Selamünaleyküüüüüm acısız şalgamlarımmm.
Bu bölüm biraz değil birazdan biraz daha fazla süprizli bi bölüm oldu.
Size soru işaretleriyle sezon finali yapmak istemiyorum. Aksine daha açık bi sezon finali olsun istiyorum. Yapabilecek miyim bilmiyorum ama ne diyelim, hayırlısı olsun.
Hepinize keyifli okumalarrr.
**
Notları Yazan Kişiden
Artık bazı şeyleri öğrenmenin vakti gelmişti. Bu zamana kadar kendimi yeterince oyalamıştım ama artık bunu istemiyordum. İnandığım dinin nasıl olduğunu bilmek öğrenmek istiyordum. Sevdiğim kızın nasıl bu kadar dinine bağlı olduğunu bilmek istiyordum. Kafamdaki soruların cevaplanmasını istiyordum. Ben Elif'i daha kazanamadan kaybetmek istemiyordum.
Şimdi tam da bana yazdığı son nottaki yerdeydim ve onun söylediği saate 10 dakika daha vardı. Ona güveniyordum ve yalan söylemeyeceğine de emindim. Eğer o Hamza hakkında öyle diyorsa öyledir. Bu yüzden içimde bi tereddüt yoktu.
Elimdeki limonlu sodadan bir yudum daha alıp masaya koydum. Yazdığı yer ırmak kenarıydı. Herhangi bi kafe veya bi mekan beklemiştim ama o burayı yazmış. Yine de çok şaşırmamıştım. Zaten sevdiği bi yer ve gayet konuşmaya müsait, insanlar geçse bile aşırı bi yoğunluk yok. Bu yönden de rahatım.
Elif nota hem ismini hem de nasıl giyinip geleceğini yazmıştı Hamza'nın. Siyah bi pantolon ve lacivert bi tişört giyecekmiş. Halbuki benim onu zaten gördüğümü bilmiyordu. Ama zaten kim olduğunu hala bilmiyorum. Umarım bugün öğrenebilirdim.
Gözlerim ırmakta dolanırken biri dokundu omuzuma. Başımı ona çevirdiğimde Hamza'yla göz göze gelmiştik. Hızla yerimden kalktığımda soran bakışlarını bana göndermişti.
"Elif'in bahsettiği kişi benim." deyip açıklama yaptığımda elini uzattı.
"Selamünaleyküm kardeşim, Hamza ben."
Tebessümle verdiği selamı alıp elini sıktım.
"Aleykümselam, Mert ben de."
Hamza tam karşıma oturunca ben de yerime oturmuştum. Önce bi süre beni inceledikten sonra derin bi nefes alıp konuşmaya başladı.
"Ben en iyisi önce şu aramızdaki gerginliğe bi son vereyim. Yoksa kasılmaktan konuşamayacak gibisin."
Öyle deyince istemsiz olarak kendime baktım. Ne kasılması canım gayet düzgün duruyorum işte. Hamza ufak bi duraksamadan sonra devam etti.
"Elif bana seni tanımadığını ama senin ona sorular sorduğunu söyledi. Anladığım kadarıyla islami konularda aklına takılan şeyler var. Allah'ın izniyle elimden geldiğince yardımcı olurum sana. İstediğini sorup söyleyebilirsin."
Ufak bi tebessüm edip öğrenmek istediğim şeyleri kafamda toparladım. Gerçi zaten düşünmüştüm ama yine de gözden geçirdim. Sonrasında ise sırayla sormaya başladım.
Hamza her sorduğum soruyu dikkatle dinliyor, cevaplıyor, açıklıyor, örnekler veriyor ve ben anlayana kadar buna devam ediyordu. Buraya gelirken aklımda çok da fazla bir şey yoktu ama Hamza'yla konuşmaya başladıktan sonra sorularım arttı ve biz en az bir saat onunla konuştuk. Verdiği cevaplar beni tatmin etmekle beraber aklımdaki soruları da alıp götürüyordu. Anlattıkları kafama yatıyor, anlamamı sağlıyordu. Bir süre konuştuktan ve ben Elif'e dar kafa dediğim için bin kere daha pişman olduktan sonra asıl soruma gelmişti sıra.
Parmaklarımı birbirine geçirip masanın üzerine koydum kolumu. Ve bu aralar en büyük derdim olan şeyi söyledim.
"Benim en çok merak ettiğim bi mesele var." derin bir nefes alıp verdikten sonra devam ettim. "Ben bi kızı seviyorum ve onun bana nasip olması için ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...