Gözlerim kocaman oldu onu görünce. Yok artık! Benim peşimden geliyor olamazdı dimi? Hemen o günü hatırlamaya çalıştım. Ben eve giderken o benim tam tersi yönüme gidiyordu. Ama şimdi ikimiz de aynı yöne gidiyorduk. Başımı iki yana salladım. Peşimden gelme ihtimalinin asılsız olduğunu düşünerek yoluma devam ettim.
Gittim, gittim, gittim. Ama yok hala arka çaprazımdaydı. Aradaki mesafeyi ne açıyor ne de kapatıyordu. Ne yapacağına bakmak için adımlarımı hızlandırdım. Biraz daha ilerlediğimde artık onu göremiyordum. Galiba geride kalmıştı, ya da gitmişti bilmiyorum. İçimden şükredip yoluma devam ettim. Onun da günahını almıştım hemen. Ne yani çocuğun bu taraflarda işi olamaz mıydı?
Sapasağlam eve vardığımda bi süre anneme açıklama yapmam gerekmişti. Kadın haklı ama, bu kadar uzun süreceğini söylememiştim gidip gelmemin. O bana sitem ededursun ben içimden şemsiyeyi sormadığı için şükrediyordum. Açıklamak biraz sorun olabilirdi.
Hemen odama gidip eşarbımı çıkardım. Her ne kadar şemsiye olsa da elbisemin etekleri ıslanmıştı. Üstümde çok bir şey yoktu ama.
Giyeceğim kıyafetleri alıp doğruca banyoya gittim. Duş alsam iyi olacaktı.
Kısa bir duş ve peşinden abdest aldıktan sonra üstüme kısa kollu bir tişört ve altıma da pijamalarımdan birini giydim. Islak saçlarımı da havluyla kabataslak kuruladım. Yine de ıslak kalmışlardı. Hiç düzgün olmayan bir şekilde topladığım saçlarımı namaz örtümle örttüm. Üzerime de namazlığımı giyip akşam namazını kıldım.
Namazım bitince üzerimdekileri çıkarıp katladım. Sonrasında ise hala kurumamış olan saçlarımı saç lastiğinden kurtarıp havluyu omuzlarıma koydum. Elime de tarağı alıp oturma odasına geçtim.
Annemle babam koltukta yan yana oturmuş muhabbet ediyordu. Abim daha gelmemişti. Televizyon kapalıydı. Odada sadece annemle babamın sesi vardı. Hemen yanlarına gidip gülerek konuştum.
"Selamünaleyküm ev ahalisi, ne yapıyorsunuz bakayım?"
İkisi de verdiğim selamı aldıktan sonra babam konuştu.
"Sen nerelerdesin Elif Hanım ya? Akşam olmuş eve geliyoruz, çocuklar ortada yok. Nereye kayboldunuz bakalım?"
Hani suçunu bilip de şirinlik yapanlar var ya, heh işte onlar gibi yapıp yandaki koltuğa oturdum.
"Şey... Sanırım birazcık zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım."
Babam kaşlarını kaldırıp "Hımm, öyle mi?" dediğinde hızlıca başımı sallayıp tekrar konuştum.
"Hı hı. Ya baba bi kitap gördüm. Tam benlikti böyle. İşte gizem, cinayet falan çok ilgi çekiciydi." dediğim sırada babam tebessümle beni dinliyordu. Bozmadan devam ettim.
"Bi de İstanbul'da geçiyormuş birazı. E beni biliyorsun İstanbul'u çok seviyorum ve bi gün Allah'ın izniyle oraya gideceğim. Haliyle baya ilgimi çekti. E ben de onu inceledim falan derken baktım ki saat geç olmuş. Eyvah, dedim. Sonra da koştur koştur geldim işte." deyip başımı 'ya işte öyle oldu' der gibi salladım.
Annemle babam bana gülümserken babam konuştu.
"Kitap seni ince çizginden vurmuş desene."
Hemen başımı salladım.
"Evet evet öyle oldu."
Babamın gözleri saçlarıma ve omzumdaki havluya kaydı.
"Banyo mu ettin sen?"
Gülüp cevap verdim.
"Evet babacım saçlarımı tarar mısın?" deyip elimdeki tarağı ona uzattım.
Babam bi düşünür gibi yapıp elimden tarağı aldı.
"Tarayalım bari."
Sevinçle yanına gidip ona arkamı döndüm ve yere çöktüm. Babam havluyu alıp dizlerine serdi. Sonra da eliyle havluya aldığı saçlarımı yavaş yavaş taramaya başladı. Evet 17 yaşıma gelmiştim ve hala saçlarımı babama tarattırıyordum. Aslında bunun yaşla bi alakası yoktu. Babasına nazı geçen bi kız olarak düşünebilirsiniz. Tabii bu her zaman olan bir şey değil ama olunca çok özel oluyor.
Allah herkese böyle güzel seven baba nasip etsin. Onun yeri gerçekten bende bi başka.
Babam saçımı tararken annem konuştu.
"Kızım masada yemek var. Siz gelmeyince biz yedik. Git de karnını doyur."
Anneme "Tamam." deyip babamın saçımı taramasını bekledim. Tarama işi bitince sanki kanser olmuşum gibi dökülen saçlarıma göz devirip onları havludan aldım. Gidip çöpe atıp mutfağa geçtim.
Karnımı bir güzel doyurduktan sonra yemekleri kaldırmadan ağızlarını kapatıp masayı topladım. Abim gelince o da yerdi.
Oturma odasına tekrar geçip annemlerle beraber oturdum. Laf muhabbet derken saat ilerlemişti. İşim olduğunu ve sonrasında yatacağımı söyleyip kalktım ve doğruca odama gittim.
Evet bir işim vardı. Daha doğrusu yazmam gereken bi yazı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...