Sakın Elif. Şu an tam olarak ona bakmaman gereken bi an. Sakın ona bakma, sakın başını çevirme, sakın gözün ona kaymasın. Kendini bu çıkmaza sürükleme lütfen.
Gözlerimi olduğu yerde sabitleyip milim oynatmadan kaldım öyle. Sonra aklıma abimin de bu ortamda olduğu geldi. Hemen kafamı çevirip ona baktım. Neyse ki o telefonuyla ilgileniyordu. Yani galiba Kaan'ı duymamıştı. İçimden bi oh çekmek üzereydim ki Hamza'nın Kaan'a olan bakışlarını gördüm. Benim sakin, uysal dayım gitmiş yerine kaşları çatık bi delikanlı gelmişti.
'Sıkıntı.'
"Anlamadım?" dedi gayet ciddi bi şekilde Kaan'a bakarak. Benim gerginlik seviyesi yavaş yavaş yükselirken Kaan'ın sesini duydum. Sesine bakılacak olursa benim kadar o da gerilmiş gibiydi. Ama belli etme kısmında pek de acemi değildi.
"Şey yani, bi insanın yerini başka biri tutamaz anlamında." dedi hemen. Açıklaması gayet mantıklıydı bence. Bu anlamda demiş olması güzel.
'Kesin bu anlamda demiştir zaten dimi?'
Sen ne sandın iç ses?
İç sesim bana yine göz devirmişti ama ben onu umursamayıp Hamza'ya bakmıştım. Kaan'ın açıklamasını pek yememiş gibiydi ama muhtemelen ortam gerilsin istemediğinden bir şey dememişti. Böyle dayı herkese lazım.
'O değil de abin duysaydı çok komik olmaz mıydı?'
Ben gülemezdim iç ses!
Ben zor bela sodamı yudumlarken abim ayaklandı. Hamza'ya ve bana bakarak konuştu.
"Benim gitmem lazım."
"Hayırdır abi?"
Gelirken taktığı ama oynarken çıkardığı şapkasını koyduğu yerden alırken cevap verdi.
"Takımdakilere sözüm vardı, onların yanına gideceğim."
Ben hım, der gibi yaparken Hamza başını salladı.
"Evde görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz abi."
"Görüşürüz yeğenim."
Hamza bunu deyince o kız konuşmuştu.
"Yeğen mi?"
Bir anda bütün dikkatler ona dönünce abim cevap verdi ona.
"Dayım olur kendisi."
Kız bi şey demese de yüzünden ne kadar şaşırdığı belli oluyordu. Abim yanımızdan ayrılıp Kaan'ın yanından geçerken ona da konuştu.
"Hadi eyvallah."
Tam Kaan ona cevap vermek üzereyken yine bu kız konuştu.
"Bu arada biz tanışmadık, Azize ben." dedi düz bi ifadeyle ve abime yapmaması gereken bi şey yapıp elini uzattı. Onun sesiyle durup ona dönen abim ise önce kıza kısaca bakıp sonra eline baktı. Kısacık bir an sessizlik olurken olaya Kaan el attı.
Yaptığı şey ise kızın abime uzattığı eli tutmak olmuştu.
"Miraç o da." deyip kızın elini tutarak indirirken abim konuştu.
"Hadi iyi günler size." dedi ve bu odadan çıktı.
O sırada benim gözüm hala o iki elin birleşimindeydi. Ve ben bir süre gözümü oradan çekemedim. O iki el birbirinden ayrılana dek oraya bakarken göğsümün üstüne kocaman bir öküzün oturduğunu hissettim. Ama öyle bi oturmuştu ki nefesim kesildi sandım. Sol göğsüme aniden giren ağrı ise bi süre oralarda kalmaya niyetli gibiydi. Kolunu omzuna attığında da çok garipsemiştim ama elini tuttuğu kadar değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...