Yüzümdeki gülümseme saniyeler içinde kaybolurken kaşlarım çatılmıştı. Bana niye öyle bakmıştı ki?
Gözlerimi hemen ellerime çevirip yerime oturdum. İstemsiz olarak ellerimle oynarken aklım hala ondaydı. Niye öyle bakmıştı? Ben yanlış bir şey mi yaptım?
'Sizin okul dururken abinlerin okulunu tuttuğun için olabilir mi?'
İyi de bu onun için neden önemli olsun? Çok saçma. Hem sadece bi maç bu yani. Ne alaka? Niye buna sinirlenmiş olsun?
'Sen onu bunu bırak da onun öyle bakması niye bu kadar düşündürdü seni?'
Ya iç ses sus bi ya! Yeter. Ben zaten kendimle burada savaş veriyorum. Sana ne niye bu kadar düşündüysem? Adam bakmış bana sert sert durup dururken. Tabii ki merak edeceğim. Bana baktı sonuçta. Ne yaptım ben şimdi bana öyle bakıyor?
Puff ya! Ne oluyor bana?
Ellerimle yüzümü kapatıp bir süre öyle durdum. Sonra ellerimi yüzüme sürterek açtım. Getirdiğim bez poşeti açıp içinden abim için getirdiğim suyu çıkardım.
Abicim affet beni.
Sudan birkaç yudum alıp tekrar poşete koydum ve az önce olanları düşünmemeye çalışıp maça odaklandım.
Maç bi süre daha devam ettikten sonra duyulan düdük sesiyle durdu. Saate baktığımda maç başlayalı 45 dakika olduğunu gördüm. Mola vereceklerdi sanırım.
Oyuncular dağılırken ben de kalkıp abimin yanına gittim. Terlemişti ve yorulmuş gözüküyordu.
"Abi ne goldü o öyle ya bayıldım." dedim gülümseyip, o da gülüp konuştu.
"Ee öyle sahte gole boş geçmek olmazdı. Allah'ın izniyle alacağız bu maçı."
Kaşlarımı çattım.
"Evet ya sinirlerim bozuldu. Gelmiş gol diyor bi de. Ya ben o anı direkt gördüm. Net ofsayttı."
Abim de başını salladı.
"Meyve ve limonata getirdim, gelsene." dedim oturduğum yeri göstererek. Gülümsedi.
"Bir şey yiyemem ama limonata içerim. Ama önce bi su içeyim." dedi ve peşimden geldi.
Onu oturduğum yere oturtup kendim de yanına oturdum.
"Soğuk dimi?"
Başımı sallayıp önce suyu sonra limonatayı çıkardım.
"Abi sana bir şey itiraf etmem lazım. Suyundan içtim az önce." deyip suçlu suçlu ona bakarken gülüp şişeyi kafasına dikledi.
"Ben de ciddi bir şey diyecek sanıyorum." deyip şişenin kapağını kapattı. Elimdeki limonatayı alıp suyu koydu yerine. Ardından poşete bakıp konuştu.
"Bardak yok mu?"
Hemen bardak çıkarıp verdim ona. Alıp bardağı limonatayla doldurdu. Ben onu içecek sanarken o bana uzatmıştı. Gülüp elinden aldım. Ben içmeye başladığımda o da diğer bardağı dolduruyordu. Tam bardağı ağzına götürüyordu ki yanımıza birinin gelmesiyle durdu. O elindeki bardağı bırakırken ben de kimin geldiğine bakıyordum.
Şuan elimdeki limonata yardımıyla öksürük krizine girme sebebim karşımda duran çocuktan başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
Hài hướcŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...