Ben bi abime bi Kaan'a bakarken Kaan'la saniyelik göz göze geldik. O düz bi ifadeyle bakarken ben gayet stresliydim.
Hızla abime bakıp konuştum.
"Hani aynı okuldayız ya abi oradan biliyorum. Yani tanımıyorum ama gördüm sonuçta. Ayrıca ne bileyim ben niye öyle tepki verdi. Git ona sor Allah Allah."
Ben bi yükselince abim Kaan'a döndü bu sefer.
"Sen niye karıştın bize söylesene bi?" diye diklenince Kaan düz bi ifadeyle konuştu.
"Ben kardeşin olduğunu bilmediğimden onu rahatsız ediyorsun sandım. Yanlış anlama işte."
Kaan'nın yüz ifadesi bulunduğumuz durumdan ne kadar mutlu olduğunu anlatsa da abime belli etmemeye çalışıyordu. Ben burada stres çekeyim, şu çocuğun rahatlığına bak. Hayır yani nereden geliyor bu mutluluk?
Abim Kaan'a üstten üstten bakarken konuştu.
"Bir dahakine ne olduğunu öğren de öyle karış o zaman." deyip bana döndü. Ben ise Kaan'ın bıyık altı gülerek "Hı hı." demesine sinirlenmekle meşguldüm.
Abim tekrar ona döndü.
"Sen niye gelmiştin buraya?"
Kaan, abim döndüğü an düzelttiği yüz ifadesiyle cevap verdi.
"Ben aslında şu ofsayt meselesi için gelmiştim."
Abim kaşlarını çatarken ciddiyetle devam etti.
"Onun gol olmadığını ben de biliyorum. Ofsayttı. Takım kaptanısın diye senin yanına geldim, ben de takım kaptanıyım. Kusura bakmayın hak etmediğimiz bir sayıydı."
Yumuşamaya başlayan abimle beraber tekrar konuştu.
"Az önce hocayla konuştum. Halledecek bu meseleyi, içiniz rahat olsun."
Abim hafif tebessümle kaşlarını kaldırdığında benim de yüzümde tebessüm oluşmuştu. İçimdeki tuhaf mutluluk başımı eğmeme sebep olmuştu. Ben başım eğik gülümserken abim de yumuşayan sesiyle konuştu.
"Anladım. Eyvallah sağ ol."
Kaan da çok az tebessüm ederek başını eğip kaldırdı. Sonra da arkasını dönüp gitti. Ben arkasından saniyelik bakıp tekrar önüme dönerken abim seslendi.
"Kaan!" dediğinde arkasını dönüp abime baktı. O durunca abim yanına yavaşça yürüyüp konuştu.
"Az önce seni yanlış anlayıp diklendim o kadar. Hakkını helal et."
Elini uzattığında Kaan'ın böyle bir şey beklemediği yüz ifadesinden belliydi. Önce şaşkınca bakıp durdu, sonra da beklemeyip uzattı elini ve sıktı. Tebessüm edip o da konuştu.
"Helal olsun. Ben de yanlış anlayıp diklendim, sen de helal et hakkını."
Abim de gülümseyip "Helal olsun." dediğinde ben şaşkınlıkla onlara bakıyordum. Az önce neredeyse kavga raddesine gelen bu ikili şimdi gülümseyerek el sıkışıyordu.
Şaşkınlığım bi kenarda dursun şuanki durumdan gayet memnundum açıkçası. İstemsiz olarak yüzümde yine bi gülümseme oluşmuştu. Başımı eğip gülmeye devam ederken beni rahatsız eden bu sefer iç sesimdi.
'Bakıyorum da bu aralar sürekli bi "istemsiz gülümsemeler" oluyor. Hayrola Elif Hanım? Kim bu güldüren nasipliler?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...