2.1

4.9K 370 25
                                    

Şaşkınlıkla ona bakarken fazla baktığımı fark edip gözlerimi kaçırdım. O da resmime bir daha bakıp devam etti.

"Ama acele etmen de bir şeyi değiştirmez. Öğleden sonraki derslere girdiğin sürece yetiştiremezsin."

Bu çocuk haklı haklı konuşmak zorunda mıydı acaba?

Üzgünce resmime baktım. Tüh ya o yarışmaya katılmak istiyordum.

"Ben de katılmam artık ne yapayım?" diye kendi kendime mırıldandığımda o konuştu hemen.

"Bu kadar iyi çizmişsin boşa mı gidecek? Ver bana ben boyarım. Grup olarak yapılabiliyor biliyorsun. Hem benim öğlenden sonraki dersler boş zaten. Öğle arasıyla beraber hallederim." dedi umursamazca. Ama gerçekten umursamıyor muydu onu bilmiyorum işte.

Artan şaşkınlığımı atmak için resme bakıp yutkundum. Bana neden yardım ediyordu ki?

"Şey, sen zaten çizmedin mi? Bi de bununla mı uğraşacaksın?"

Bi de o kadar dedim birlikte yapmamız için bir neden yok diye falan...

'Artık var işte boşver.'

Kaan yine umursamazca konuştu.

"Sevdiğim bir şeyi yapacağım, hem bunu ben teklif ediyorum. O yüzden beni boşver. Sen kabul ediyor musun onu söyle?"

Bu resmin boşa gitmesini cidden istemiyordum ve grup çalışması gibi bir imkan varken bunu geri çevirmek istemedim.

"Tamam olur." dedim çekinerek. Acaba kabul etmesem daha mı iyiydi düşüncesi saniyesinde beynimde yankılandı.

"İyi, o zaman sen burada bi 15 dakika bekle ben de işimi halledip geleyim. Kalemler kaybolmasın." deyip ayağa kalktı ve beklemeden kütüphaneden çıktı. Ben de yine şaşkınca ona baktım. Sonra da el mecbur onun gelmesini bekledim.

Yaklaşık yirmi dakikalık bir bekleme sonucunda sonunda gelebilmişti. Onun gelmesiyle ayaklandım hemen. "Kolay gelsin." dedikten sonra koşar adım çıktım kütüphaneden.

Kendimi açlıktan ölecekmiş gibi hissediyordum. Midem kazınmıştı resmen. Aslında o gitmeseydi ilk önce abdest almayı düşünüyordum ama bundan vazgeçtim. Önce gidip bir güzel karnımı doyuracaktım. Ardından da abdest alıp vakit kalırsa namaz kılacaktım. Vakit kalmazsa da bir dahaki teneffüse kılarım.

Açlıktan merdivenleri hoplaya zıplaya inmeye mecalim yoktu. Bu yüzden ben de normal insanlar gibi basamakları teker teker indim ve sonunda sınıfa ulaştım. Çantamdan para alıp kantinden bir şeyler alma gibi niyetlerim vardı ama sırama gittiğimde öyle olmadı. Çünkü masamda bi poşet vardı. Ne olduğunu anlamadığım poşeti açtığımda gözlerim faltaşı gibi oldu.

Çünkü şuan karşımda bir adet çiğköfte ve acısız şalgam bana gülümsüyordu.

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin