2.4

4.9K 367 7
                                    

Sana ne ya sana ne? Sana ne kızım elin Kaan'ının tebessümünden?! Git işine Allah aşkına ya! Öğlen öğlen başına güneş mi geçti ne oldu? Beynin sulanmış senin.

Son ders hoca bizi serbest bırakmıştı ve ben kendimi yemekle meşguldüm. Az önce yaptığım bir saniyelik yanlış yüzünden içim içimi yiyordu. Bakmak zorunda mıydın Elif? Bakmadan geçip gitseydin işte!

Pufff yaa! Tebessüm etmek zorunda mıydı?!

'Sıkıntı.'

Sıkıntıyla kafamı sıraya gömüp gözlerimi kapattım. Belki uyurum diye saçma bi umuda kapıldıktan 10 saniye sonra kafamı tekrar kaldırdım.

Aff ya olmuyor işte!

Kendi kendime sakinleşmeye çalıştım. Ama yine de sıkıntı çökmüştü işte içime. Tek bir çare kalmıştı.

Sıramdan kalkıp hocadan izin aldım. Sonrasında önce lavaboya gidip yüzümü yıkadım ardından da dolaba gidip küçük Kur'an'ımı alıp tekrar sınıfa geldim. Arkalarda boş bir yere oturup okumaya başladım.

**

Sonunda sakinleşebilmiştim. Kur'an gerçekten benim çaremdi. Sıkıldığımda bunaldığımda bi okuyorum, hepsi puff. Mucize işte.

Dersin bitmesin iki dakika kalmıştı ki hoca çıkabilirsiniz dedi. Ben de çantamı toplayıp Kur'an'ı da elime alıp saniyesinde çıkmıştım sınıftan. Tam kütüphaneye koşuyordum ki Kaan'ı karşımda görmemle ani fren yaptım. Son anda çarpmaktan kurtulmuştum. Sırtında okul çantası elinde resim çantasıyla bana bakıyordu.

"Bitirdin mi?" dedim aceleyle. Hızla başını sallayıp kafasıyla merdivenleri göstererek "Hadi." dedi. Ardından da hızla merdivenlere gitti. Ben de onu peşinden takip ettim. Yaklaşık 30 saniye içinde öğretmenler odasına gelmiştik. Bir süre orada durup edebiyatçının çıkmasını bekledik.

Hoca çıkmayınca stresle sordum.

"Hoca gitti mi acaba?"

Saatine bakıp bana döndü.

"Ders şimdi bitti. Çıkar birazdan."

Biraz durup o sordu bu sefer.

"Beğenir mi sence?"

Kütüphanede gördüğüm kadarıyla çok güzel boyamıştı. Ben o kadar iyi yapamazdım.

Anın verdiği stresle konuştum.

"Valla beğenmezse ben alıp duvarıma asarım. O kadar uğraştık beğenir herhalde." dedim kapıya bakarak. Sonra saniyelik ona bakıp tekrar kapıya baktım.

Tebessüm etmişti.

Bunu umursamayıp hocayı bekledim. O da zaten çıkmıştı.

"Hocam yarışma için çizdiğimiz resim bitti." dedi dosyayı göstererek. Hoca da zümre odasına geçip sandalyeye oturdu. Tabii biz de peşindeydik.

Bizim dışımızda birkaç kişi daha vardı. Önce onlar teslim etmişti resimlerini. En son sıra bize geldiğinde üçümüz kalmıştık odada.

"Çıkarın bakalım."

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin