4.2

4.3K 343 23
                                    

Betül'ün ağzından çıkan son cümle benim donup kalmama sebep olmuştu. Şuan boş boş Betül'e bakıyordum. Bu, benim beklediğim bir şey değildi. Yani ne bileyim ben böyle bir şeyi hiç düşünmemiştim. Tamam bana yardım ediyordu durup dururken falan ama dar kafa da diyordu. Ben onun bana gıcık olduğunu bile düşünmüştüm ama böyle bir şey aklımın ucundan geçmemişti. Ve yani bilmiyorum... Kaan'dan bahsediyoruz. O benden niye hoşlansın ki? Davranışlarım yüzünden bana dar kafa demişti, neyimden hoşlanmış olabilir? Ya gerçekten hoşlanmış olabilir mi? Yani bilmiyorum kafam çok karışık şuan.

"Elif?"

Betül'ün sesiyle kendime gelirken gözlerimi kaçırdım. Elimle alnımı ovup Betül'e bakmadan konuştum.

"Betül bence öyle bir şey değil sen yanlış anladın." 

Ona dönüp devam ettim.

"Ya da bilmiyorum ben çok abartarak anlattım. Böyle bir şey olduğunu sanmıyorum." 

Betül'e beni onaylamasını bekleyerek baktım ama hiç öyle olmadı.

"Bilmiyorum Elif, ben sadece senin anlattıklarından bir çıkarım yaptım. Ama yani senden hoşlanmasa bile değer verdiği ortada."

Sıkıntıyla ellerimi yüzüme kapattım. Gerçekten böyle olabilir mi ya? Ama nasıl? Kaan bu yani niye değer versin bana. Daha önce onu gördüğümü bile hatırlamazken ben o nasıl bana değer verebilir? 

Ellerimi yüzümden çekip anlamadığımı belli ederek konuştum.

"İyi de niye Betül? Ne alaka yani? Beni nereden tanısın görsün ki bana değer vermiş olsun? Bi teneffüsler var bi de kütüphaneye gittiğim zamanlar. Ki ben bile daha yeni fark ettim bu okulda olduğunu. Hadi gördü diyelim beni tanımıyor ki. Niye bana değer versin? Ya çok saçma geliyor bunlar bana ben anlamıyorum." dedim içimdeki sıkıntıyla. Gerçekten anlamıyordum.

"Ya tamam bi sakin ol. Ben öyle dedim diye kesin öyle değildir ya. Öyle olmuş olsa bile ne olacak ki? Kötü bir şey değil bu. Hem çocuk gelip de sana bir şey itiraf etmemiş ya." dedi Betül beni sakinleştirmeye çalışıp. Aslında ben sakindim ama gergindim.

"Ya ne bileyim zaten kafam karışıktı. Onun davranışları tuhafıma gidiyordu. Şimdi sen böyle deyince hep bi tuhaf oldum. Kafam iyice allak bullak oldu."

Betül gözlerini kısarak beni dinlerken ben onun ne anlamaya çalıştığını çözmeye çalıştım.

"Bir dakika ya." dediğinde tehlikenin çanları çalıyor gibi hissetmiştim. "Senin kafan niye karışıktı Elif?"

Gel de açıkla şimdi. Daha ben ne olduğunu anlayamazken Betül'e ne diyebilirim ki?

"Ya karışık derken, aslında..." Eşarbımın üstünden ensemi kaşıdım. "Ben de bilmiyorum Betül. Yani anlamadım gitti. Son birkaç haftadır sürekli onu görüyorum, sürekli çevremde. Bir şekilde sürekli diyalog içinde oluyoruz. Ne bileyim bana gereksiz yere iyi davranıyor. Yardım etmeye çalışıyor. Farkındayım bunların ama bunlar bana çok uzak şeyler. Yani benim hayatımda yardım aldığım hepi topu üç erkek var, onları da biliyorsun. Ama şimdi bir de Kaan eklendi. Ben istemediğim halde geliyor yardım ediyor, iyi davranıyor. Ne bileyim kafam karışıyor benim de. Uzak dursun istiyorum o yüzden. Yanımda gülüyor falan, saniyelik olarak görsem de aklımda kalıyor. Yemin ediyorum kafamı yerden kaldırasım gelmiyor o yanımda olunca. Yine bakıp güler de aklımda kalır diye ödüm kopuyor." 

Sıkıntıyla nefes alıp verdikten sonra başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Bir süre öylece baktıktan sonra gözlerimi kapatıp dua etmeye başladım.

"Allah'ım eğer bu bir imtihansa sen benim bu imtihandan alnımın akıyla çıkmamı nasip et. Ben elimden geleni yapmaya çalışacağım yeter ki sen beni yalnız bırakma. Günaha sürüklenmeme izin verme Rabbim."

Başımı indirip Betül'e baktığımda anlamıştım bu halimden bir şeyler çıkardığını. Bana hafif hüzün ama biraz da mutlulukla bakıyordu. Konuşmasını istemedim. Bana bugünlük bu kadar şey yeter de artardı bile. Fazlasını öğrenmeyi de duymayı da istemiyordum. 

"Betül ne varsa aklında hepsini unut. Bu aralar sürekli iletişim halinde olduğumuzdan oluyor belli ki bu. Ben böyle düşünüyorum bırak da böyle kalsın."

Betül bir şey demeden kafasını salladığında oturduğum yerden kalktım.

"Gidelim mi?" dediğimde Betül beni onaylayıp peşimden geldi. Birlikte tekrar okula girdik.

**

Öğleden sonraki ilk dersimiz edebiyattı ve ders bitiminde hoca beni yanına çağırmıştı. Sınıf dağılırken ben hocanın yanına gitmiştim.

"Efendim hocam."

Mustafa hoca gülümseyerek bana baktı.

"Elif tebrik ederim. Kaan'la yaptığınız resim ilde birinci olmuş."

Şaşkınlıkla hocaya baktım.

"Gerçekten mi hocam?"

Başını salladı.

"Evet, gerçekten. Zaten ben de çok beğenmiştim, derece bekliyordum açıkçası ama birinci olacağını da düşünmemiştim." 

Sevinçle yerimde zıplamamak için kendimi zor tuttum. Vay be! Demek birinci oldu ha.

"Ben de beklemiyordum hocam çok sevindim." dedim gülümseyip. Hoca da başını sallayıp tekrar konuştu.

"Ödül töreni olacakmış merkezdeki kültür merkezinde. Bizim de gitmemiz gerekiyor."

Ağzımdan birden "Biz derken?" sorusu çıkınca hoca cevapladı beni.

"Ben, Sevgi Hoca, Müdür Yardımcısı ve Kaan'la ikiniz. Ha bu arada yarın sabah gidiyoruz. Kaan'a da sen haber ver, benim bugün dersim yok onlara." 

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin