5.6

3.6K 292 107
                                    

En olmayacak zamanda karşımda onu görmemle sessizce yutkundum. Ben gergince ona bakarken birkaç saniyeye birçok duyguyu sığdıran bu çocuk yine derin derin bana bakmıştı.

Tuhaf birkaç duyguyu aynı anda görmüştüm gözlerinde. Bunu nasıl yapıyordu bilmiyorum ama az önceki düşüncelerim geldi aklıma. Hızla gözlerimi kaçırdığımda istemsizce elimle oynamaya başladım. Ona baktığımda o da gözlerini kaçırdı benden ve başını eğip yere baktı bi süre. Sonrasında tek bi kez bile bana bakmadan tek kelime etmeden gitti yanımdan.

Gözlerim onun gidişinde takılı kalırken aklım bakışındaydı. Gözlerimin önünde tekrar canlanan bakışı nedense vicdan azabı çekmeme sebep olmuştu. Bir anda kendimi dünyanın en acımasız insanı gibi hissetmiştim. Öyle derin bakmak zorunda mıydı?

Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Zihnimdeki görüntüleri silmeye çalıştım. Kaan bana öyle bakmamış gibi düşünmeye çalıştım.

Sonra aklıma bi şey geldi.

KAAN BENİ DUYMUŞ MUYDU?

'Ya bacım Allah'ını seversen senin bu jeton niye bu kadar köşeli.'

Ya bi sus iç ses Kaan beni duymuş ya! Kahretmesin ya nasıl duyabilirsin bunu? Niye hep olmadık yerlerden çıkıyorsun sen? Ya bi de o kadar şey söyledim. Hepsini mi duydun? Puf ya! Ne olacak şimdi?

'Bi şey olacağı yok. Gidip konuşacak halin de yok. Uslu uslu dur. Bilmem kaç kere dedim sana dışından konuşma diye. Ama yok. Akıllanmıyorsun ben ne yapayım?'

İç sesim benim üstüme geledursun ben garip garip düşünüyordum. İşin kötüsü haklı da. Akıllanmıyorum ki!

Daha fazla burada durup düşünmenin anlamsız olduğunu anladığımda kendime gelip okulun kapısına doğru yürüdüm. İçeri girip mescide gideceğim sırada merdivenlerden hızla inen birini fark ettim.  Başım hafif oraya döndüğünde o olduğunu anladım ama gözlerim ona ulaşmamıştı. Söylediklerim aklıma gelince başımı da önüme çevirdim. Artık daha fazla dikkat etmeliydim. Ondan kendimi olabildiğince uzak tutmalıydım. Kalbimi harekete geçirecek herhangi bi hareketi beni yanlış düşüncelere itebilirdi. Kendimi, özellikle kalbimi, korumalıydım.

Kısa bi duraksamadan sonra tekrar hareket edip gitmeye başladığında arkasından bile bakmadan mescide girdim. Girdiğim gibi derin bi nefes alıp verdim ve kendimi hızla seccadeye attım.

İki rekat tövbe namazı kıldıktan sonra seccadeden kalkmayıp oturduğum yerde dua etmeye başladım.

"Rabbim, sen beni en iyi bilensin. İçimi, dışımı, ne hissettiğimi, ne düşündüğümü, içimdeki sıkıntıyı en iyi bilen sensin. Bana bu dertleri verip sınayan da dermanını verecek olan da yine sensin. Benim senden başka sığınacak yerim yok. Sen beni bütün günahlardan koru. Kalbimi yanlış yola saptırma. Aldanıp yanlış şeyler düşünmeme engel ol. İşlediğim çok günah vardır, ben unutmuşumdur, fark etmemişimdir. Sen bilip bilmediğim bütün günahlarım için affet beni Rabbim. Ben insanım, yanılırım. Sen beni uyarmaktan vazgeçme Allah'ım. Sen beni temiz tut Rabbim. Temiz tut ki bana gelecek olan da temiz olsun. Amin."

**

İlk ders bitinceye kadar mescitte kalıp tesbih çektikten sonra yavaştan ayaklandım. Allah'tan sadece bir dersti edebiyat. Çok şükür o da bitmişti de kurtulmuştum.

Mescitten çıktıktan sonra merdivenlere gidip yavaşça çıkmaya başladım. Kendimi biraz durgun gibi hissediyordum. Nedense şaka yapacak halim bile yok gibiydi.

'Birileri mi takıldı aklına?'

İç sesimin lafını önemsemeyip çıkmaya devam ederken biri benim ismimi seslenmişti.

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin