2.7

4.8K 363 32
                                    

"Abicim, canım, ciğerim, sen niye bu kadar sinirlendin ya gel sana masaj yapayım da sakinleş." diyerek yanına gidiyordum ki o üstüme gelip konuştu.

"Gel gel göstericem ben sana masajı."

Hemen annemin yanına tekrar kaçıp konuştum.

"Anne yardım et."

Annem umursamayarak "Gidin içerde yiyin birbirinizi. Ayağımın altında dolanmayın." dediğinde hayal kırıklığına uğramıştım. Abim ise kahkaha atıyordu.

"Anne sen nasıl beni abimin vicdanına bırakırsın. Biricik kızın değil miyim ben senin?" diye duygu sömürü yaptım ama fayda vermedi.

Artık yalnızdım. Tek başımaydım.

"Al abi beni. Annem de bana bunu yaptı ya, sen saçımı da çeksen artık acıtmaz galiba. Kalbime yediğim bu darbe... Aaahhhh! Abi ne yapıyorsun ya?!"

"Boş boş konuşma da işine bak." dedi beni umursamazken. "Bir daha üstüme atla, bak bakalım ben daha neler yapıyorum."

Şurada şair gibi konuşuyorum gördüğüm muameleye bak! Ahh acıttı ya. Cani!

"Koparsaydın abi saçımı. Alıp peruk yapsaydın. Hatta bi de kafana taksaydın. Allah'ım ya!"

Arkası dönük elini aşağı yukarı salladı 'he he' der gibi.

"Cani!" deyip peşinden gittim. O bi koltuğa yayılırken ben de diğerine oturmuştum. Abimin arada bana baktığını fark ettiğimde ona trip attığımı belli ettim.

"Abartma, o kadar da çekmedim." dedi oturma pozisyonuna geçerken.

Hi hi hi ha! Vicdanı devreye girmeye başladı.

"Aynen aynen hiç çekmedin zaten." dedim tripli tripli.

"E sen de benim üstüme atladın. Belim çıkıyordu az kalsın."

"Ya abi benim atlamamdan ne olacak?" dedim kendi ağırlığımı küçümseyip.

'Sence küçümsenecek bir şey mi?'

Sus onu karıştırma şimdi.

"Ne mi olacak?" dedi aşırı bir şaşkınlıkla. "Kendini bu kadar küçümseme Elif."

Ters ters bakıp yine trip attım.

"Ya tamam gel şuraya hadi. İyi trip attın." dedi yanını gösterip. Yandan bir bakış attım.

"Hadi hadi." dedi. Öyle deyince gülüp yanına gittim.

"Canım abim ya." deyip sarıldım. O da gülüp sarıldı.

"Fıstığım benim."

Ardından tekrar konuştu.

"Geliyor musun maça?"

Doğru ya liseler arası turnuva vardı. Neredeyse ilçedeki tüm okullar katılıyordu. Abim de takım kaptanıydı ve tabii ki maça gidecekti. Geri çekilip konuştum.

"Gelmez miyim? Bizim okulu nasıl yeneceksiniz merak ediyorum. Hiç kaçırır mıyım?"

Kaşlarını kaldırdı.

"Bakalım hangi takımı tutacaksın?"

"Ya abi soru mu bu? Tabii ki sizin takımı tutacağım. Bizim okulu ne yapayım ben?"

'Böyle satış görülmedi.'

Ne be? Zaten onların maçını da izlemedim. Kimler takımda onu bile bilmiyorum. Hem zaten okuldakilere de bayılmıyorum. Tuhaf tuhaf insanlar. Burada abim varken onları mı tutacağım?

"Sizin okulda bir kere daha maç yapmıştık. Orada bi çocuk vardı iyi oynayan bi de kaleci sağlamdı. O ikisi hala var mı ki?"

Alt dudağımı çıkarıp 'bilmem' der gibi yaptım.

"İkisi de senin dönemdendi belki bilirsin. Neydi adları?"

Birkaç saniye düşünüp devam etti.

"Heh hatırladım. Kalecinin adı Burak, diğer iyi oynayan dediğim de Kaan'dı."

Dar KafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin