Yahu arkadaşım sen beni sürekli şoka sokmak zorunda mısın?
Ya bu çocuk ne yapıyor?!
"Ne yapıyorsun? O benim sodamdı." diye çıkıştım ona. Manyak mıdır nedir ya!
Gayet rahat bi şekilde bi yudum daha aldı sodamdan. O sırada Fahrettin abi diğer sodayı koydu tezgaha. Kaan diğer sodayı alıp tezgahın üstünden bana itti.
"Al bu da limonlu."
Çatılan kaşlarımı kaldırdım bu sefer.
Valla mı Kaan?
Te Allah'ım ya!
"Yahu soda mı istedim ben senden? Madem alıyordun kendine benimkini niye içtin? Kendininkini içseydin ya."
Yüz ifadesini bozmadan beni dinledikten sonra yine aynı rahatlıkla bi yudum daha aldı sodadan. Sonrasında kaşlarını çatıp konuştu.
"Ya Elif ne kıymetli malın varmış. Sana aldım işte ne istiyorsun?"
Bugün benim imtihan günümdü galiba. Önce sınıf, sonra Betül, şimdi de Kaan. Sırayla mı geliyorsunuz oğlum?
"Niye kıymetli olsun, Allah Allah. Al iç önemli değil de ben içmiştim ya hani ondan." dedim ben içmiştim kısmını bastırıp. Ben ciddiyetle cevap beklerken o umursamazca omuz silkti.
"Önemli değil ya çok içmedin zaten. Merak etme hakkımı helal ederim sana." deyip sodanın parasını tezgahtan Fahrettin abiye uzattı.
Bense daha bi şaşkınlıkla ona bakıyordum.
'Sen de şaşıra şaşıra bi halde kaldın Elif. Ne bu böyle Allah'ını seversen?!'
Doğru. Bu iç ses arada doğru bi şey söylüyor.
Kaşlarımı çattım. Çocuğa bak ya. Bi de önemli değil diyor. Lan çocuk sen aldın ya benim sodayı. Demedim. Sakin olmaya çalıştım. Ve aklıma geleni direkt söyledim.
"Sen bana sınav mısın?"
Tabii bu, söylememle pişman olduğum cümleler arasındaydı. Ama yedik bi nane, bari arkasında duralım.
Ona asla söylediğime pişman olduğumu belli etmeden aynı sinirle yanından geçtim. Tabii ki cevap bekleyecek kadar rol yapamazdım. İşin ucunda rezil olmak da var.
'Sebep?'
Çünkü iç ses, Kaan'ın beni doğru anlayabilme ihtimali var.
'Oooo. Ben sustum siz devam edin o zaman.'
Aynen, deyip iç sesime göz kırptım. Bu da az değil ama neyse.
Birkaç adım attıktan sonra arkamdan seslendi.
"E sodanı almadın?"
Konuşurken gülümsediğini sesinden anlamam normal olmasagerek. Ama bunu şimdilik sorgulamadım ve arkamı dönüp bi saniyelik ters bakış atma işleminden sonra gidip sodayı aldım. Bana ne ya? Benimkini almasaymış.
Ardından tabiri caizse bahçeye ışınlandım. Ama yine bi pişmanlık yaşıyordum. Gitmeden önce Kaan'a saniyelik bakmak beni şuan acayip bozmuştu.
Çünkü yine tebessüm etmişti.
Boş olan bahçede ağacın dibindeki yerime yine kuruldum. Burada umarım bi hoca falan görmezdi beni. Bi de onlarla uğraşacak kafada değildim şuan. Az bi rahat bıraksınlar beni. Biraz işlerine baksınlar canım. Allah Allah. Kafayı sıyırmak üzereyim zaten.
Ağacın dibine oturduğum zaman önce derin bi nefes alıp verdim. Ardından da kendi kendime konuşmaya başladım. Çok sesli olmayacak şekilde tabii. Kendi kendime işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...