" dedim sorar gibi. "Ne oldu?"

Başını iki yana sallayıp "Hiiç." dedi.

"Sadece, ilk defa adımla hitap ettin. Tuhafıma gitti."

Ona tuhaf tuhaf baktığımda hafif gülümsemişti fakat bakışlarımı gördüğü an kendini düzeltip elimdeki poşeti aldı.

"Dediğin gibi olsun."

Ardından poşeti açıp içindekini çıkardı.

Oha.

Oha!

OHAA!

SEFİLLER Mİ?

HEM DE İKİ CİLDİ DE, HANİ ŞU EN KALIN OLANLAR.

Hayır ya. Şuan ağlamak istiyorum. Hayır, içinde bunun olduğunu bilsem yine ona verirdim ama yani... Ödül bu olmak zorunda mıydı?

'Ağla.'

Ya iç ses zaten içim yanıyor. Sen de başlama şimdi. İnsan bi destek falan olur. Dost musun düşman mısın belli değil.

'Ben insan değilim.'

Te Allah'ım ya. Valla şuan seninle uğraşamayacak kadar yıkıldım. Beni yine hassas noktalarımdan birinden vurdular. Kendimi kalbimden vurulmuş gibi hissediyorum.

"Neyse ben gideyim." dedim gözlerimi kitaplardan ayırıp. Sonra tam arkamı dönmüş gidiyordum ki yine onum sesini duydum.

"Benim daha iyi bi fikrim var."

**

Yaa o kadar yazı yazmıştım buraya bi anda gitti hepsi. Puf ya. O kadar yazdım silindi hepsi. :'(

Neyse ben yine de giriş yapıp birkaç soru sorayımmm.

Eveeeeet pikaçularııımmm. Karar verdim. Artık o güne ne denk gelirse öyle seslenicem size. Ortaya karışık yani. :D Bugün pikaçuyu seçtim. Kendisini çok tanımasam da tatlı sarı bi oğlana benziyor. Ben sevdim.

Birkaç sorum var hemen soruyorummm.

1. Kaan'ın fikri ne sizce?

2. Kaan'ın derdi ne?

3. Kaan ne yapmaya çalışıyor?

Mdmdmxmslxmslcmskckdkf

4. Elif sizce saf mı?

5. Yoksa fazla mı zeki?

6. Ya da ortası?

7. Bi de Elif sizce bazı şeylerin farkında ama anlamamazlıktan mı geliyor?

8. Yoksa cidden anlamıyor mu?

Cevaplarınız bekleniyor...

Hikaye kapaklarını diğer bölüm atıcam Allah'ın izniyle.

Şimdilik bu kadar. Aslında birkaç bi şey yazmak istiyordum ama şimdi tekrar yazmaya başlarsam biraz uzar. Bölümün yarına kalmasını istemiyorum. O yüzden böyle oldu.

O zaman yorumlarda görüşmek üzereeee.

Hadi Allah'a emanet olunnn...

💙💙

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin